Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) işbirliğinde, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (KTMMOB) bağlı 4 oda, KTMMOB Konferans Salonunda “Afet Semineri” düzenledi.
Lefkoşa Türk Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre KTMMOB’ne bağlı İnşaat Mühendisleri Odası, Meteoroloji Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası ve Yerbilim Mühendisleri Odası’nın birlikte organize ettiği seminer, açılış konuşmaları ile başladı.
LTB Başkanı Mehmet Harmancı, KTMMOB Genel Başkanı Tunç Adanır, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Yağcıoğlu, Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Mediha Orun Sarp, Şehir Plancıları Odası Başkanı Gizem Caner ile Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Oğuz Vadilili açılışta konuşma yaptı.
Harmancı: “Kısa dönemli rantlar ile beraber ülke geleceğini riske atma tehlikesi yaşıyoruz”
LTB Başkanı Mehmet Harmancı, Akdeniz coğrafyasında genelde afet konuşmak için afet durumunun yaşanmasının beklendiğini belirterek, bu seminerin afet yaşanmayan bir dönemde yapılmasının önemine işaret etti.
“Çok yakın bir zamanda ciddi bir yangın afeti ile yüzleşmiş bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu afet ile birlikte toplumsal, ekonomik ve ülkesel değerlerimizin önemli kısmını yitirdiğimizin farkındayız” diyen Harmancı, BM Afet Riskini Azaltma Ofisi’nin yayınladığı raporlarda 1975 ile 2000 yılları arasında dünyada ortalama 90 ile 100 afet yaşanırken, 2001 ile 2020 yılları arasında 350 ile 500 arasında büyük çaplı afet yaşandığını belirtti.
Harmancı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Modern tarihin başka hiçbir noktasında insanlık hiper bağlantılı ve hızla değişen bir dünyada etkileşim halinde olan bu kadar tanıdık ve tanıdık olmayan riskler ve tehlikeler ile karşı karşıya kalmamıştır. Bu bize çok önemli bir mesaj veriyor ve bütün faaliyetlerimizi de buna göre programlamamız gerektiğini söylüyor. Tam bizdeki gibi dünyada da aslında afetlerden kurtulmak için harcanan efor ve para afeti önlemek için harcanılan paranın kat ve kat üzerinde gerçekleşiyor.
Aynı rapor bize 2010 ile 2019 yılları arasında afetleri önlemek için 5.5milyar dolarlık bir harcama yapıldığını, afet sonrası kurtarma operasyonları için ise 7.7 milyar dolar harcandığını ortaya koyuyor. Bu durumda aslında bizlerin toplam bütçe içerisinde afeti önlemek için çok daha minimal oranlarda kurtarma operasyonlarına girişmemiz demektir.”
Afetlerden bahsederken küresel ısınmadan ve iklim krizinin etkilerinden bahsetmemenin mümkün olmadığının altını çizen Harmancı, ülkenin küresel ısınmaya etkisinin henüz az olduğunu ancak küresel ısınmadan dolayı etkileşimin kat ve kat fazla gerçekleştiğini belirtti.
“Ülkemizde en önemli sıkıntı bunu önleyebilmek adına güncelleştirebildiğimiz yasalarımızın ve yönetim kabiliyetinden yoksunluğumuz olarak görülüyor.” diyen Harmancı, şunları kaydetti:
“Nedir buradaki mesele. Ülkemizde önemli bir yatırım iklimi var. Belli coğrafyalarda oluşan yatırım iklimi altyapımızı da koordine edecek şekilde, iklim değişikliğine hazırlayacak şekilde geliştiremeyip dönemin ve bölgenin rantı ile bunu besliyoruz ve kısa dönemli rantlar ile beraber ülke geleceğini riske atma tehlikesi yaşıyoruz.
İskele Bölgesi’nde oluşan rant, inşaat yoğunluğu hala daha imar planının dahi oturtamamış inşaat ruhsatlarında bile çok büyük problemler yaşanılan ve yakın bir gelecekte de çok ciddi afet risklerini de beraberinde getirecek bir ortam yaşıyoruz. 1995’deki belediyeler yasası ile ülke vahşi bir kapitalist sistem içerisinde ilerlerken yasalarımız bizi devlet ekonomisinin içerisine (yerel yönetimler anlamında) hapsediyor.”
Adanır: “İnşaat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı Deprem Yönetmelikleri kamuda olmayan en ciddi denetim mekanizmasıdır”
KTMMOB Genel Başkanı Tunç Adanır da konuşmasında, doğal afet dendiğinde ilk akla gelen üç olay olduğunu söyleyerek, bunların; sel baskınları, yangınlar ve depremler olduğunu belirtti.
