Yükselen enflasyonla birlikte yaşanan pahalılık, ülkemizi olumsuz etkilemektedir. Hükümet’in enflasyon ve pahalılığı önlemek için bir şey yapmaması, halkın fakirleşmesine yol açmaktadır.
Özellikle elektrik, akaryakıt ve temel gıda ürünleri ile tüm mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması halkı bunaltmaktadır.
Bu bağlamda, çok sayıda vatandaş ve birçok işletme hayatlarını sürdürebilmek için, borçlanmaktadır. Ancak borçlar ödenemediği zaman, birçok işletme ve vatandaş, haciz ya da mazbata riski ile karşı karşıya kalmaktadır.
Ekonomik durum kötüleştikçe, borçların miktarı ve borçlu sayısı, süreç içinde çoğalmaktadır.
Geçinemeyen binlerce vatandaş, nakit parası yetmediği için, kredi kartı kullanımına yönelmektedir.
Kredi kartı borçları, zamanında ödenmeyip, asgari tutarı ödendiği zaman, ödenmeyen kısım için yüksek oranda faiz uygulandığı zaman, biriken borç büyüyor ve ödenmesi çok zorlaşıyor.
Bu tabloyu, KKTC Merkez bankası verilerinde de görebiliyoruz. 2024 Mart ayı verilerine göre, kredi kartı borçları, 2023 yılı Mart ayına göre yaklaşık yüzde 102 artmış bulunuyor.
2024 Mart ayı sonunda, kredi kartı borçları toplamda yaklaşık 3.9 Milyar TL’ ye ulaştı. Son bir yılda, kredi kartı borçlarında yaklaşık 2 milyar TL artış gerçekleşti. Bu da bize, son bir yılda artan enflasyon ve pahalılığının boyutunu gösteriyor.
Tahsili Gecikmiş Alacaklar (TGA) Bankalar için, sorunlu, dönüşü zorlaşan ve mahkeme aşamasına gelmiş borçlar olarak da biliniyor. Kredi kartları içinde tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) da bulunuyor.
Mahkemeye taşınan tahsili gecikmiş alacaklar içinde, ödenemeyen konut kredileri, ödenemeyen araba kredileri, ihtiyaç kredileri ve ödenemeyen kredi kartı borçları da bulunmaktadır.
Kredi kartı borçları yanında, bireysel ve tüketici kredileri borçları da artmaya devam ediyor. Bütün bu rakamlar, ülkede ekonominin iyiye gitmediğini, halkın satın alma gücünün düştüğünü ve borçların günden güne arttığını gösteriyor.
Dar ve orta gelirlilerin, biriktirdiği paraları, satabilecekleri malları da bitti. Ödenemediği için, mahkemeye giden borçların miktarı da çoğaldı.
Son yapılan Hanehalkı bütçe anketine göre de, en alt gelir düzeyinde olan kesim ile, en üst gelir düzeyinde olan kesimin gelirleri arasındaki fark, 6,5 kata çıktı.
Bu durum bize, Ülkemizdeki gelir dağılımının günden güne bozulduğunu, küçük bir grup dışında, dar ve orta gelirlilerin pahalılık karşısında satın alma gücünün düştüğünü ve fakirleştiğini gösteriyor.
Öte yandan, sosyal yardım ve engelli maaşı alanların maaşları, gıda harcamalarına bile yetmemektedir. 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarından oluşan açlık sınırı da, Mayıs ayı sonunda 24,268 TL’ ye ulaşmıştır.
Haziran ayı rakamları açıklandığı zaman , açlık sınırının daha da yükseldiğini görebileceğiz. Sosyal yardım ve engelli maaşı alanlar, asgari ücretten oldukça düşük olan maaşlarıyla geçinememektedir.
Kredi kartı borçlarının ve diğer banka borçlarının artmasının nedeni, yaşanan çok yüksek pahalılık karşısında, binlerce vatandaşımızın gelirlerinin yetmemesidir.
Öte yandan, yapılan elektrik zamları, klimaların da devrede olduğu bu dönemde, vatandaşları perişan etmiş, faturalar ödenemeyecek duruma gelmiştir.
Elektrikte zam yapılacaksa, bunu vatandaşa ve iş dünyasına fazla yansıtmadan yapmaları lazım ki, hem vatandaşa hem de iş dünyasına daha yüksek maliyetleri olmasın. Bu bağlamda, elektrik zamlarının bir kısmını mutlaka Maliye Bakanlığı üstlenmelidir.
Aksi halde, elektrik zammı, maliyetleri artacağı için, iş dünyası da fiyatlara zam yapacak ve piyasadaki pahalılık daha da artacaktır.
Ülkemizde, kirasını, elektrik, su, telefon, benzin faturalarını ödemekte zorlanan, evine et alamayan, devlette ilaç bulamayan, çocuğunun eğitim masraflarını karşılayamayan, binlerce kişi hayat mücadelesi vermektedir.
Kamudaki maaşlara, emekli maaşlarına ve sosyal sigorta emekli maaşları ile asgari ücrete, artış yapılmasına rağmen, mal ve hizmetlere devamlı zam gelmesi ile, yapılan artışlar anlamını yitirmektedir.
Satın alma gücü, kısa sürede düşen dar gelirliler için en önemli beklenti, piyasayı ucuzlatabilmektir. Ancak, Hükümet, alması gereken tedbirleri almamakta, denetimler yetersiz kalmakta ve hayat maalesef ucuzlamamaktadır.