Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında beş kişilik bir mezarda kalıntıları bulunan İbrahim Ramadan, KTAMS’ın ve Gençlik Gücü’nün kurucusuydu, Küçük Kaymaklı’da Hüseyin Ruso’yla futbol oynamıştı… 1974’te Doğruyol’da öldürülen İbrahim Ramadan’ın eşi ve evlatları, 12 Şubat Pazartesi günü onu Boğaz Şehitliği’ne defnetmeye hazırlanıyor… Eşi Meliha Dağman ve evlatları Murat ve Aziz Dağman, onu anlatıyor…
Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında beş kişilik bir mezarda kalıntıları bulunan İbrahim Ramadan, KTAMS’ın ve Gençlik Gücü’nün kurucusuydu, Küçük Kaymaklı’da Hüseyin Ruso’yla futbol oynamıştı… 1974’te Doğruyol’da öldürülen İbrahim Ramadan’ın eşi ve evlatları, 12 Şubat Pazartesi günü onu Boğaz Şehitliği’ne defnetmeye hazırlanıyor…
İbrahim Ramadan, üstünde “Önder İbrahim” yazılı bir mezarda bulundu… Tekke Bahçesi’nde üstünde “İbrahim Ramadan” yazılı mezarda kimin ya da kimlerin yattığı ise bilinmiyor… İbrahim Ramadan, ailesinin isteği üzerine çok sevmiş olduğu Boğaz’a defnedilecek: 12 Şubat 2018 Pazartesi sabahı saat 09.30’da Göçmenköy Camisi’nde cenaze namazı kılınacak ve ardından Tekke Bahçesi Şehitliği’ne askeri törenle defnedilecek…
İbrahim Ramadan’ın eşi Meliha Dağman, ilk zamanlar eşi “kayıp” olduğu için onu bekliyordu, ardından onu ziyaret eden bir yetkili kendisine “Eşin şehitlik mertebesine erişti” demiş ancak Meliha Dağman’a eşinin nereye gömüldüğü söylenmemişti. Meliha Hanım, dört küçük çocuğuyla geride kalmıştı – mezarlık mezarlık gezerek aylarca eşinin mezarını arayıp durdu… Sonra birileri ona “Eşin Tekke Bahçesi’ne gömülüdür” demişti. Bir de mezar taşı yapıp üstüne “İbrahim Ramadan” yazmışlardı.
Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında, “kayıp” İsmail Bekir’in kızı Ülfet Canseç’in büyük mücadeleleri sonucunda üstünde “Önder İbrahim” yazılı bir mezar da kazılmış ve bu mezardan “kayıp” İsmail Bekir’den geride kalanlar da çıkarılmıştı. Ancak İsmail Bekir bu mezarda yalnız yatmıyordu: Beş kişilik bir mezardı bu. En altta İsmail Bekir yatıyordu, üstüne toprak atılmış ve toprağın üstüne dört kişi daha birlikte defnedilmişti…
Yapılan DNA testleri sonucu bu beş kişilik mezarda “kayıp” İsmail Bekir’in yanısıra İbrahim Ramadan’ın da defnedilmiş olduğu ortaya çıktı. Tekke Bahçesi’nde üstünde “İbrahim Ramadan” yazılı mezarda kimin veya kimlerin yattığı ise bilinmiyor. Kayıplar Komitesi umarız bu mezarı da açar ve burada kimin ya da kimlerin defnedilmiş olduğunu ortaya çıkarır…
Tekke Bahçesi’ndeki “Doğruyol” karmaşasının bir parçası bu – 1974’te 20 Temmuz’u 21 Temmuz’a bağlayan gece Doğruyol’da öldürülen bazı Kıbrıslıtürkler’in Tekke Bahçesi’ne defnedilmiş olduğu ancak tam olarak nereye gömülmüş oldukları pek bilinmiyor. Tüm bu karmaşayı ortadan kaldırmak için Kayıplar Komitesi’nin yeni bir çalışma yapması gerekiyor…
İbrahim Ramadan’ın ailesinin acısını paylaşıyoruz… Şimdi artık İbrahim Ramadan da kendine ait bir mezara defnedilecek ve eşi ile evlatları dua etmeye gittiklerinde, o mezarda gerçekten de İbrahim Ramadan’ın yattığından emin olacaklar… Tüm bu karmaşaya sebep olanlar hesap verecek mi onlara ve başka “kayıp” yakınlarına? Hiç sanmıyoruz… Herkesin çekmiş olduğu acılar yanına kaldı hep bu memlekette… Ama en azından sessiz kalmıyoruz ve tüm bunların da herkes tarafından bilinmesini ve hatırlanmasını istiyoruz…
Kendisi de bir şehit çocuğu olan arkadaşımız Ersan Behzatoğlu’nun çok değerli yardımlarıyla İbrahim Ramadan’ın sevgili eşi Meliha Dağman ve evlatlarına ulaştık. Meliha Hanım’ı evinde ziyaret ederek onunla ve evlatları Murat Dağman ve Aziz Dağman’la röportaj yaptık…
1974’te Doğruyol’da öldürülen ve ondan geride kalanlar Tekke Bahçesi’nde bulunan İbrahim Ramadan’ın eşi Meliha Dağman, oğluları Murat ve Aziz Dağman’la röportajımız şöyle:
SORU: Meliha Hanım, İbrahim Ramadan eşinizdi… Siz Leymosunlusunuz…
MELİHA DAĞMAN: Ben Lefkoşa’da doğdum, ablam orada doğduydu… Annem Baflı’dır, Kasabalı… Babam da Bladanisyalı, Limasol kazasından…
SORU: Anladım, çok güzel bir köydür… Ertan Namıkemaoğlu’yla gittiydik o köye…
MELİHA DAĞMAN: Evet…
SORU: Lefkoşa’ya yerleştirdiydiler?
