Bir aylık aradan sonra Süper Lig heyecanı yeniden başladı. Dün Atatürk Stadı’nda oynanan Yenicami-Lefke karşılaşmasının özellikle ilk yarısı tamamen uyku modunda geçti. Sahada o kadar kötü bir futbol vardı ki, inanın kırk beş dakika boyunca oyunla ilgili yazacak bir şey bulamadım.
Uzun bir aradan sonra futbol adına daha güzel bir oyun beklerken, özellikle ilk yarı, son dakika atılan gollerin dışında, zevk veremedi.
Yenicami gerçekten kötü bir futbol oynadı. En yakın takipçisinden üç puan önde olmanın vermiş olduğu rahatlık, gerek yönetimde, gerek teknik heyette ve gerekse futbolcularda inanılmaz bir şekilde belliydi.
Düşünün bir kere şampiyonluk yarışında ve lider bir takımsınız, böylesi önemli bir karşılaşmaya çıkıyorsunuz, tribünlerde taraftar desteği yok denecek kadar azdı. Diğer taraftan Lefke’ye bakıyorsunuz, bu maça gereken önemi vermiş, rakibin gücünün farkında ve taraftar gücü ile tribünde yerini almış takımlarına ellerinden gelen desteği veriyorlar.
Bir futbolcu sahada oynarken tribün desteğine ihtiyacı vardır. Bunu arkasında hissettiği an sahadaki verimi, oyun gücü, arzusu ve isteği iki kat artıyor. O nedenle şampiyonluğa yürüyen bir takımın tüm unsurları ile üzerlerine düşen görevi yapmalıdırlar. Başarı ancak böyle bir dayanışma ile sağlanır.
Gelelim oyuna. Lefke’yi kutlamak istiyorum. Ortaya koyduğu mücadeleci ve dirençli futbollarıyla lideri evinde yenme başarısını göstermiştir. Yenicami’nin dünkü kötü futbolunu çok iyi değerlendirip, özellikle Kasım’ın zekası ve futbol becerisi sayesinde üç puanı almayı başarmıştır.
Yenicami ikinci devreye kötü bir sonuç ve kötü bir futbolla başladı. Üç puanlık avantajını ilk maçtan kaybeden ve sıralamada ikinci sıraya düşen Yenicami dünkü maçtan dersler çıkarmalıdır. Henüz kaybedilmiş hiçbir şey yoktur. Dünkü sonuç sadece kaybedilen bir maçtır. Sezonun bitmesine daha 12 haftalık bir süre vardır. Bu süre düşünüldüğünde, dünkü maçı unutup, gelecek maçlarda aynı hataları yapmamak için gayret göstermeleri gerekir.
Ülke futbolunun ne kadar istikrarsız olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Devre arsında 195 futbolcunun transfer olması futbolun çok üst düzey olduğunu göstermiyor. Ne kadar transfer yaparsanız yapınız ülke futbolunun düzeyi ortadadır. Takımlar arasında pek fark yoktur. Her takım her takımı yenebiliyor.
Futbolcu kaliteniz ne kadar yüksek olursa olsun, takım ruhu, kulüp sevgisi, oyun anlayışı, hırs ve sistem futbolcularda yoksa başarıyı beklemek çok zordur.
Yenicami’nin dünkü maçta ilk devresi ile ikinci devresindeki oyun anlayışına baktığımızda, farkı net bir şekilde görebilirsiniz. İlk devrede oyun anlayışı, hırs, ruh denen şeylerden eser yoktu. İkinci devrede daha hırslı, daha arzulu, kazanmak isteyen bir takım görüntüsü vardı. Demek ki bunu ikinci devrede yapabiliyorsanız, maçın başında da yapabilirsiniz.
O zaman, hiçbir rakibi küçümsememek anlayışı ortaya çıkıyor. Atı alanın Üsküdar’ı geçtikten sonra oyunda hakimiyet kurmak çok da önemli değildir. Önemli olan rakip ayırımı yapmadan her maça eşit oranda asılmak ve o maçı başından sonuna kadar önemseyerek oynamak gerekir.
Yenicami kadro derinliği ve kadro kalitesi iyi olan bir takımdır. Dünkü maç, bir yol kazası olarak değerlendirip, bundan sonra aynı hataları yapmadan kaybedilen üç puanın telafisine getirmeleri gerekiyor. Maratonun bitmesine 12 haftalık bir süreç vardır. Önemli olan bu maratonu başarı ile tamamlamaktır.