Uzm. Psk. Duygu Karakulak Takvim/Mayıs psikoloji
“Bugün bir duygu geldi mi ziyaretine?
Kapıyı açıp davet edebilir misin onu oynamaya?”
Lauren Rubenstein’in “Duygularıyla Arkadaş Olan Çocuk” kitabından bir alıntı ile yazıma başlamak istedim. Şiirsel dili ve renkli görselleriyle çocuklar için hazırlanmış olmasına rağmen, kapımıza dayanan duygularımızı bir misafir gibi karşılamayı, tanımayı ve nereden geldiklerini anlamak için sorgulayıp, incelemeyi, biz yetişkinlere de keyifli bir şekilde aktarabildiğine inandığım bir kitap.
Duygularımızın ne aktardığını görmeye başladığımızda ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz belirginleşir ve kendimizi yani içimizdeki “ben’i” tanımaya başlarız.
Duygularımızın bizle konuşmasına izin vermeyip onları görmezden gelmeye çalıştığımızda, kendimizi anlamsızca yemek yerken, alkol tüketirken, alış-veriş yaparken ya da en yakınlarımızı incitirken bulabiliriz. Aslında bu tepkiler, bastırmaya çalıştığımız duyguların yarattığı patlama ve sorunlardan sadece birkaçıdır…
Tabii ki olumsuz duygularımızla yüzleşmek canımızı yaktığından onları bastırmak isteriz. Ve biliyoruz ki, bastırdığımız hiçbir duygu veya düşünce aslında kaybolmuyor. Sadece dışarıya çıkabilmek için uygun aralığı bulana kadar bekliyor.
Kötü duygulardan olumlu ve iyi sonuçlar çıkarmaya hazır olun!
Elinize bir kıymık battığı zaman, yapmakta olduğunuz uğraşınızı bir kenara bırakıp, tüm zihinsel ve fiziksel kaynaklarınızı o kıymığı çıkarmak için kullanırsınız. Çıkan kıymıkla birlikte fiziksel bir acı birkaç gün sizle birlikte kalabilir. Peki, duygusal yaralanmalarımızda durum nasıl işliyor?
Duygusal yaralanmalarımızda neden daha az kabullenici oluyor ve zihinsel ve fiziksel kaynaklarımızı bu acının bize anlatacaklarını dinlemek için kullanmıyoruz?
Genel olarak yapılan bir diğer kaçış da, negatif duygumuza odaklanırken altta yatan olumsuzluk yaratan durumun görmezden gelinmesi ve üstünün kapatılmasıdır. Tabii bu konular bilinç düzeyinde kapatılsa da bilinçaltı tarafından bizim kontrolümüz dışında açığa çıkar.
Şimdi negatif duygulara dokunmanıza ve onları sizin için işlevsel hale getirmeye yardımcı olacak birkaç yöntemden bahsedelim.
* Duygunuzu hissedebilmek için kendinize alan açın.
Yoğun negatif bir duygu yaşadığınızda; Televizyon izlemeyin. Müzik dinlemeyin. Alkol veya sakinleştirici ilaç kullanmayın. Şeker yemeyin. Neşeli arkadaşlarınızı çağırmayın ve neşeli şeylerden konuşmayın. Sessiz bir ortam yaratarak, gerçekten ne düşündüğünüze ve ne hissettiğinize odaklanmaya çalışın. Ve keşfedin!
* Kötü duygularınızı dinleyin.
Çoğu zaman duygularımızı sustururuz çünkü bize kötü hissettiren duygularımızın, planlarımızın karışmasına yol açacağını düşünürüz. En kötü duygularınızı dinleyin, bu geçirdiğiniz en hoş gün olmayacak ama keşfettikleriniz ve size kattıklarıyla en anlamlı günlerinizden biri olacak.
* Ne istediğinizden çok, ne istemediğinizi bulun.
Olumsuz duygularımız, ne istemediğimizi görmenin en kolay yollarındandır. Onlara daha da iyi kulak verdiğimizde ne istediğimizi ve neye ihtiyacımız olduğunu keşfedebiliriz. Hoşlanmadığınız ve sizi üzen bir durumla karşı karşıya kaldığınızda kendinize “Bundan hoşlanmadığım ve bunu istemediğim kesin, peki ne istiyorum?” diye sorun.
Üzüntü en bilinen dört duygumuzdan bir tanesi olduğu halde, çoğu zaman üzüntümüzü hisseder ancak altındaki nedenlere odaklanmayız. Üzüntü kayıpla tetiklenir. Üzüntüyü hissettiğiniz zamanlarda kendinize “Neyi kaybettiğim veya kaybetmekle karşı karşıya kalacağım için üzülüyorum?”, “Üzerine tutunabileceğim, nelerin olmasını isterdim?”, “Eğer her şeyi geri getirebilsem ne olurdu?”, “Benim için kıymetli olan şey ne?” sorularını kendinize sorarak duygunuzun size vermeye çalıştığı mesajı çözebilirsiniz.
Stres duygusu, başa çıkmak ve başarmak için yeterince kaynağımız (para, yetenek, zaman) olmadığında ya da olmadığını düşündüğümüzde tetiklenir. Stresin sizi sardığını fark ettiğiniz zaman kendinize “Başarmama yardımcı olacak önemli şey ne olabilir?” “Bana, ne başarabileceğimi hissetmeme yardımcı olur?” gibi sorular sorun.
Korku ise, güvenliğin tehdit edildiği durumlarda ortaya çıkar. Korkuyu anlamak için “Neyden korunmak istiyorum?”, “Ne beni güvensiz hissettiriyor?” sorularının peşine düşmeniz yararlı olacaktır.
Acısız bir hayat yaşayabilmenin mümkün olduğu bir hayat düşleyelim. Acı gibi ulu bir öğreticiden yoksunken tehdit, tehlike ve zararımıza olan hiçbir şey ayıklama süzgecimize takılmayacağından daha fazla sorunla karşı karşıya kalırdık şüphesiz… Acımızı dinlediğimiz zaman neyin kayıp olduğunu keşfedip öncelikli ihtiyaçlarımızı doyurmak için harekete geçebiliyoruz.
"Artık ne zaman bir duygu gelirse oynamaya seninle, hoş geldin de, al onu içeriye. Kalsın ne kadar isterse, bir ya da iki dakika. Arkadaş gibi davran, seninle konuşan duygularına."