MELİHA DAĞMAN: Evet… 1955’ten beri… Daha önce oradaydık… Lefkoşa’da Zafer Sineması’nın tarafında otururduk.
SORU: Sonra İbrahim Bey’le nasıl tanıştıydınız?
MELİHA DAĞMAN: Hala Sultan’a giderken tanıştıydık… Ondan gördük birbirimizi, beğendik…
SORU: O ne iş yapardı?
MELİHA DAĞMAN: Memurdu. Müsteşarlığa girdi, bakanlığa girdi, Rum tarafında da çalıştı. Hangi bakanlıkta çalışırdı, unuttum orasını… Amme Memurları Sendikası’nın (KTAMS) başkanıydı ilk. O kurduydu orasını…
Resmi da var orada…
SORU: Kaç yaşındaydı “kayıp” olduğunda?
MELİHA DAĞMAN: “Kayıp” olduğunda ben 33 yaşındaydım, 36 yaşında da oydu – üç yaş geçerdi beni.
SORU: Ondan sonra nerede otururdunuz?
MELİHA DAĞMAN: Dikomo’da asker var ya? Şehitlik var ya, alçı fabrikası var? Orada ev yaptıydık. Üç yıl oturduk, üç yıl sonra harp çıktıydı… Saman nezlesi vardı, Boğaz’da hava daha iyiydi diye oraya ev yaptıydık…
SORU: 1960’ta mı evlendiydiniz?
MELİHA DAĞMAN: 1955’te nikah oldum, 1957’de evlendiydim…
SORU: Sonra da evinizi yaptıydınız…
MELİHA DAĞMAN: Evet… Oturduk. Üç sene oturduk. Üç sene sonra harp çıktı.
SORU: Dört tane çocucuğunuz var…
MELİHA DAĞMAN: Evet… Artun, Metin, Aziz ve Murat.
SORU: Ondan sonra 1974’te, 20 Temmuz’da öldürüldüydü…
MELİHA DAĞMAN: Öyle… İlk “kayıp” dediler, hatta dışarı kadar resmini da yolladıydım ben, bulmadılar. İki ay da öyle kaldı. Ondan sonra geldi, bir şey vardı, Riza, uzun boylu – geldi… Ben yalnızdım. “Şehitlik mertebesine erişti eşin” dedi, ben düşünca kaldım, bayıldım orada… İlk yalnızdım o evde…
SORU: İlk zannederdiniz ki “kayıp”tır…
MELİHA DAĞMAN: “Kayıp” dediler bize arkadaşları, halbuki “kayıp” değildi. Çünkü her lisanı bilirdi o, Rumca da… Dedim kurtulabilirdi o… Eh… Ondan sonra gezerdim, mezarlıkları gezdik, her yeri gezdim…
SORU: Arardınız mezarını…
MELİHA DAĞMAN: Çocuklar küçüktü, bu yedi yaşındaydı… En küçüğü…
SORU: Arardınız nerede gömülüdür…
MELİHA DAĞMAN: Arardım kendini. Ağırdağ tarafında aradık… Bir da Erdal vardı orada, hastabakıcı olarak, gider sorardım, “Yoktur be abla” derdi bana “İbrahim abi olsa görecektim…”
Hiçbiri söylemedi.
Ondan sonra gezerdik mezarlıkları…
SORU: Sonuçta Tekke Bahçesi’ndeki mezarı, kim dedi size “Burdadır işte” diye?
MELİHA DAĞMAN: Söylediler “Buradadır”, ismini da yazdılar. “6-8 kişi gömülüdür buralarda” dediler. İsmini da yazdılar. Devamlı oraya giderdik.
SORU: Yani aslında Tekke’ye gömdülerdi ama o mezara değil, başka mezara…
MELİHA DAĞMAN: Başka yere gömdülerdi herhalde.
SORU: Sonra da “Önder İbrahim” yazılı mezardan beş kişiden geride kalanlar çıkarıldı… Aralarında İbrahim Ramadan da vardı…
MELİHA DAĞMAN: DNA testi yaptı bunlar… İbrahim’in mezarı açılmadı…
SORU: Önder İbrahim’in mezarından çıktı. Önder İbrahim halbuki gömülüdür Boğaz Şehitliği’nde. Onun mezarı oradadır. Tekke’de “Önder İbrahim” yazılı mezardaydı eşiniz… Beş kişi gömülmüştü birlikte bu mezara… Ondan sonra nasıl geçindirdiniz çocuklarınızı?
MELİHA DAĞMAN: Ondan sonra okullar açıldı, Triumph’çığımız vardı, gitti araba dağın üstünde. Ne Triumph’ını gördük, hiçbirşeyini görmedik.
SORU: Ne renkti Triumph?
MELİHA DAĞMAN: Kırmızıcık, üstü açık. Triumph’çığdı… Bulunamadı… Verdilerdi bana bir araba, gider gelirdik, Ford Cortina, camı yoktu üstünde… Gittik Rum tarafına, bir cam getirdiler bize, onu koyduk, sürerdik. Çocuklar da hep onun üstünde öğrendilerdi.
SORU: Nasıl geçindirdiydiniz çocucuklarınızı?
MELİHA DAĞMAN: O zaman çok az para verirlerdi. Ben çalışmazdım. Yavaş yavaş geçindik… Yardımcı olmadı bana hiçbiri… Hiçbiri yardım etmedi bize, biçare çocucuklarım işlerdi… Kendi şeyimizle besledik büyüttük kendilerini… Bu hale geldiler…
DEVAM EDECEK