Covid-19 nedeniyle herkesin ilk kez karşılaştığı, normal olmayan günlerden geçiyoruz. Bugüne kadar savaş, göç, çatışma, kamp, esaret, getto dönemleri oldu ama bu tür bir krizle hem dünya hem de toplum olarak biz de yeni tanışıyoruz.
O yüzden hatalar, eksiklikler, yanlışlıklar oluyor, olacak, olması doğal.
Eksik, yanlış ve hatalı olanların düzeltilmesi yönünde verilen çabaları da herkesin bir şekilde duyması, değerlendirmesi gerekiyor.
Çünkü gerçekten de süreç ne zaman, nasıl bitecek ve bu sürecin sonunda nasıl bir tablo ortaya çıkacak bilemiyoruz.
Toplumun her kesimine de görev düşüyor ama icranın başında olanların omzunda çok daha önemli görev ve sorumluluklar var.
Ve bu görev ile sorumlulukların yerine getirilmesi için doğru düzgün bir mekanizma gerekiyor.
İşte bizim en büyük sıkıntımız da burada başlıyor.
Mekanizma tamam değil!
***
Yorucu, yıpratıcı, zor süreç herkesi yıpratıyor. Doğaldır, yönetici kadro da yorgundur, yıpranmıştır, gerilmiştir, bunalmıştır.
Başbakanı da, bakanları da, bürokratları da anlayışla karşılamak gerekir.
Ancak ülke yönetimine talip olmuş, bu göreve gelmiş insanların da anlayışla karşılaması ve de uyması gerekenler var.
Her şeyden önce insanlarımızın tamamı gergindir. Başta Corona korkusu ve kaygısı, belirsizlik, işsizlik, gelirsizlik ve diğer yolunda gitmeyen işlerin tümü herkesi geriyor.
Yönetim kadrosu sosyal psikolojiyi anlama ve ona uygun davranma konusunda ciddi zafiyetler yaşıyor.
Yasalar ile temel hak ve özgürlükler konusunda da hükümettekilerin tahammül konusunda sınıfı geçtikleri söylenemez.
Üstelik Corona virüsünün yüzü suyu hürmetine üstlerinde fazla bir muhalefet baskısı yokken, gereksiz gerilimler yaratıp dikkat dağıtıyorlar ve enerji israfına sebebiyet veriyorlar.
Kucaklayıcı ve sakinleştirici olmak yerine, bizzat yönetim kademesi ortalığı velveleye verme ve gerilim yaratma konusunda adeta elinden geleni yapıyor.
***
Oysa ne suni gündemlere, ne iç siyasete dönük ayak ve söz oyunlarına ihtiyaç vardır bugünlerde…
Gergin durumdaki toplumu daha da demoralize edecek, keyif kaçıracak işler hiç de lüzumlu değil.
Hele özgürlükleri kısıtlama niyeti ve toplumu korkutarak sindirme gayretinden uzak durulması gerekir.
Buna yeltenenler zaten gerekli tepkiyi alıyor ve alacaktır.
Toplumun gözü açıktır. Kimin ne yaptığının da farkındadır kimlerin yapmadığının da…
Ülke yöneticilerinde bir beceri sorunu vardır, İletişim sorunu vardır, koordinasyon sorunu vardır.
Belli ki ağır yükün altından kalkamayanlar, iyi niyetli olsa bile sorun çözmekte yetersiz kalanlar vardır.
Ve çok nettir ki bu ekiple, bu şekilde krizi atlatmak imkansızdır.
Ya yönetim kadrosu derlenip toparlanacak, ego kavgaları bitecek, kimin kimle paylaşamadığı varsa o tür hesaplaşmalar sonraya ertelenecek ya da takım değişecek.
Ancak ‘teknik direktör’ oyunu okuyup takımı yöneteceği yerde tribünlerle uğraşmaya başlamışsa mesele çok daha ciddi demektir.
Siyasal muhalefetin gereğini yapma vakti gelmiştir.