KTİHV 2012 Yılı Sivil Ve Siyasi Haklar Raporu

Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, 2012 Yılı İnsan Hakları Raporu düzenledi.

 

Yaşam Hakkı:

26 Ağustos 2012 tarihinde seyahat ettikleri teknenin batması ile 6 Suriyeli kişi hayatlarını kaybetti. Suriye’de süren iç savaşın etkisi ile devlet yetkilileri onaylanmış limanlardan giriş yapmaya çalışan birçok Suriyeli kişinin Kıbrıs Cumhuriyeti kontrolü altındaki bölgelere geçeceğine dair şüphelenildiği gerekçesiyle, ülkeye girişlerine izin verilmemiş ve savaştan kaçan bir çok kişi yaşamı tehdit eden koşullar altında onaylanmamış limanlardan giriş yapmak için hayatlarını tehliye atmıştır.

6 yaşındaki Mustafa Diker Haspolat yakınlarındaki bir çöplükte ölü olarak bulunmuştur. Yapılan soruşturma sonucunda Mustafa Diker’in babası, üvey annesi ve amcası yargı huzuruna getirilmiştir. Mustafa Diker’in üvey annesi ve amcası aleyhlerine getirilen suçlardan yargılanmışlar ve suçlarını kabul edip beşer yıl hapis cezasına çarptırılmışlardır. Mustafa Diker’in babası Erol Diker’in yargılaması halen sürmektedir.

18 Şubat 2012 tarihinde insan ticareti mağduru Judy Nafwele bir hotel havuzunda ölü olarak bulunmuştur. Yapılan soruşturma neticesinde iki kişi sorgulanmış ancak kimse yargılanmamıştır.

25 Aralık 2012 tarihinde insan ticareti mağduru Marianna Cojocaru çalışmış olduğu “gece kulubünde” ölü olarak bulunmuştur. Yetkililer “kriminal olay değil” diyerek etkin soruşturma yapmak yerine olay önemsiz gösterilmiş ve geçiştirilmeye çalışılmıştır.

4 Kasım 2012 tarihinde askerlik hizmetini yerine getirirken ölen Ertuğrul Dokuyucu’nun intihar ettiği Askeri Makamlar tarafından açıklanmıştır. Ancak, şüpheli bir ölüm olması sebebiyle Ertuğrul Dokuyucu’nun intihar edip etmediği halen daha araştırılmaktadır. Bununla beraber, Ertuğrul Dokuyucu’da yapılan otopside darp edilmiş olduğu da ortaya çıkmıştır. Bir asker Ertuğrul Dokuyucu’yu darp ettiği gerekçesiyle Askeri Mahkemede yargılanmaktadır.

İşkence, İnsanlık Dışı Muamele ve Onur Kırıcı Ceza Yasağı

Her ne kadar da Kuzey Kıbrıs otoriteleri İşkenceye Karşı Sözleşmeyi 2004 yılında iç hukukun parçası haline getirmiş olsa dahi, sözleşmeye göre işkence ve insanlık dışı muamele suçlarının cezalandırılması için gerekli yasal mevzuat yapılmamıştır

İki kişiyi darp eden iki polis memuru darp  suçlarından Girne Ceza Mahkemesi tarfından yargılanıp iki ay hapis cezasına çarptırılmışlardır. İşkence ve insanlık dışı muamele suçları Kuzey Kıbrıs hukuk sisteminde düzenlenmediği için söz konusu polis memurları işkence veya insanlık dışı muamele suçlarından yargılanamamışlardır. Olayın ciddiyetine rağmen, Girne Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi gerektiği halde KKTC Başsavcılığınında onayı ile dava bir alt mahkeme olan Ceza Mahkemesi tarafından görülmüştür.

19 Temmuz 2011 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelişini potesto etmek için barışcıl bir şekilde gösteri yapan kişilere karşı insanlık dışı muamele uygulanması sonucunda KKTC Başsavcılığı ve Polis Genel Müdürülüğüne yapılan şikayetler değerlendirilmemiş, değerlendirilmiş olsa dahi şikayetcilere herhangi bir bilgi verilmemiştir.

