Uluslararası Kriz Grubu’nun (International Crisis Group) yeni Kıbrıs raporu yayınlandı.
‘Bölünmüş Kıbrıs: Kusursuz olmayan bir gerçekle yüzleşmek’ başlıklı raporda, bir yandan federal bir çözüm için müzakereler yürütülürken, bir yandan da bu müzakerelerin ‘başarısızlıkla sonuçlanma ihtimalini önlemek’ adına, Avrupa Birliği içerisinde bağımsız bir Kıbrıslı Türk devleti olması fikrinin tartışmaya açılması öneriliyor.
Kıbrıs, Türkiye ve uluslararası camianın çözüm için gösterdiği yeni siyasi iradenin, iki kesimli, iki toplumlu federasyon için yapılan mevcut görüşmelerin başarıya ulaşacağı umudunu güçlendirirken, ancak kırk senedir sonuç getirmeyen beş tur görüşmenin içeriğini değiştirecek yeni bir etkenin ortaya çıkmadığından bahsedilen raporda, kapsamlı bir durum değerlendirmesi yapılıyor.
Ve sonuç itibarıyla, konjonktürün ileriye götürülebilmesi adına başta siyasi ve ekonomik olmak üzere pek çok önerinin gündeme getirildiği raporun esas tavsiyeleri şöyle:
• Tüm taraflar asıl sorunun adanın mevcut bölünmüş halinden ziyade, bunun üzerinde anlaşma sağlanmamış bir bölünme olmasından kaynaklandığı gerçeği ile yüzleşmeliler. Bunu dikkate alan bir çözüm, iki topluma da üzerine geleceklerini inşa edebilecekleri sağlam bir yasal, siyasi ve ekonomik çerçeve sağlamanın tek yolu.
• Herhangi bir anlaşmaya uzlaşma ile varılmış olması ve Kıbrıslı Rumların bunu isteyerek kabul etmesi gerkemektedir. Bağımsız bir Kıbrıslı Türk devleti için Kıbrıslı Rumların rızasını alabilmek adına hem Türkiye’nin hem de Kıbrıslı Türklerin, Türkiye askerlerinin tümünü veya tümüne yakınını geri çekmeyi kabul etmesi, 1960’da adanın bağımsız olması ile birlikte kabul edilen uluslararası garantilerden vazgeçmeleri, kuzeydeki özel mülkerin üçte ikisine sahip olan Kıbrıslı Rumlara tazminat ödemeleri, işgal edilmiş bölgelerin geri verilmesi konusunda cömert davranmaları ve Kıbrıslı Rumların kendi kıyılarında, yeni doğalgaz rezervleri dahil, tamamen hak sahibi olduğunu kabul etmeleri gerekecektir.
• Kıbrıslı Rumların, bağımsız bir Kıbrıslı Türk devletini AB’nin tam parçası olma yolunda desteklemesi gerekecektir. Bu şu anda bir tabu kabul edilse de, Kıbrıslı Rumların adayı, önemi olan her konuda – para birimi, temel değerler ve düzenlemeler, AB yasaları ve vize rejimi gibi – birleştirme arzusunu yerine getirmenin bir yolu olablir.
Mevcut siyasal parametreler ışığında bakıldığında (BM’nin ilgili kararları ya da AB’nin pozisyonu gibi), bu şekliyle birçok noktada ‘nasıl’ sorusu yanıtsız kalıyor.
Fakat halihazırda başlamış olan ‘kimin politikalarına daha yakın öneriler ortaya konduğu’ şeklindeki tartışmaların da kimseye bir faydasının olmadığı açık.
Uluslararası Kriz Grubu’nun söz konusu çalışmayı yapan Avrupa ve Orta Asya Programı Müdürü Paul Quinn-Judge, “Tüm Kıbrıslıların en çok istediği ve ihtiyacı olan şey belirsizliğin bitmesi ve kendileri ile çocuklarının hayatlarını üzerine oturtabilecekleri uzun vadeli bir bakış açısına sahip olabilmek” diyor ve ekliyor; “Bir çözüm olmazsa, üzerinde anlaşma sağlanmamış bölünmenin gerginlikleri devam edecek ve onyıllardır süren bu engel bölgesel işbirliğinin önünü kesmeyi sürdürecek”…
Biz Kıbrıslılar’ın çok daha yakından tanıdığı bir isim olan Kriz Grubu Avrupa ve Orta Asya Programı Müdür Yardımcısı Hugh Pope ise, “AB içinde iki bağımsız Kıbrıs devletini oluşturacak şartlar üzerinde tartışırken taraflar, aslında bir federasyon üzerinde tartışmayı tercih ettiklerini farkedebilirler” diyor.
Hugh Pope’un dikkat çektiği bir diğer nokta ise Kıbrıslı tarafların, ne istedikleri ile ne elde edebilecekleri konusunda gerçekçi olmalarının gerekliliği.
Kolektif bir tartışma ortamına vesile olabilecek her türlü çalışma, onyıllardır içinde debelenmekte olduğumuz çözümsüzlük koşullarından kurtulabilme ihtimallerine pencere açması bakımından önemli.
Dolayısıyla, şu an itibarıyla çok da gerçekçi tavsiyelerde bulunmayan bu çalışma da, çözümün almak ve vermekle ilgili olduğu bilinciyle, dikkatle okunup, bir kenara not edilmeli.
------------------------
Uluslararası Kriz Grubu Raporu ile ilgili haberi okumak için TIKLAYINIZ