'KÜÇÜK BİR ÇEVRE YÜZÜNDEN HUZURUMUZ KAÇTI'

1970’li yıllarda ülkemizde yaşamaya gelen, yerleşerek yurttaş olan, burayı kendi ülkesi olarak gören Alayköy sakinleri ve onlarla bir arada yaşayan Alayköylüler ‘ayrımcılık’ kelimesine dahi tepki gösterdi: “Hepimiz kardeşiz”

Fehime ALASYA

1974 yılında adamıza gelen ve buraya yerleşerek o yıldan beridir Türkiye kökenli aileler ile Kıbrıslı ailelerin birlikte yaşadığı Alayköy’de ‘ayrımcılık’ kelimesine bile tepki büyük…

“43 yıldır aynı yerde kahve- çay içiyoruz, yıllardır arkadaşız, hepimiz kardeşiz” diyen Kıbrıs ve Türkiye kökenli aileler, sorulan ‘ayrımcılık’ sorusuna dahi öfkeleniyor.

‘Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımcılığı’nın programlı bir şekilde gündeme getirildiğine inanan Kıbrıs ve Türkiye kökenli aileler, “Yıllardır aynı köyde kardeş gibi oturuyoruz, bundan sonra da oturacağız” diyerek ülkede yaşanan gerginliğe sitem etti. 

Alayköy’de, adamızı kendi ülkesi bilen Türkiye göçmeni aileler, Kıbrıs’a ilk geldikleri yıllarda baş gösteren ve akabinde kaybolan ‘Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımcılığı’nın son günlerde yeniden gün yüzüne çıkarılmak istendiğini düşünüyor.

YENİDÜZEN’e konuşan aileler, ‘Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımcılığı’ yapanların ülkemize en büyük kötülüğü yapmak isteyen kişilerin olduğunu savundu.  

“Yapılan ayrıştırmalar ‘oy’ kaygısıyla toplumu bölme maksadı taşıyor”

“Toplumun huzuru kaçtı” diyen Alayköy sakinleri, kendi bölgelerinde hiçbir zaman ayrıştırılmadıklarını belirterek, ada genelindeki bu ayrımın ise son günlerde arttığını kaydetti.

Alayköy’de yaşayan Türkiye kökenli aileler “Hiçbir zaman dışlanmadık” derken, Kıbrıslı aileler ise “Hiçbir zaman dışlamadık, kardeş gibi geçindik” diyor.   

Toplumdaki huzursuzluğa neden olan bu gelişmelerin, ‘siyasi bir düzenek’ olduğuna inanan bazı Alayköy sakinleri, yapılan ayrıştırmaların ‘oy’ kaygısıyla toplumu bölme maksadı taşıdığını savundu.

“Bazen eleştiriyoruz, eleştiriliyoruz ama yine de birlikte yaşamaya devam ediyoruz” diyen vatandaşlar, basın organlarının da bu konuyu büyütmemesi gerektiğinin altını çizdi.

İç huzuru korumak için devlete de görev düştüğünü belirten aileler, tüm bunları ‘küçük bir çevre tarafından yapılan kışkırtma eylemi’ olarak nitelendirdi.


Alayköy sakinleri, hükümetten acil çözüm beklediği konulara da değindi

“Halkın refahı arttırılmalı”

Alayköy sakinleri, hükümetten beklentilerini dile getirerek, el atılması gereken acil konulara değindi. Her şeyden önce ülkedeki iç huzurun korunması gerektiğine değinen bölgeliler, halkın refahı için pek çok alanda iyileştirmeye gidilmesi gerektiğini savundu.

Ülkedeki sıkıntılara örnekler vererek, öneri sunan Alayköylü’ler, ülkedeki iç huzurun korunması, dövizin ekonomiye yansıması, Kıbrıs sorunu, eğitim, sağlık, trafik, suç oranları ve halkın refahı gibi konuların bir an önce gündeme alınması gerektiğine değindi.

     

HÜKÜMETTEN BEKLENTİLER NELER?

Kemal Havalı: “Dövizde meydana gelen artışın ekonomiye yansıması insanlara sıkıntı yaşatıyor”

“Önce ülkede huzurun sağlanması gerek. Dövizde meydana gelen artışın ekonomiye yansıması insanlara sıkıntı yaşatıyor, bu konuya el atılmalı, çözüm yolları üretilmeli. Kıbrıs konusunda da toplum lehine hayırlı bir çözüme ulaşılması için uğraş verilmeli.”

İsmail Öden: “Devlet daireleri iyileştirilmeli”

“Ülkede hastanelerin durumu iyileştirilmeli. Eğitim ve ulaşıma da el atılmalı. Devlet daireleri iyileştirilmeli, artık ‘bugün git yarın gel’ denilmemesi gerek, bunlar önemli...”

