Külliye fiyaskosu!

Serhat İncirli

Haydi dedikodu yapalım!

Bayılırım!

Neden, siz bayılmıyor musunuz?

Mesela federal çözüm isteyen herkes hakkında ileri geri konuşmuyor musunuz?

Yani mesela Ersin Tatar dedikodu yapmıyor mu?

Gidip Türkiye’de eski Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın arkasından bile dedikodu yapmadı mı?

-*-*-

Biz yapınca mı kötü?

-*-*-

Neyin mi dedikodusunu yapacağız?

Külliye denen şeyin!

-*-*-

Hemen konuya gireyim...

Bir: Çok güvenilir bir kaynaktan öğrendim, “Külliye” diye isimlendirdiğimiz şey için ayrılmış her hangi bir para yoktur!

İki: Eğer olur da para bulunursa, bu binanın bitiş tarihi “açık”tır!

-*-*-

Peki nedir bu koparılan papara?

Bu koparılan papara ve paylaşılan bazı görüntüler tamamen propagandadır...

Nasıl mı?

-*-*-

Osmanlı mimarisinin Lefkoşa’nın güzide bir noktasına yerleştirileceği korkusunu vermek!

Türkiye’nin Ada’da cami dışında bazı binalar yaptığını göstermek!

Bir çeşit kültürel baskı mı desek yoksa bir tür “empoze” mi bilemiyorum!

-*-*-

Türk Lirası’nın özellikle dolar karşısındaki değer kaybı nedeniyle, en erken üç yılda bitirilmesi hedeflenen külliyenin ciddi anlamda pahalıya mal olacağı biliniyor...

Haliyle, “yapacağız, edeceğiz” korkusu hem kültürel hem de siyasi baskının dozajını artırmak için ortalığa saçılıyor!

-*-*-

Yani, Türkiye, “buraları benden sorulur” mesajının çok iyi algılanmasını istiyor...

Asıl hedef bu!

Ama kesinlikle yapacak para yok...

Şu andaki Türkiye’de bu külliyeye ayrılacak bütçe bulunmamaktadır!

-*-*-

Peki ne olacak?

Lefkoşa Çevre Yolu’nda ne olduysa!

Ercan Havaalanı’nda nasıl yapılıyorsa!

Girne – Lapta Yolu nasıl yapıldıysa!

Lefkoşa’ya 500 yataklı şehir hastanesi sözü yllardır nasıl veriliyorsa!

Değrmenlik – Çatalköy Yolu nasıl bittiyse!

Hepsi yarım!

Hatta hastane sözü, sadece “söz”!

Hatta ve hatta; neredeyse tümünün bitmeden “yarım açılış törenleri” bile yapıldı!

Ercan’da 15 Kasım’da “bir adet yarım açılış” daha yapılacak ve aynı gün külliye temeli de atılacak!

Ancak külliye, ne yazık ki bir düzinelik yıl içerisinde kesinlikle bitirilemeyecek!

-*-*-

Efendim kazılar devam ediyor ama!

Dediğim gibi temeli atılacak, bir miktar da beton işi gerçekleştirilecek, sonra duracak!

Durmak zorunda!

Çünkü gerçekten bu bina için harcanacak bir kaç milyar TL yoktur!

-*-*-

600 milyon TL değil miydi fiyat?

O, geçen senenin fiyatı!

Önümüzdeki yılarda bu fiyat artacak ve bitirebilmek, bir kaç şirkete nasip olamayacak!

-*-*-

Esas amaç, ihtiyaç değildir zaten!

Ne midir?

Şovdur!

Gerginlik yaratmaktır!

Propagandadır!

Kıbrıslı Türkleri bir birine düşürmektir!

Kültürel ve siyasi baskıdır!

O kadar!

-*-*-

Külliye her açıdan fiyaskodur!

Tek gerçek bu!

Vazgeçin!


Hiç utanma yok mu?

Efendim, akaryakıtta doğrudan satın alma meselesi kapandı mı?

Yani şunu demek istiyorum, Kıb – Tek’e artık doğrudan akaryakıt almayacak ve hep yasal ihalelerle mi işi götüreceksiniz?

Hayır!

“Elden ihale” yöntemi uygulanacak!

Nasıl mı?

Ayıptır söylemesi, “ihale elimize verilecek” ve biz de “el mahkum”, kabul edeceğiz!

-*-*-

Akaryaıt ihalesine itiraz etmiş bir şirket!

Vaaaay hainler!

Bu şirketin ismini veriyor Başbakan Ünal Üstel!

Peki, akaryakıtta doğrudan “satış” gerçekleştiren şirket nerede?

Hiç adından bahsetmiyoruz!

İçkale canım!

Ne oldu o şirkete?

-*-*-

Ton başına 13 dolar dediğiniz akaryakıtı kaç kez 150 dolar, kaç kez 70 dolara aldık?

Bir zahmet açıklama gereği duyar mısınız?

Yoksa sır mı?

Korku mu?

-*-*-

Bu arada Platts + 13 Dolar ne demektir?

Platts nedir?

Kıbrıslı Türk cemaatinin yiyeceği yeni kazığın adı mıdır?

Ortada bir yalan mı vardır?

-*-*-

Ve çok basit bir soru; İngiltere’de uygulamaya koyduğu yeni mini ekonomik planı değiştiren Başbakan Lizz Truss istifaya zorlanıyor; peki KKTC’de elektrikte çoklu tarifeyi bir kaç ay önce kaldırıp, şimdi yeniden uygulamaya koyanlar ne yapıyor?

Bir sorgu, sual, özür yok mu?

Yoksa, “yaşasın anavatan, yaşasın egemen eşit devlet ve ezan susmayacak, bayrak inmeyecek mi?”

-*-*-

Biliyor musunuz, sayenizde bu ülkenin insanları anavatandan da, ezandan da, bayraktan da huy kapmaktadır!

Çünkü beceriksizliğinizi, yalakalığınızı, ama hepsinden öteye koltuk müptelalığınızı ve hırsızlığınızı bunlarla örttüğünüz apaçıktır!

-*-*-

Ve günün sorusu: Gerçekten hiç mi utanmıyorsunuz?


İsveç’te kurulan yeni kabinenin en genç bakanı 26 yaşındaki İran kökenli Romina Pourmokhtari (Fotoğraf) oldu. Pourmokhtari aynı zamanda ülkenin en genç bakanı ünvanını da aldı. İsveç'te Ilımlı Muhafazakar Parti, Liberal Parti ve Hristiyan Demokrat Partisi'nden oluşan üçlü koalisyon dün ilan edildi. Pourmokhtari, bakan olmadan önce Liberal Parti'nin gençlik bölümünün liderliği yapıyordu. Ilımlı Muhafazakar Parti lideri Ulf Kristersson'un liderliğinde 24 bakanlıktan oluşan kabinede 13 erkek, 11 kadın bakan bulunuyor. (İşin gerçeği mi? KKTC’yi kıskanan İsveç!)