Damla KARADAYI / Tuğçe SOYADLI
Kendi ülkemizde kendi kültürümüzü tanımadan büyüyen çocuklardık. Büyüdük, kendimizi mutfağa verdik, akademisyen olduk ve kültürümüzün ne kadar değerli olduğunun farkına vardık. Bu güzel kültürü yaşatmaya çalışmazsak hem kendimize hem de gelecek nesile büyük bir kötülük yapacağımızı anladık ve kültürümüze hakim olanlara hatırlatma yapmak, hiç bilmeyenlere de biraz bahsetmek istedik. Her birimiz, farklı coğrafyalardan, farklı geçmişlerden geliyor olabiliriz, ancak hepimizi bir araya getiren bir şey var, ortak kültürümüz. Kültür; bir toplumun özünü, kimliğini ve değerlerini yansıtarak gelecek nesillere aktarılması gereken önemli bir mirastır. Ancak, günümüzde hızlı değişimler ve modern yaşamın getirdiği zorluklar karşısında, kültürümüzü korumak ve yaşatmak daha da büyük bir sorumluluk haline gelmiştir. Gelecek nesiller için güçlü bir miras bırakmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Kültürümüzü yaşatmak için eğitim ve öğrenme sürecine odaklanarak geçmişimizi anlamak ve bu bilgiyi gelecek nesillere aktarmak için çabalıyoruz. Kültürümüzü sizlere aktarabilmemizde bizi destekleyen, bize sayfalarını açan YENİDÜZEN Gazetesi ve yeni dostlarımıza katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Her Pazar YENİDÜZEN’de görüşmek üzere…
Venedikliler tarafından adaya getirilen bir lezzet: Kolakas
Öncelikle sizlere kolakas hakkında bir bilgilendirme yapmak istedik, kolakas piştiği zaman patatese benzeyen fakat tat ve doku olarak pek de alakası olmayan bir bitkidir. Bu yemeğin en ilginç tarafı ise Türk ya da Yunan değil, Osmanlılardan da önce Venedikliler tarafından adaya getirilmiş olmasıdır. Etimolojik olarak bakıldığında “fil kulağı” anlamına gelmektedir. Bunun nedeni bu bitkinin yapraklarının fil kulağına benzemesidir. Kolakas kırmızı et veya tavuk eti ile yapılabilen bir yemektir.
Tarifi için kullandığım malzemeler:
- 1 ½ kg kolakas
- ½ kg kırmızı et veya tavuk eti
- Sıvı yağ
- 1 büyük kuru soğan
- 2 yemek kaşığı domates salçası
- Aldığı kadar su
- 1 limonun suyu
- Tuz
- Karabiber
Nasıl yapıyorum?
Sizlere kendi deneyimlerimi aktararak bu yemeği tarif edecek olursam, Kolakası bir peçete ile tutup güzelce kabuğunu soyuyorum. Kolakası yıkamamaya özen gösteriyorum yoksa yapış yapış bir hal alır. Kolakasımı güzelce soyup temizledikten sonra çatlatma dediğimiz bir yöntemle küçük parçalara bölüyorum. Çatlatma dediğimiz işlemi açıklayacak olursam; kolakasa bıçağımı batırıp hafifçe yukarıya kaldırdığım zaman bölünen parçalara bizler çatlatma diyoruz. Bu söylem halk arasında da oldukça yaygındır.
Kolakasımın işlemi bitince etlerimi bir tencereye alıp yağ ile kavuruyorum. kavrulan etlerimi daha büyük bir tencereye alıp kapak ile tenceremin ağzını kapatıyorum ki etlerim buharda bekleyip yumuşasın. Etlerimi kavurduğum tencereye tatlarının birleşmesi için biraz yağ ekleyip kolakas ve soğanımı ekleyip karıştırarak güzelce soteliyorum.
Sotelenen soğan ve kolakasımı etlerin bulunduğu büyük tencereye aktarıp güzelce karıştırıyorum.
Tenceredeki bu karışıma domates macunu da dediğimiz domates salçamı ekliyorum ve Üzerini örtecek kadar su ve baharatlarımı ekledikten sonra kaynaması için bırakıyorum. Kaynamaya başladıktan 20-30 dakika sonra limon suyumu ekliyorum ve 5-10 dakika daha kaynatıyorum. Limon suyumu piştikten sonra eklememin nedeni ise, pişmeden önce eklersem kolakas sertleşir ve pişmez.
Yemeğim hazır olduktan sonra dinlenmesi için de 5 dakika dinlenmesi için bekliyorum ve bu arada masamı hazırlayıp etrafı topluyorum.
Yemeğim dinlendikten sonra sıcak sıcak servisimi yapıyorum.
Yapımı oldukça kolay bir tatlımız: Gullurikya
Güney ve Kuzey Kıbrıs'ta muhakkak tadımının yapılması tavsiye edilen lezzetlerden biri olan kültürel tatlımız Gullurikya ’nın üretiminde en önemli nokta kullanılan pekmezin keçiboynuzu pekmezi yani harnup pekmezi olmasıdır, kullanılan keçiboynuzu pekmezi nedeniyle de oldukça besleyici bir tatlıdır. Pekmezden aldığı tatlılık ile de ekstra şeker eklemenize gerek yoktur. Yapımı oldukça kolay bir tatlı olmakla birlikte Güney ve Kuzey Kıbrıs'ta insanlar bunu yemekten çok keyif almaktadır.
Tarifi için malzemeler;
- su bardağı buğday unu
- çay bardağı sıvı yağ
- su bardağı su
Pişirmek için:
- su bardağı harnup pekmezi (keçiboynuzu pekmezi)
- su bardağı su
Yapımında;
Öncelikle derin bir karıştırma kabını içine 1 su bardağı buğday ununu, 1 çay bardağı sıvı yağı ve ⅔ su bardağı suyu ekleyip karıştırmaya başlıyorum. Hamurumu kulak memesi kıvamında bir hamur elde edinceye kadar yoğuruyorum. Hazırladığım hamurumu ceviz büyüklüğünde bezeler haline getiriyorum. Her bir bezemi iki elimin arasına alıp önce yuvarlayıp daha sonra ip gibi gererek ince uzun bir şerit haline getiriyorum. Bunu yaparken hamurun ne çok ince ne de çok kalın olmamasına özen gösteriyorum. Bu işlem hamuruma vereceğim şeklin daha düzgün yapılabilmesi için oldukça önemlidir. İnce şeritler haline getirdiğim hamurumu spiral şeklinde sararak gullurikya şeklini veriyorum. Hamuruma şeklini verirken yemek kaşığının içine bir tane sığacak şekilde hazırlanmasına özen gösteriyorum bunu yapmamın amacı hem tek lokmalık tadım yapımı açısından hem de görüntü açısından hoş bir görünüm elde edebilmek içindir. Siz kendi zevkinize göre büyüklüğünü ayarlayabilirsiniz. Daha sonrasında orta boy bir tencereye su ve harnup pekmezimi ( keçiboynuzu pekmezi) koyup hafif fokurdamaya başlayana kadar kaynatıyorum. Pekmezli su karışımını kaynamaya başladığında hazırlamış olduğum Gullurikya hamurumu kaynayan pekmezli suyun içine atalım ve yaklaşık olarak 20 dakika kadar pişiriyorum. Pişen Gullurikya tatlısını tencereden alıp hemen servis yapıyorum. Dilerseniz soğuk servis de edebilirsiniz.