2010 yılında, bir zanlının anüsüne cop sokan polis memuru hakkında ceza davası açılmıştır ancak işkence suç olarak düzenlenmediği için işkence suçundan yargılanma yapılmamaktadır. Bu mesele ile iligili olarak Meclis İşkenceyi Araştırma Komisyonu rapor yayınlamış ve söz konusu meselede işkence yapıldığı bulgusuna varmıştır. Söz konusu polis memuru hala daha görevinin başındadır.

2012 yılında yetkililer sıfır mülteci politikası benimsemiş ve ara bölgede görev yapan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine sığınma başvurusu yapan ancak ülkeye onaylanmamış limandan giriş yapması sebebiyle ceza alan kişileri sınır dışı etmiştir. Mülteci Hakları Derneğinin tespitlerine göre 2012 yılında 92 kişi sığınma başvurusunda bulunmuştur. Sığınma başvurusu yapan kişilerden 14’ü kendi ülkelerine, 64’ü başka bir ülkeye sınırdışı edilmiştir. Başka ülkeye sınırdışı edilen kişiler her zaman kendileri için güvenli olan bir ülkeye gönderilmemişlerdir.  Türkiye’deki sığınma kamplarının kendileri için güvenli olmadığını iddia eden aralarında çocuklarında bulunduğu 35 Suriye’li sığınmacı Türkiye’ye gönderilmiş ve hangi kampa yerleştirilcekleri İçişleri Bakanı tarafından medyaya açıklanmıştır. Türkiye’ye gönderilmeye direnen sığınmacılara polis fiziki şiddet ve biber gazı kullanmıştır. Başvuru yapıp KKTC’de kalan 14 kişi ise KKTC’ye onaylanmış limanlardan giren ve genellikle üniversite öğrencisi olan kişilerdir.

Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı’na  (KTİHV) ve KKTC Barolar Birliği’ne zanlıların Polis karakollarında şiddete maruz kaldıklarına dair şikayetler ulaşmıştır. 18 Haziran 2012 tarihinde iki gencin evinde yapılan aramada söz konusu iki kişi polis tarafından darp edilmiş ve kafalarına silah dayandığını iddia edip şikayetçi olmuşlardır.
Erkekler arası cinsel ilişki ceza yasası tarafından “doğa dışı ilişki” olarak tanımlanmaya devam etmiş olup bu suçtan yargılanan kişilere doktorlar tarafından anal test yapılmasına devam edilmiştir.

Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği

Polis soruşturma maksatlı olarak mahkeme izni olmaksızın maksimum 24 saat tutuklama hakkını bazı hallerde kötüye kullanmakta ve tutuklu kişiler gereksiz bir şekilde 24 saat tutuklu kalmaktadırlar.

Adil Yargılama

Ağır Ceza Mahkemesi dışındaki ceza davalarında duruşma öncesinde, silahların eşitliği ilkesine aykırı bir şekilde, duruşma safhasında sunulacak olan ifadeler ve diğer belgeler sanıkla paylaşılmamaktadır. Avukatların Anayasa ve AİHS’in koruduğu adil yargılama ilkesi çerçevesinde ifade ve diğer belgelerin duruşma öncesinde sanıklar veya sanıkların avukatları ile paylaşılmasını talep ettiği hallerde mahkemeler Fasıl 155 Ceza Usül Yasasının böyle bir düzenleme içermediği veya mahkemenin ifade ve belgelerin paylaşılmasını emretme yetkisi olmadığı yönündeki sebeplerle başvuruları ret etmişlerdir. Bu konu üzerine yapılan istinaf duruşması sona ermiş ve Yüksek Mahkemenin karar vermesi beklenmektedir.

Sivil davalarda herhangi bir adli yardım mekanizması yoktur. Diğerlerinin yanında bir çok aile içi şiddet mağduru kadın dava açma maddi gücünden yoksun olduğu için dava açamamaktadır.
Ceza davalarında ise her ne kadar AİHS karmaşık ve hapislikle cezalandırılabilen suçlarla itham edilen ve avukat tutacak maddi gücü olmayan kişilere adli yardım sağlanması gerektiğini öngörse de, sadece Ağır Ceza Mahkemesi tarafında yargılanan çok az kişiye adli yardım yapılmaktadır.

Yüksek Mahkeme Ceza İstinaf 1/2012 sayılı davadaki karara göre, duruşma içerisinde duruşma yapıldıktan sonra gönüllü kabul edilerek emare yapılan ifadelerin ve Avukatları olmasına rağmen Avukatlarına haber verilmeden ve hukukcu hizmetinden faydalanmadan Avukatların gıyabında alınan gönüllü ifadelerin mahkemeye sunulmasına izin verilmemelidir. Buna rağmen, polis memurları zanlılardan avukatın olmadığı bir ortamda ifade almaktadırlar. Hatta, bazı hallerde, avukatlar polis karakolunda olsa dahi gönüllü ifade alınırken müvekkillerinin yanında olmalarına izin verilmemektedir.

Türkçe diline hakim olmayan bir çok kişi yeterli tercüme hizmeti olmadan yargılanmakta ve bazı hallerde avukatların müvekkilleri için tercüman bulması mahkemeler tarafından beklenmektedir. Avukatların tercüman bulamaması halinde davalar ertelenmekte ve bu nedenle tutukluluk süreleri uzayabilmektedir.

Tutuklu kişilerin polis karakollarında avukatlar ile görüşmesi konusunda bir çok sıkıntı yaşanmıştır. 2012 yılının ikinci yarısına dek süre gelen uygulamada avukatlar ancak resmi mesai saatlari içinde tutuklu kişilerle ilk görüşmesini yapabilmekte ve başka görüşmeye izin verilmemekteydi. Bu uygulamada esneklik gösterilmeye başlanmasına rağmen zaman zaman tutukluların avukatları ile görüşme konusunda polis karakollarında ve sınır kapılarında sıkıntılar yaşanmaya devam etmektedir.

Hapislik cezası da vermeye yetkisi olan Askeri Disiplin Mahkemelerinde sanıklara avukat tutma hakkı tanınmamaktadır. Askeri Disiplin Mahkemesinde Yargılanan Halil Karapaşaoğlu’nu savunmaya giden iki avukatın polis mensupları tarafından mahkemede bulunmaları engellenmiştir.

Cezaevi Disiplin Tüzüğü uyarınca, Cezaevi Müdürü disiplin meselelerinde hem soruşturma yapabilmekte hem de ceza verebilmektedir. Cezaevi müdürüne bu yetkisini kullanarak hücre cezası da verebilmektedir.
1976 Mahkemler Yasasının 52. Maddesi uyarınca yapılan düzenlemede Mahkeme karar ve emirlerine, yargısal bir işleme veya bu işlemin huzurunda yapıldığı veya yürütüldüğü kişiye kasten saygısızlıkta bulununan bir kişi mahkemenin gözü önünde 52. Maddede belirtilen mahkemeye saygısızlık suçlarından bazılarını işlerse, mahkeme, suçlunun nezaret altına alınmasını emredebilir ve o günkü oturumuna son vermeden önce sanığı yargılayabilir. Bu nedenle yargılanan kişi altı ay hapis cezasına veya 2000-TL  para cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilir. Kıbrıs Cumhuriyeti kontrolü altındaki bölgelerdeki benzer bir düzenleme sonucunda mahkum olan bir avukat AİHM’e yapmış olduğu başvuru sonucunda  AİHM bu tür bir uygulamanın adil yargılama ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varmıştır.

