Adamız, tarihi ve coğrafi konumu dolayısıyla çeşitli lezzetleri bünyesinde barındırırken, kendine özgü tatları ve yemek kültürü ile gastronomi dünyasında unutulmaz bir iz bırakmaktadır. Bu lezzetlerden bahsederken bizim unuttuğumuz fakat sizlerin bizlere önerdiği hırsız kebabı ve sütlü börekten bu yazımızda bahsettik. Bu geri dönüşler doğrultusunda bir şeyler araştırmak ve hem kendimizi hem sizleri bilgilendirmek ve bilgilerinizi tazelemek bize oldukça mutluluk veriyor. Bu mutluluk da yazımızı hazırlarken daha keyifli olmamızı sağlıyor.
Her hafta “zaten evdeyim ne pişirsem” veya “aman torunlar gelecek ne yapsam” derdine düşmemeniz için gazetemizi almanız yeterli. Tabii ki bu sadece işin esprisi. Keyifli okumalar dileriz.
Kleftiko (Hırsız Kebabı)
Hırsız kebabı, neredeyse 100 yıldır unutulmaya yüz tutmuş bir lezzet. Hırsız kebabının aslında hırsızlık kültürünün eseri olduğundan bahsetmek isterim. Ada toplumunda hırsızlık fakirlikten dolayı olan bir şeydi. Çok eskilerde hırsızlar bir şekilde çaldıkları hayvanı ovada yer altına, ohto içerisine kazdıkları fırınlara veya oyuk kayalar içerisine yaptıkları fırınlara koyarlardı. Üzerini toprakla kapatıp 7-8 saat pişirdikten sonra hırsızlar, bu etleri gidip orada kesip yiyorlardı. Bu olay eskilerin anlatımına göre 1950’li yıllara kadar yapılıyordu. Tabii günümüzde bu olay bitti.
Hırsız kebabının üç adı vardır; bunlardan biri de, ohto kebabıdır. Bu ismin sebebi ise kebabı pişirmek için kazılan çukurun ohtoya yapılmasındandır. Diğer bir ismi ise harnıp kebabıdır. Bu ismin coğrafi olarak alınan bir isim olduğunu da belirtmek isterim. Bölgesel olarak çok harnıp yetiştirilen bölgede ateşi yapmak için harnıp dalları kullanılır. Bu nedenle de o bölgelerde hırsız kebabına, harnıp kebabı da diyorlar.
Tabii ki biz bu tarifi hırsız usulü yapmayacağız. Fırında nasıl yapıldığını anlatacağız.
Malzemelerim:
- 6 Adet büyük boy patates, yıkanmış ve ayıklanmış
- 6 Adet büyük parça kuzu eti
- Tuz ve karabiber
- 12 Adet defne yaprağı
- Alüminyum folyo kağıdı ve yağlı kağıt
- Kerpiç, su ile çamur haline getirilmiş
Nasıl Yapıyorum?
Toprak fırını yardım alarak yakıyorum ve 2 saat ısınmasını bekliyorum. Patatesleri ortadan ikiye bölüp derin bir kabın içerisine koyuyorum. Etleri’de patateslerin olduğu kaba koyup, tuzu ve karabiberi ekleyip güzelce harmanlıyorum. Bir parça et, iki parça patates ve iki defne yaprağını folyo kağıt üzerine yerleştiriyorum. Folyo kağıdın yiyeceklere temas etmemesi için üzerine yağlı kağıt seriyorum. Kağıdın yırtılmamasına dikkat ederek, hava almayacak şekilde katlıyorum. Hazırladığım et ve patatesleri büyük bir sininin içine, gerekirse, üst üste gelecek şekilde koyuyorum. Önceden bir iki saat yanmış olan toprak fırına siniyi yerleştirip, Sıcaklığın dışarıya çıkmaması için kerpiçle fırının ağzını yardım alarak iyice sıvıyorum. Patatesleri ve etleri en az beş veya altı saat pişiriyorum. Salata ve yoğurt ile sıcak servis yapıyorum.
Sevdiklerini ağırlamanın ve konukseverliğin bir ifadesi Sütlü Börek;
Bu hafta hem sütlü hem de şerbetli, hem hafif hem de çok lezzetli olup ve de Kıbrıs’a özgü tatlılarımız arasında kendini her zaman belli eden Sütlü böreği sizlere tanıtacağım. Yufkası incecik açılan içerisinde muhallebisi ve üzerine şerbeti dökülerek servis edilen bir tatlımızdır. Bu tatlı, sadece bir yiyecek değil, bir mirasın taşıyıcısıdır. Sütlü börek tatlısı, damakları şımartan bir lezzetin ötesinde, bir kültürün ve birlikteliğin simgesidir. Kıbrıs kültüründe misafirperverlik önemli bir yer tutar, bu nedenle sütlü börek, sevdiklerini ağırlamanın ve konukseverliğin bir ifadesi olarak da kabul edilir.
MAZEMELER
(Ben malzemelerimi 1 Paket Baklavalık Yufka için kullanılacak şekilde ölçtüm.)
Muhallebisi için:
- 10 Çorba kaşığı orta boy irmik
- 11 Çorba kaşığı şeker
- 1 litre Süt
Şerbet İçin:
- 5 Bardak Şeker
- 5 Bardak su
- Bir kaç damla limon suyu
Nasıl Hazırlıyorum?
Öncelikle muhallebim için tüm malzemeleri tencereye alıp muhallebi kıvamına gelene kadar pişiriyorum ve altını kapatıp oda sıcaklığına gelene kadar soğumaya bırakıyorum. Şerbeti için ise yine bir tencereye tüm malzemeleri tencereye koyuyorum. Şerbet kaynamaya başlayınca, içerisine bir kaç damla limon suyu ekleyerek 10 dakika hafif ateşte kaynatmaya devam ediyorum daha sonra soğuması için bekleterek tatlımı hazırlamaya başlıyorum. Dikdörtgen şeklindeki yufkaları (ben hazır yufka kullandım, dilerseniz kendi açtığınız yufkalarla da yapabilirsiniz) temiz bir alana seriyorum, boydan ikiye katlıyorum ve oluşan ince şeritin en başına bir çorba kaşığı kadar muhallebiyi yufkamın üzerine koyup üçgen şeklinde kapıyorum, bu şekilde oluşturduğum üçgeni yufkanın kalan kısımlarıyla şeklini bozmadan katlaya katlaya sarmaya devam ediyorum, soma geldiğimde yufkanın ucunu üçgenin son katının içine sıkıştırıyorum. Bu şekilde hazırladığım tatlıları fırın tepsinin içine diziyorum ve 180 derece fırında üzeri iyice kızarana kadar, benim fırınımda yaklaşık 45 dakika kadar pişiriyorum. Fırından çıkardığım sıcak tatlının üzerine ılık şerbeti döküyorum ve dinlendirdikten sonra servis yapıyorum.