Tunç Adanır, “Bunların bir kısmını destekleyen iklimsel krizler ülkesel global çevre problemlerimizdir. Bilimsel olarak çok önceden dünyada uyarılar yapılsa da maalesef gereken tedbirler alınmadığı için devlet kanadından problemler de bir araya gelince ciddi sorunlar oluşabiliyor. Yangına çok yatkın iklimsel şartlarımız var. Bu nedenle yangınla ilgili problem bizim her yaz yaşadığımız afetten biridir” dedi.
Konuşmasında ülkemizde son dönemde yaşanan en büyük yangın felaketlerinden biri olan Mersinlik yangınına değinen Adanır, “Mersinlik yangını hepimizin yakın bir geçmişte yaşadığı bir felakettir. Yangını önleme ve müdahale etmede ne kadar yetersiz olunduğunu burada yine bire bir yaşadık. Hala yaraları saramadığımız ve bundan sonrasını nasıl planlayacağımızı tartıştığımız bir süreçteyiz ve bu konuda doğru siyasi adımlar veya ileriye dönük planlı adımlar atılmış değil. Yol haritalarının belirlenip kararların bir an önce alınması gerekiyor” dedi.
Adanır, sel felaketlerine de değinerek, “Girne’de yaşanan 4 gencimizin de hayatını kaybettiği sel felaketinin ardından KTMMOB olarak benim de yer aldığım bir araştırma komisyonu kurduk. Ciklos bölgesinde derenin denize bağlandığı noktaya kadar tüm dere yatağını adım adım gezerek, Lapta ve Alsancak’ta dağdan inen kayaların verdiği zararları yerinde inceleyerek, Dikmen’de oluşan sorunları da ekip olarak tek tek dolaşıp bire bir gözlemleyerek, öncesinde alınması gereken tedbirler ve sonrasında yapılması gerekenler ile ilgili geniş çaplı raporlar hazırlayıp o dönemin Başbakanına sunmuştuk. Takip edilen süreçte hala gerekli tedbirlerin alınmadığını görüyoruz. Siyasiler ile sürekli görüşüp bu konuda yapılması gerekenle ile ilgili baskı unsuru olmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bir diğer doğal afet de depremlerdir” diyen Tunç Adanır, “Halkımızın günlük yaşantısı içerisinde deprem riskini aklından çıkarabiliyor. Yerbilim Mühendislerinden aldığımız bilgilere göre ülkemizde yılda yaklaşık yüz deprem meydana geliyor. Bunları hissedebildiğimiz oranında fark edebiliyoruz. Hissetmediğimiz deprem sayısı çok daha fazladır. O yüzden deprem bizim günlük yaşantımızda olan bir olaydır. En önemli afetlerden biridir” dedi.
Adanır, “Deprem konusunda Yerbilim Mühendisleri Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı mevzuatlar, projelerin mesleki denetimleri, mesleki uygulama denetimleri ve sonradan da yapı denetimleri konusunda ülkemizde devletten daha aktif daha ciddi daha denetlenebilir şekilde teknik konularda üretim yapılmaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı Deprem Yönetmelikleri kamuda olmayan en ciddi denetim mekanizmasıdır. O yüzden projelerin denetlenmesi odalar açısından yerine getirilmektedir” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Afet Semineri’nin ilk oturumunda İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Gözde Oğuz’un moderatörlüğünde “Kıbrıs’ın Jeolojisi ve Depremlerin Kökeni” masaya yatırıldı. Konuşmacı olarak Yerbilim Mühendisleri Odası’ndan Dr. H. Yavuz Hakyemez grafikler eşliğinde bilgi verdi.
İkinci oturumda Kuzey Kıbrıs’ta Yapı Denetimi ve Bina Deprem Performansına etkisi konusu işlenirken konuşmacılar İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Dr. İsmail Safkan ile Aydın Öztemel oldu. Şehir Plancıları Odası’ndan Nazım Akkoyunlu “Afet Sessizliğini Bozmak:İstanbul Deneyimini Yeniden Düşünmek” konusunda dinleyicilere detaylar aktardı.
Afet Semineri’nde yer alan bir diğer oturum “Kıbrıs’ta Meteorolojik Kaynaklı Doğal Afetler” konusunda oldu. Bu oturumda Meteoroloji Mühendisleri Odası’ndan Prof. Dr. Mustafa Altunç kapsamlı bilgiler paylaştı.
“Kuzey Lefkoşa’da Selle Mücadele” oturumunda LTB’den Burçin Özkuş, “Kuzey Kıbrıs’ta Uzaktan Algılama Tabanlı Su Bütçesi Değişkenlerinin İyileştirilmesi” oturumunda ise İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Gökhan Kayan oturuma katılanlara bilgi aktardı.
Afet semineri kapsamında “KKTC’de Afet Yönetim Sistemi” oturumunda ise Sivil Savunma Harekat ve Eğitim Şube Müdürlüğü’nden Yusuf Eker konuşma yaptı.
Seminer sonunda sunum yapan uzmanlara teşekkür belgesi de verildi.