Özel Hayata Saygı

Erkekler arası eşcinsel ilişki (“doğa dışı ilişki”) ceza yasası tarafından beş yıldan fazla olmamak  üzere hapislik cezası öngörmektedir. İki yetişkin erkeğin ilişkiye girdiği iddiasıyle  aleyhine dava getirilen bir kişinin müracaatı üzerine, söz konusu madde, özel hayata müdahale yasağının ihlali olduğu gerekçesiyle, 2010 yılında Anayasa Mahkemesine havale edilmiştir. Ancak söz konusu yasa maddesinin değişmesi için çalışmalar yapıldığı için savcılık davanın ertelenemesini talep etmiş ve dava 21 Mayıs 2013 tarihine ertelenmiştir.
Yine bu konuyla ilgili olarak bir eşcinsel kişi Ceza Yasasında erkekler arası ilişkiyi yasaklayan maddelerin mevcut olmasının bir insan hakkı ihlali olduğu gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dava açmıştır.

Haberleşme Özgürlüğü

28 Aralık 2012 tarihinde Ulusal Birlik Partisi binası önünde Belediye Emekçileri Sendikası’nın yapmış olduğu gösteri sonucunda yapılan tutuklamalara karşı sms yolu ile eylem çağrısı yapmak isteyen örgütler teknik engelle karşılaşmıştır. İlgili örgütler bu engelin haberleşme özgürlüğüne karşı  kasıtlı bir müdahale olduğu cihetle  protesto etmiştir. SMS hizmeti sağlayan ticari kuruluşlar ise engelin tesadüf neticesi bir teknik arızaya dayandığını duyurmuşlardır.

İfade Özgürlüğü

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığında askerliği süresince yaşanan şiddet olayları hakkında  çeşitli gazetelerde “Lokmacı Askerlerine uygulanan şiddete hayır” adlı bir makale yazan Halil Karapaşaoğlu, Askeri Disiplin Mahkemesi tarafından 5 gün oda hapsi cezasına çarptırılmıştır.
Gösteri Özgürlüğü ve Dernek Kurma Hakkı
Kuzey Kıbrıs’ta vatandaşlar önceden izin almaksızın gösteri yapabilirken, yabancıların gösteri yapmadan önce izin alması talep edilmektedir. Ancak, iktidarın siyasi görüşlerine yakın yabancılar, önceden izin almaksızın, gösteri yapabilirken, Kürt ve sol görüşlü yabancı  öğrenciler gösteri özgürlüğü konusunda sıkıntılar yaşamaktadır.
Polis memurları yapılan bir çok gösteride bazı göstericilerin açmış olduğu pankartları şiddet kullanarak keyfi ve haksız bir şekilde alıkoymuştur.

Din ve Vicdan Özgürlüğü

Kuzey Kıbrıs’ta vicdani ret hakkı tanınmamıştır. Vicdani reddini ilan eden Murat Kanatlı seferberlik hizmetini yerine getirmediği gerekçesiyle Askeri Ceza Mahkmesinde yargılanmaya başlanmış ancak söz konusu yasa maddelerinin Anayasanın vicdan özgürlüğü ve eşitlik ilkesi maddelerine aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesine havale talebi kabul edilmiştir. Anayasa mahkemesinin 24 Nisan 2013 tarihinde davayı dinlemesi beklenmektedir.
Dernek kurma amacıyla Girne Kaymakamlığına başvuran Protestan Türkler’in başvuruları, aradan makul süre geçmesine rağmen İçişleri Bakanlığınca sürüncemede bırakılmaktadır.

 

Mülkiyet Hakkı

67/2005 sayılı yasa altında Kuzey Kıbrıs’ta mallarını bırakan Kıbrıslı Rumların mallarının iadesine, takasına ve tazminat ödenmesi hususunda yapmış oldukları başvuruları  değerlendiren Taşınmaz Mal Komisyonuna 1597 başvuru yapılmıştır. Yapılan başvuruların artması ile süreç yavaşlamakta ve bazı başvurular makul bir süreyi aşan bir şekilde geciktirilmektedir.

Haberler Haberleri