Yazının başlığı, “2015 - OECD Eğitim Politikaları Görünüm Raporu”nun en önemli bulgusu… Literatürdeki birçok bilimsel araştırma da bu bulguyu destekler nitelikte…
Rapor oldukça geniş çaplı bir araştırmayı içeriyor. Araştırmada OECD'nin Pisa testlerinin yanı sıra ABD'de uygulanan TIMSS testleri ve Latin Amerika'daki TERCE testlerini temel alıyor. Araştırmadaki temel bulgular gelecek hafta Güney Kore'de yapılacak Dünya Eğitim Forumu'nda sunulacak ve forumda BM'nin küresel eğitime dair 2030 hedefleri belirlenecek.
Rapor; 76 ülkedeki eğitim verilerinin kıyaslamasını, eğitim ve ekonomik büyüme arasındaki bağlantıyı gözler önüne seriyor. Raporda "Kötü eğitim politikaları ve uygulamaları çok sayıda ülkeyi sürekli bir ekonomik durgunluğa sokuyor" deniyor. Ayrıca "eğitimi geliştirerek elde edilecek ekonomik yararların çok büyük boyutlarda olduğu" vurgulanıyor.
OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleischer "Bu araştırmayla ilk kez küresel düzeyde eğitim kalitesini ölçtük. Amacımız zengin ve yoksul ülkelere kendilerini dünyanın eğitim liderleriyle kıyaslama fırsatı vermek, zayıflıklarını ve güçlü yanlarını görmelerini sağlamak ve eğitimde kaliteyi arttırmanın uzun vadeli ekonomik yararlarını göstermekti" dedi.
Raporun Bulguları
2015 - OECD Eğitim Politikaları Görünüm Raporu bulgularına bakarak küresel düzeyde ülkelerin eğitim kalitesi hakkında şunlar söylenebilir:
• Eğitim kalitesi bakımından ilk 5 sırayı alan ülkeler; 1- Singapur, 2- Hong Kong, 3- Güney Kore, 4’üncü sırayı ise Japonya ve Tayvan aynı puanı alarak ortaklaşa paylaştı.
• Sıralamada ilk beş sırada Asya, son beş sırada ise Afrika ülkeleri var.
• Türkiye 41’inci, Kıbrıs (Güney) 46’ıncı sırada yer aldı.
• Eğitim kalitesi bakımında diğer ülkelere göre belirgin bir farklılık gösteren sıralamadaki ilk 30 ülkede önemli eğitim reformları gerçekleştirildi. Örneğin listede başı çeken Singapur'un 1960'lara düşük okuma yazma oranlarıyla girdiğini ve yaptığı eğitim reformlarıyla ne kadar ilerleme kaydedildiğine vurgu yapıldı. Ayrıca; Avustralya tarafından Avustralya Öğretmenlik ve Okul Yöneticiliği Enstitüsü kuruldu, Hollanda tarafından Öğretmen Programı oluşturuldu. Fransa ve ABD, ilk aşamadaki öğretmen eğitiminin geliştirilmesine yoğunlaşırken Finlandiya, okul personeli için bir mesleki gelişim sistemi oluşturmaya yönelik önlemler uygulamaya koydu. İskandinav ülkelerinden bazıları ve Japonya, ders programlarında reform yaptı.
• Birçok ülke, dezavantajlı öğrencilere ya da farklı öğrenci nüfusları bulunan okullara destek olmaya yönelik politikalara öncelik verdi. Bu politikalar arasında Yeni Zelanda’nın azınlık topluluklarına destek programı, İngiltere'nin "Pupil Premium" programı ve Şili'nin Tercihli Sübvansiyonlar Yasası yer alıyor. Bu arada Avustralya ve Polonya, ilk çocukluk döneminde eğitim ve bakım alanına daha geniş katılım sağlanması ve kalitesinin arttırılmasına odaklandı.
• Raporda ele alınan reform önlemlerinin %29’u, öğrencileri geleceğe daha iyi hazırlamayı amaçlıyor. Bu doğrultuda birçok ülke, mesleki eğitim ve kurs programlarının kalitesinin ve hayatla bağının arttırılmasına ya da iş tabanlı kurs ve çıraklık sistemlerini yaygınlaştırmaya odaklandı. Portekiz, kapsamlı bir mesleki eğitim stratejisi uygulamaya koyarken, Danimarka ve İsveç, mesleki eğitim programlarında reform yaptı.
Sonuç olarak rapor ekonomik gelişmenin temelinde kaliteli eğitim yattığı sonucunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Örneğin listenin sonundaki Gana tüm 15 yaşındakilerin temel kabiliyetlerini geliştirebilirse, 15 yaşındaki bu gençlerin yetişkin birey olarak yaşamı sırasında GSYH'si %38 kat artırabileceğine dikkat çekiliyor.
Ve son söz… Rapor, reform nitelikli eğitim politikaların daha etkin sonuç vermesi içi iki önemli çağrıya yer veriyor:
1. Öğretmen sendikaları, hükümetler ile daha yapısal bir diyalog içinde olmalı…
2. İş dünyası, eğitim sistemleri ile daha yakından ilgilenmeli…
Sanıyorum bu iki çağrıya da kulak vermemiz lazım. Çünkü bizde ikisi de yok. Ne eğitim sendikaları kaliteli eğitim için hükümetle yapısal bir diyalog içine girmeye niyetli, ne de iş dünyası eğitimle daha yakından ilgilenmeye… Raporda KKTC yok. Ancak olsaydı yerimizin neresi olacağını da az çok kestirebiliriz. Bu nedenle bütün bunları eğitim bilimi penceresinden bakarak bir kez daha düşünmeli, bir kez daha değerlendirmeliyiz…
Aklınızda Bulunsun
(ekteki kongre.jpg adlı resim dosyaları ile kullanılacak)
Kıbrıs’ın En Prestijli Eğitim Kongresi Başlıyor
Kıbrıs’ın en prestijli eğitim kongresi, 2. Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi (CICER’15), 03–06 Aralık 2015 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs, Girne’de gerçekleştiriliyor. Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği tarafından organize edilen kongrenin teması “21. Yüzyıl ve Eğitim Bilimi: Eğitim Araştırmaları ve Uygulamalarında Gelecek İçin Umut Verici Paradigmalar” olarak belirlenmiş.
Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği’nden verilen bilgiye göre; 12 farklı eğitim bilimi alanında atölye çalışmasına da yer verilecek kongrede, 112 farklı üniversite ve eğitim kurumundan 200’e yakın bilim insanının yer alması bekleniyor.
Biliyor muydunuz?
(ekteki odul.jpg adlı resim dosyaları ile kullanılacak)
Kemal Yücel Araştırma Onur Ödülü Sahibini Buluyor
Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği (KEAB), birliğin kuruluş amaçlarına bağlı olarak araştırmayı temel alarak; eğitimin, eğitim sistemleri uygulayıcılarına ve eğitim bilimi araştırmacılarına yönelik ortaya çıkardığı katma değeri güçlendirmek ve eğitim araştırmalarının önemini vurgulamak amacıyla, her yıl gerçekleştirilmek üzere “Kemal Yücel Araştırma Onur Ödülü”nün birincisi, bu yıl gerçekleştiriyor.
Birlik yetkililerinden verilen bilgiye göre; kongre kapsamındaki yarışma için başvuruda bulunan 76 eğitim araştırması arasından, final değerlendirmesi kalan 7 araştırma belirlendi. Yarışma sonucu 3 Aralık 2015 Perşembe günü duyurulacak…