Ertuğrul SENOVA
Türk Lirası’nın döviz karşısındaki yüzde 35 bandına yaklaşan değer kaybı katlanarak devam ediyor… Yaşanan gelişmeler, halkı panik noktasına sürükledi, TL’nin değer kaybını neredeyse 4’e katlayan enflasyonun daha da artacağı korkusu baş gösterdi.
YENİDÜZEN, hükümete hangi adımların atılacağını; muhalefete ise önerilerini sordu.
Hükümet adına YENİDÜZEN’in ulaştığı Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, kur konusunda bir şey yapmanın mümkün olmadığını söyledi, artan pahalılık ve enflasyon ile iligliyse kredi içerikli destek paketleri üzerinde çalıştıklarını İfade etti.
Muhalefet ise , ya muhasebe birimi olarak stabil bir para birimine geçilmesini ya da TL’de değer kaybına neden olan politikalar üreten Türkiye’deki hükümetin, artan enflasyon farkını ödemesi yönünde öneri sundu.
CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, “Ya muhasebe birimi olarak Euro’ya geçilsin ya da Türkiye enflasyon farkını ödesin” önerisini ortaya attı. Akansoy, Hükümetin bir an önce Türkiye’deki hükümetle görüşerek, bir çözüm yolu üretmesi gerektiğine dikkat çekti.
TDP Genel Sekreteri Nevzat Özkunt ise TL kullanımının da ciddi bir sorun olduğunu ancak esas sorunun başıboş piyasada artan pahalılıktan kaynaklandığını ifade etti.
Maaşların TL üzerinden ödenmesinin emek sömürüsüne dönüştüğünü ifade eden Özkunt, “Maaşların biran önce dövize endeksli hale gelmesi gerek ki insanların alım güçleri bir nebze de olsa korunabilsin” önerisinde bulundu.
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu da istikrarlı bir para birimine destek verdiklerini, istikrarın; emekçinin her zaman lehine olduğunu ifade etti, ancak olayın özünde önemli olanın alım gücü olduğuna dikkat çekti.
“Eğitim, sağlık, ulaşım, barınma gibi hakların çok cüzi miktarlarda elde edilmesi için kamunun ciddi bir rolü olması lazım” diyen Rahvancıoğlu, “Eğitime, sağlığa, ulaşıma, barınmaya yönelik cebimizden çıkacak paranın azalmasıyla, gelirimizin artacağını, alım gücünün yükseleceğini düşünüyoruz” önerisini ortaya koydu.
Ekonomi ve Enerji Bakani Olgun Amcaoğlu:
"Bir para politikamızın olmadığını açık bir gerçektir"
Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, pahalılık ve kurlardaki artışla ilgili YENİDÜZEN'e yaptığı açıklamasında, kur konusunda bir şey yapmanın mümkün olmadığını söyledi, artan pahalılık ve enflasyon ile iligliyse kredi içerikli destek paketleri üzerinde çalıştıklarını İfade etti.
Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybına ilişkin hükümetin herhangi bir adım atıp atmayacağına ilişkin soru üzerine Amcaoğlu, "kurlarla alakalı olarak mevcut hükümetin veya her hangi bir hükümetin bir şey yapabilmesi maalesef söz konusu değil" dedi.
"Bir para politikamızın olmadığını açık bir gerçektir" diyen Amcaoğlu, "para politikamız olmadığına göre sadece alım gücünü korumak adına hayat pahalılığı uygulamalarını daha sık bir şekilde yapmalıyız. Hem reel sektör, hem de kamu tarafı için düzenlenecek ekonomik önlem paketleriyle teşvik ve destek vererek alım gücünü ayakta tutmaktan başka bir şansımız bulunmamaktadır. