KRİZ ve KÜLTÜR

KRİZ ve KÜLTÜR


Neriman Cahit

Hızla çözülen ve giderek dibe vurma noktasına doğru sürüklenen, her birimizin bu noktaya gelmesinde az ya da çok katkısı olan bu toplum… kendiyle hesaplaşmasını bir türlü başlatamadığından… Kendiyle yüzleşmeye cesaret edemediğinden… gereken yerde gereken soruları soramadığından… şaşkın bir ördek sürüsü gibi dolanıp duruyor…
Bunları ne zaman ciddi sonuçlar verebilecek ve sabırla uygulanabilecek bir şekilde tartışmaya başlayacağız…
Bize giydirilmeye çalışılan ve bizi gittikçe bizden alan “bu yeni terbiye sistemini” tartışıp, reddetmeyecek miyiz…
Aslında, hepimizin bilmesi ve ayırt etmesi gereken en önemli şey… Karşımızdaki pek çok insanın “maskesi ile ruhunun” aynı olmadığıdır….
KRİZ ve KÜLTÜR…
Bu günlerde kafam “Kültür ve Müze” konusuna takılıyor… Uzmanların da vurguladığı gibi: Genel olarak, siyasi ve ekonomik krizin hakim olduğu ve giderek kazandığı boyut ve kapsam, toplumsal hayatın farklı alanlarında kendini gösteriyor.
Kültürel alana gelince: Krizin etkisi, doğrudan sonuçlara göre, belki biraz daha gecikerek ama etkisi bakımından daha kalıcı ve derin gerilemeler yaratarak ortaya çıkıyor ve sadece ilgili kişiler üzerinde değil, “Kurumlar düzeyinde de” bunalımlı sarsıntılar yaratabiliyor.
İşte biz – adını koyamıyorsak da bunları yaşıyoruz…
Şu anda yaşanan kriz’in nasıl çözüleceğinden daha önemli bir sonuç da, bunun “resmen” nasıl çözülebileceğidir…
Kuşkusuz, geride, birçok tortu, bıkkınlık ve gelişmiş bir “bürokratik zihniyeti” daha da perçinleyeceğidir…
Ama, içimde az da olsa “bir mum ışığı” kadar da umut var: sorunları, genel çerçevesi içinde değerlendirme düzeyini yakalamış… En azından, geleceğe bir başka açıdan bakabilen – resmi ve sivil kişilerin olabileceği…
ÖZGÜR… ÖZERK… ÖZGÜN…
Özellikle de sanat alanındaki kurumların ‘üç amentüsü olan’ yukarıdaki “üç Ö” ye artık önem verip… sanatçının bu yaratı özgürlüğünü tanımak… ‘Kasaba Politikacılığından’ sıyrılmak gerek… Ve,
Şimdiye kadar yaşadığımız / bize yaşatılan “sanatın değil, kasaba politikacılığının haşin kurallarını da” bir yana bırakarak…
Hayatımızda ‘umutsuzluğu’ asla kabul etmemeliyiz; ama, “kültür – sanat, genel yapının bir parçası olarak kaldığı sürece… asla, demokratikleşme, yeniden yapılanma ve yönetim ilkelerine kavuşamayacaktır… Ülkemizde uygulanmaya başlayan resmi ideoloji: “Sat kurtul, kapat kurtul” olgusu ise bu konuda beterin de beteridir…

////////////////////////////////////////

El işi… Göz Nuru…
LAPTA İŞLERİ
Kaç zamandır, elimden bırak(a)madığım bir kitap var: “Elişi, Göz Nuru, Lapta İşleri… Yazarı: Hayriye Özyoldaş…”
Hayriye Özyoldaş, bir öğretmen ve kendi de Laptalı…
Eli kalem tutan, güçlü bir belleğe sahip her insanımızın en büyük görevi olan: ‘Bu topraklarda yeni bir bellek yaratmak görevini’ öylesine başarı ile yerine getirmiş ki ! ‘Aferin hocanım, on üstünden / on…’
Değil mi ki, önce Osmanlı sonra da İngiliz, bizim arşivlerimizi giderken götürmüş… Değil mi ki bizim belleğimiz / belgelerimiz neredeyse bomboş… Yüreği ve belleği bu topraklar için atanların yapması gereken de bu… çünkü, ‘biz belleksiz bir toplum değiliz…’

GELELİM KİTABA…
Ve sözü, onu yaratan Hayriye Özyoldaş’a verelim:
“Küçük yaşlardan itibaren ‘Lapta İşi’ denilen ‘hesap işlerine’ özel bir ilgim vardı. Bu ilginin en önemli nedeni, annemin de ‘nakış işlemesi’ ve bu işlere duyduğu sevgidir.
(…) Biliyoruz ki öğretmenler her zaman toplumlarına örnek olmuşlardır. Bu araştırmanın temelinde de yer alan öyle değerli bir öğretmenimizdir…
Fikriye öğretmen ve öğrencileri olan Laptalı kadınlarımız…
Araştırmada, o dönemi daha iyi yansıtmak amacıyla, 1963 öncesi ve sonrası yaşamımızdan; Lapta kasabamızdan da kısaca bahsetme ihtiyacı duydum…”
İyi ki duydunuz Sevgili Hayriye Öğretmen… İyi ki duydunuz ve böylesi mükemmel bir armağanı bize armağan ettiniz.

MÜTHİŞ BİR KÜLTÜREL ZENGİNLİK…
Gerek yazı gerekse resimleriyle müthiş ve çok değerli belgelere sahip bir kitap bu… Her elime aldığımda öylesine çarpıyor ki yüreğim…
Bakın kitapta neler var:
• Fikriye Öğretmenin Hayatı, * Lapta Şefkat Yurdu, *Mehmet Ali Tilkizade Hussein Kimdir?, * Süheyla Rahmioğlu Kimdir ?, *İpek Böceğinin oluşumu, * Tispe ile Premus’un Aşkı, * Lapta’da İpek böcekçiliği, * Tarih Boyunca Dokumacılık, *Çulha *Tarihte İlk Kasnak, * Nakış Nasıl Ortaya Çıktı ?, * Orijinal Lapta Nakışlarının Değişmez Özellikleri, * Çeşitli Örtüler, Buluzlar vb., * Nakışlar, Hangi Koşullarda İşlenirdi ?, *Lapta Nakışı (Şiir), * Lapta Hesap İşlerinin Bugünkü Durumu, * Nakışların İşleme Aşamaları, *Assisi’den Lapta’ya, *Lapta’nın Kısa Tarihi, *Annem, *Zor Yıllar.

***
Değindiğim gibi: sadece yazılarıyla – anılarıyla değil… Resimleri ve tanıklığıyla da değeri biçilemeyecek bir eser… Sahip olana müthiş bir “Kültürel zenginlik” verebilecek…
Eline / emeğine sağlık sevgili Hayriye Özyoldaş.

////////////////////////////

PARANTEZ

NİKİ MARANGOU’YA SAYGIYLA
O, ‘Dünya Sanat ve Kültür İnsanları’ tarafından saygıyla anılan bir Kıbrıslı… Ve, tam bir kültür insanıydı…
Onunla son dönemde tanışmak fırsatım olmuştu… ‘Araplara Satılan Kızlarımız’ kitabını, ‘Üniversiteli Kadınlar Derneği’ işbirliğiyle Rumca’ya çevirmek istiyordu… anlaştık… Ve, o kısacık dönemde dostluğun ilk adımlarını attık…
Ama, ne yazık ki 7 Şubat tarihinde Mısır’da bir araba kazasında onu yitirdik… Kıbrıs gerçek bir değerini yitirdi…
Onun anısı önünde saygı ile eğiliyorum…

Dergiler Haberleri