Erhan Arıklı’nın, “paramız ancak bu kadara yetti” dediği Girne – Alsancak yolu yarım kaldı...
Tehlikeli!
Karanlık!
-*-*-
Lefkoşa Çevre Yolu da yarım...
Girne’ye dönüş noktası tamamlanamadı...
Para yok!
-*-*-
Değirmenlik Dağ Yolu dediğimiz, yol da yarım kaldı...
En tehlikelisi!
Ölüm adresi!
-*-*-
Pahalılık insanımızı kıvrandırıyor!
Ve TL kullanmaya bağlı olarak, çok daha ciddi sorunların ortaya çıkacağı apaçık bir gerçek!
-*-*-
Eğitimde bir yandan yobazlığın öte yandan binasızlığın ve hepsinin üzerine de nüfus artışına bağlı kalitesizliğin arttığı bir dönemdeyiz...
-*-*-
Elektrikti, çevre felaketiydi geçtik...
-*-*-
Çok iyi eğitim alan binlerce genç, Dünya’nın dört bir yanına dağılmış durumda...
Ve kullandıkları kimlik – pasaport – vatandaşlık da “ne TC’dir ne KKTC!”...
-*-*-
Tam bir kültürel, ekonomik ve sosyal felaket yaşıyoruz...
Tükeniyoruz...
Rumlardan çaldığımız toprakları falan satarak geçinmeye çalışıyoruz...
-*-*-
Ve dikkat edin; ülkede iki tip inşaat durmuyor...
Birincisi, yabancılara sattığımız konutların inşaatları ve ikincisi de Külliye İnşaatı!
-*-*-
Atatürk’ün doğduğu yıl, yani 1881’de Osmanlı Devleti veya Osmanlı İmparatorluğu iflas etmişti...
Daha doğrusu, iflas öncedendi de 1881’de “ilan” edilmişti!
-*-*-
İstanbul’un “asıl işgalinin” o yıllarda başladığı söylenir...
En başta Museviler, yanında İtalyanlar, Ermeniler ve Fransızlar dolmuş İstanbul’a...
-*-*-
Padişah Abdülhamid’in, borç üzerine borç eklediği bir dönem...
Ve tarih kitaplarında deniyor ki, borcunu ödeyemeyen Osmanlı, neyi var neyi yoksa, yabancılara satmak zorunda kalıyor...
-*-*-
Ramazan Kararnamesi, Muharrem Kararnameleri diye tarihte yeri olan iflas ilanı ve vergilerin yabancılara devredilmesi gibi olaylar hep saklanır...
Bir çok tarihçiye göre, Abdülhamid dönemi, çöküşün ta kendisidir...
Son padişah Vahdettin ise bu çöküşün son noktasıdır...
-*-*-
Ve Abdülhamid döneminde, Osmanlı çökerken, tüm Dünya’da eğitim, bilim, sanayi atağı yaşanır...
-*-*-
Geçenlerde sanal medyada gezinirken, yazarının kim olduğunu bilmediğim bir yorumda, bu çöküş döneminde Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi ve Yıldız saraylarının inşa edildiği anlatılmaktaydı...
Abdülhamid, çöküşü, saraylar yaparak örtmeye çalışıyordu...
-*-*-
Aynı Osmanlı, Kıbrıs sorunu dahil; KKTC’de her açıdan yaşanan çöküşü, dine yatırımla, Hala Sultan Camisi ve Külliye gibi görkemli ve aşırı israf içeren yapılarla örtmeye çalışıyor...
-*-*-
Kıbrıs, Osmanlı’nın çöküşünde yine başrolde...
Tıpkı 1878’deki gibi...
O çöküş yıllarında dört görkemli saray yapılmış ama parasızlık ve acizlik nedeniyle Kıbrıs, İngilizlere hediye edilmişti!
Şimdi de KKTC’ye; yolu yokken, okulu yokken, hastanesi yokken saray yapılıyor...
Çöküşün sembolü olacak o külliye denen saray...
-*-*-
Ve üzgünüm ama “ayranı yok içmeye atla gider sıçmaya” sözünün ta kendisi olan o saray, “devlet” diye uydurdukları KKTC’ye de nasip olmayacak!
-*-*-
Not: Şunu da eklemek zorundayım... Külliye İnşaatı, mevcut ekonomik şartlarda, döviz artışı ve enflasyon nedeniyle her an “kaynaksız” kalabilir... İnşaat, Nisan – Mayıs aylarında “duracaktı” ancak devam edildi... Bir dedikoducu bilen kişiye göre, “üzgünüm ama külliye şu andaki ekonomik koşullarda finişi görmeyebilir, çünkü ayrılan kaynak tükendi ve fiyat artışı, doların yükselişi; her geçen gün sona ulaşmak adına imkansızlık anlamına geliyor ”...
EOKA’dan EOTA’ya; UBP, DP ve YDP’nin liyakat ve sadakat durumu!
EOKA!
Ethniki Organosis Kiprion Agoniston!
Kıbrıslı Türkleri bitiremedi!
-*-*-
EOTA?
Ethniki Organosis Toúrkikos Agoniston!
-*-*-
Öyle bir örgüt yok!
Ama sanki var gibi değil mi?
Ve EOKA’nın yapamadığını başarılı bir şekilde yapıyor!
-*-*-
KKTC adı verilen devlet, son derece liyakatsız, sadakatsiz ve anti demokratik bir şekilde yönetiliyor...
-*-*-
Ve bunun sonucunda da toplum; oturduğu koltuğu hiç bir açıdan dolduramayan yerli yöneticiler ve hem bu ülkeden hem de ülke insanından nefret eden Türkiye’nin görevlendirdiği “Kıbrıs’a son derece sadakatsiz” kişiler tarafından Kıbrıs’ın “şimdilik” Kuzey’inden resmen kovuluyor!
-*-*-
Bugün, ota moka açıklama yapan UBP’li, DP’li ve YDP’li tüm siyasilerin 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajlarını heyecanla bekliyorum...
-*-*-
Sıkıysa Atatürk’ten övgüyle söz edin!
İster misiniz, yalakalık seviyesi bugün zirve yapsın?
Sizce, Ersin Tatar ve Ünal Üstel, bugünkü açıklamalarında, “Tayyip Erdoğan olmasaydı 30 Ağustos da olmazdı” der mi?
-*-*-
Bence, TC Lefkoşa Büyükelçisi biraz alkol alıp, “haydi eğlenelim; gelin bu ikisine bu şekilde bir açıklama yazdıralım” dese, yemin ederim değil bu ikisi, koalisyonun tüm ortakları teker teker bu açıklamayı yaparlar...
-*-*-
“Yok da bu kadar” diye tepki vermeyin sakın!
Yemin ederim ki hepsi bu şekilde bir açıklamayı rahat yazar!
Umurcukları da olmaz!