Fatih Koçaker: “Bir an önce kriminal suçlara el atılmalı”

“Bir an önce kriminal suçlara el atılmalı, kavga, uyuşturucu, kaçakçılık, kadına şiddet, her şey arttı... Tüm bu olayların artması toplumu endişelendiriyor. Her gün çıkmaza giren trafik, yolların yetersiz ve kötü oluşu, eğitimin kötü olması, devlet okullarının iyileştirilmesi lazım... Sağlık, hastaneler, yeni cezaevi yapılması, oranın içler acısı hali, sorunların neresinden tutmaları gerektiğini gerçekten bilemiyoruz...”

Şenol Ağırman: “Halkını huzura çıkarmalı”

“Hükümet bir an önce halkın refahı için el atmalı, halkını huzura çıkarmalı. Ulaşım çok sıkıntı, yollarımız kötü, eğitimde başıboş bozukluklar, sağlık konusundaki düzensizlikler... Hastanede doktor olsa, randevular tıkırında çalışa bu halk şikâyet etmeyi bırakacak. Hastane doktorları özel klinikte çalışmamalı. Doktorlar devletteki işini benimsemeli, insanlara ilgili meraklı ve güler yüzlü davranmalı, devlet de hakkını ona göre vermeli...”

Salih Özdeğirmenci: “Halk, aldığı maaş ile geçinemiyor”

“Bence adadaki en önemli sıkıntı ülke ekonomisin kötüye gidişidir. Halk, aldığı maaş ile geçinemiyor. Bu konuya bir an önce el atılmalı. Halkın yüzde 60'ı zor şartlar altında çalışmaktadır.”

Ahmet H.:  “Aydınlatma, toplu taşıma bu adada hemen el atılması gereken konulardır”

“Hükümetin el atması gereken en büyük sıkıntı trafiktir. İşim gereği her gün yollardayım, aydınlatma, toplu taşıma bu adada hemen el atılması gereken konulardır.”

Davut İnanlar: “Hükümette her çeşit parti var, umarım bu durum halka olumlu yansır”

“Ülkede sorunsuz bölüm yok, sorun çok, yeni hükümetten, dörtlü koalisyondan biraz ümitliyiz, bu sefer hükümette her çeşit parti var, umarım bu durum halka olumlu yansır, tüm kesimlerin de görüşü ve çabası ile pek çok konuya el atılır ve çözüme kavuşturulur. Hep birlikte zaman tanıyıp bunu göreceğiz.”

Mustaf Ulaş: “Seçim kaygısıyla hareket etmekten vazgeçilmeli”

“Kamu hiç çalışmıyor, devlet bir an önce bu işleyişi yoluna koymalı. Denetleme yapılamıyor, tüm yöneticiler seçim kaygısıyla hareket ettiği için denetim sağlanamıyor, üstelik sendika, dernek başkanları dahi bu sistemle çalışmaya başladı. Seçim kaygısıyla hareket etmekten vazgeçilmeli, başkanlık sistemi Rum tarafında olduğu gibi mutlaka gündeme gelmeli.”


AİLELER NE DÜŞÜNÜYOR?

“En büyük kötülük AYRIMCILIKTIR”
 

Kemal Havalı: “Ayrımcılık yapanlar, bizim ülke insanımıza en büyük kötülüğü yapmak isteyenlerdir”

“Bir Kıbrıslı olarak Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımcılığı’ yıllardan beridir üzerinde hassasiyetle durduğum en önemli konulardan biridir. Bu topluma yapılacak en büyük kötülüktür. Bu ayrımcılığı yapanlar, bizim ülke insanımıza en büyük kötülüğü yapmak isteyenlerdir. Tam artık bitmişti dediğimiz noktada yeniden tırmandırıldığını görüyorum. 1974 sonrasında bu köyde müşterek yaşıyoruz, herhangi bir ayrımcılık yaşanmadı. Ufak tefek münferit olaylar bazen olur ama son zamanlarda tırmandırılıyor, üzülüyoruz.”

İsmail Öden: “Bu hiç iyi bir şey değil. Toplumun huzuru kaçtı”

“1975'ten beridir buradayız, yaşadığım bölgede ayrımcılığa rastlamadım ama ada genelinde bu ayrımcılık son zamanlarda çok arttı, bu hiç iyi bir şey değil. Toplumun huzuru kaçtı. Burada çalıştım, çabaladım, ev kurdum, aile kurdum, annem burada vefat etti, biz artık buralıyız.”

