Külliye sınırları içerisindeki 9 dönüm 2 evleklik Türk malı arazi ile ilgili hukuki süreç devam ediyor…
Mahkeme bugün de “kesin” sonuca varamadı…
Daha doğrusu KKTC Yargısı dün de Anayasa’nın emri olan “inşaatın durdurulması” şartını ya da emrini ortaya koymadı!
Koyamadı!
-*-*-
Külliye inşaatı, Türkiye tarafından yürütülüyor…
Parasını da Türkiye ödüyor…
İnşaat harıl harıl devam ediyor…
Bölgede müthiş değişiklikler yapılıyor…
-*-*-
Külliye kapsamında meclis, başkanlık sarayı, cami, dokuz tane alkolsüz içki satılabilecek mekan, futbol, basketbol sahaları, yürüyüş parkurları, güvenlik binaları falan olacak…
-*-*-
Çağdaş, demokratik ve ekonomik anlamda sıkıntısız bir ülke adına “yap de gelsin” demek yanlış olmaz!
Ama bir kere üzerine külliye inşa edilen topraklar “ganimet”…
Ganimetin yanında, sözde kamulaştırılan arazinin 9 dönüm 2 evleği, özel mülkiyet ve ganimet de değil, Türk malı!
-*-*-
Aile, haliyle ya parasını istiyor ya da karşılığında başka mülk!
Geçen hafta Ersin Tatar, aile ile görüştü!
-*-*-
Baflılar gününde, Türkmen ve Türkiyeli kadınlarla çektiği hatıra fotoğraflarını dahi Cumhurbaşkanlığı resmi sosyal medya sayfasından paylaşan Tatar, bu konuda ser verdi sır vermedi!
-*-*-
Dün yine mahkeme vardı…
Ve inşaat dün yine durmadı!
Oysa bu konuda KKTC Anayasası’nın açık hükmü var!
Bu hükme göre, kamulaştırma davası mahkeme huzuruna geldiği anda, kamulaştırılan mülk üzerinde çivi çakılması dahi durmak zorunda!
-*-*-
Efendim külliye kamu yararına yapılıyor!
Anavatan bize hediye etti bunu!
Niye karşı çıkıyorsunuz pis hainler?
-*-*-
Olabilir!
Mesela ben pis bir hain olabilirim ama Anayasa’nın emri de açık!
-*-*-
Kaldı ki, ülkede okullar dökülüyor, hastaneler bir türlü tamamlanamıyor; 10 yılı aşkın süredir söz verilen yeni bir hastane yapılamıyor!
-*-*-
Komşusuna cinsel organını gösteren sapık misali; ayran yokken atla abdesthaneye gitmek olarak algılanması kaçınılmaz olan bu gösteriş merakı kaynaklı hastalıklı proje; KKTC Anayasası, KKTC Yargısı karşısında, Türkiye’nin “pervasızlığı”ndan başka bir şey değildir!
Yok “pervasızlık” değilse; o zaman açık işgaldir!
-*-*-
Mahkeme şimdi de “kararsızlığını”, 16 Mayıs 2024 tarihine erteledi!
Dozerler, iş makineleri, çalışanlar dünden itibaren Türk malı özel mülke de girmiş durumda!
Şimdi aile, KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı aleyhine “hapislik” dosyalarsa ne olacak?
-*-*-
Yok canım!
Ne işgali!
Hiç olur mu?
Yargıya saygısı sonsuzdur kardeşlerimizin!
Yaaa…
Sahtelik her yerde!
“Kamu Hizmeti Komisyonu (KHK) Hizmetleri Algı Analizi Raporu” dün Lefkoşa’da Eziç Restoran’da düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
-*-*-
Eminim, konuyla ilgili haberleri, gazetelerde okuyacaksınız…
KHK Başkanı Ömer Köseoğlu’na, ülkemizdeki “geçersiz diploma” konusunda her hangi bir tedbir alıp almadıklarını sordum…
-*-*-
Konuyu onlar da araştırıyor…
Neden araştırıyorlar?
Çünkü, müdür ve müdür muavinliğinde “terfi” maksatlı 100 başvuru sahibinin 26 kişisi, Omorfo’daki malum üniversitede “master” diploması sahibi!
-*-*-
Nasıl ama?
Polisimiz, henüz ilk başlarda açıklanan “650’den fazla geçersiz diploma var” noktasından çok uzakta!
-*-*-
KHK Başkanı Köseoğlu, “… Biz bir sahtelik bulursak tabii ki terfi başvurusunu iptal ederiz ve aynı zamanda polise bildiririz” anlamına gelen bir açıklama yaptı!
-*-*-
Ne mi yapmak lazım?
Bu konuda kesinlikle hızlanmak lazım!
Polis hızlanmalı!
-*-*-
Ve üniversite yetkilileri, ilk başta verdikleri sözleri tutup, sahte ya da geçersiz her neyse; o diplomaları derhal iptal etmeli…
Bakanlık üzerine düşeni yapmalı…
Veya bile bile bu diplomaları alanlar, en azından polis kendilerini araştırmadan, kendileri itiraf etmeli…”
-*-*-
Efendim, KHK’ya terfi amacıyla başvuran ve malum üniversiteden master diploması alanların hepsi mi sahtekar?
Öyle bir şey demedim!
Ama hepsi şaibeli!
Kurular yanacak mı bilemem ama yaşlar da kuruların yanından yanmıştır gibi bir şey!
-*-*-
Ne memleket be amma!
Sahtelik devletten başlıyor, dibe kadar vuruyor!
-*-*-
Tekrar ediyorum, bu diploma meselesi bir an önce temize çıkmalı.
Ak koyun, kara koyun bilinmeli belirlenmeli ki ak koyunlar da karaymış gibi değerlendirilmesin!
“Gizleyelim de kapansın” düşüncesi, son derece sakıncalı bir düşüncedir!
Ülke genelinde geçtiğimiz Perşembe günü polis trafik ekiplerinin denetimlerinde bin 657 araç sürücüsü kontrol edilirken, çeşitli trafik suçlarından dolayı 441 sürücü rapor edildi; 2 sürücü tutuklandı, 49 araç ise trafikten men edildi… Ancak en çok tartışılan konu, geçtiğimiz günlerde polisin yaptığı, “… araç içerisinde elinize alıp kulağınıza götürseniz de götürmeseniz de telefonla konuşmak yasaktır” şeklindeki açıklama oldu… Önce Serdar Denktaş, Sim Tv’de benim programda bu uygulamayı eleştirdi; ardından onlarca mesaj geldi… Bir arkadaş, “eşimle konuşmak yasak mı; dikkatim dağılır mı; polis araç kullanırken eşimle konuştum diye beni labord edecek mi?” sorusunu sordu! Soru haksız olmadığı gibi, “labord” kelimesini okuyunca doğrusu duygulandım… Çok Kıbrıslı geldi…