Fatih Koçaker: “Ne yani çete mi kuracağız, gruplara mı ayrılacağız? Bu olur şey değil…”

“38 yaşındayım, babam 74 gazisidir, annem Kıbrıslı… Bana göre sözü edilen bu konu çok boştur, bence bu iş büyük bir siyasi düzenektir. Şunu söyleyebilirim ki bu büyük bir ırkçılıktır. Biz kardeşiz, ayrım yapmıyoruz, bunu yapanlar siyasi rant için çabalıyor. Bu konuda hiçbir sıkıntı yaşamdık. Bunu hala dile getirenler oluyor, hem Kıbrıslısı hem de Türkiyelisinden ayrımcılık dolu sözler duymak zaman zaman mümkün oluyor, bazen eleştiriyoruz, eleştiriliyoruz ama yine de birlikte yaşamaya devam ediyoruz. Devlet bence bu işe el atmalı. Ne yani çete mi kuracağız, gruplara mı ayrılacağız? Bu olur şey değil… Burada basının da bunda etkisi var diye düşünüyorum, bu konular büyütülmemeli...”

Şenol Ağırman: “Böyle giderse güven ortamı kalmaz”

“Son dönemde bu kaos başladı, bunun önlenmesi gerek, bu büyük bir sorun değil. Bunca sene birlikte yaşadık, niye yaşamaya devam etmeyelim ki... Toplumun huzuru bozuluyor, böyle giderse güven ortamı kalmaz. 1980 yılında bu adaya geldim, 1985 yılından beridir Alayköy'de yaşıyorum. Nereye gitsem Kıbrıslılar bana kucak açtı, hiçbir zaman kendimi yabancı gibi hissettirmedi...”

Salih Özdeğirmenci: “Devletimize de bu iç huzuru korumak için büyük görev düşüyor”

“Bana göre adamızda ayrımcılık yoktur, bu yaşananlar da bana göre çok yanlıştır. Madem bu ülkede birlikte yaşıyoruz, Türkiye-Kıbrıs ayrımcılığı yapılmamalı. Bazı görüşlere göre Kıbrıslılar Türkiyelileri sevmez deniliyor, ben buna inanmıyorum. Devletimize de bu iç huzuru korumak için büyük görev düşüyor.”

Ahmet H.: “İnsanları ayrıştırıp ikiye bölüyorlar, oy toplamaya çalışıyorlar”

“Adaya 2003 yılında geldim, ailemle birlikte burada yaşıyorum. Gazetelerden takip ettiğiniz kadarıyla bir Türkiye-Kıbrıs ayrımcılığı var. İnsanlar bir kıvılcım bekliyordu sanki. Bence ayrım yapılmamalı. Yaşam alanlarımızda, iş yerimizde, köyde, kahvede, hiçbir yerde ayrımcılık hissetmedim, hissettirmediler... 13 yıldır burada yaşıyorum ve hiçbir sıkıntım yok. Ama sosyal medyada ve gazetelere bakacak olursak bu olay direk varmış gibi lanse ediliyor. Seçim amaçlı insanları ayrıştırıp ikiye bölüyorlar, bu şekilde lanse ettiriyorlar, oy toplamaya çalışıyorlar. Bunlar hiç hoş değil, olmaması lazım.”

Davut İnanlar: “Önce toplumun yüzü olan bazı siyasetçiler dinsin ki toplum da dinsin...”

“43 senedir aynı kahvedeyiz, arkadaşız, ayrımcılık kelimesine kesinlikle inanmıyorum, yanımda biri bu konuyu konuşmaya kalktığı zaman ise kızıyorum... İnsanı insan olarak sevmemiz lazım, biz burada yaşayan Kıbrıslılar olarak kimseyi dışlamadık. Hükümet ilk olarak yapılan bu ayrımcılı ortadan kaldırmalı. Önce toplumun yüzü olan bazı siyasetçiler dinsin ki toplum da dinsin... Bu köyde herkes birbirini sevip sayar, öyle bir ayrım yapılmaz...”

Mustafa Ulaş: “Bu küçük bir çevrenin yaptığı kışkırtma eylemidir, halkın dostluğu devam ediyor”

“Bu ayrım küçük bir çevrenin yaptığı kışkırtma eylemidir. Halk arasında bunlar yaşanmıyor. Halkın sıradan insanların yaptığı bir etki değildir. Bizde dostluklar devam ediyor. Bu ayrımlar yapılmamalı, gündemden kalkmalı. Kamuda tam anlamıyla adalet hukuk işlerse zaten bu söylemlerin de çoğu ortadan kalkar...”

 

 

 

İlgili Haberler

Özel Haber Haberleri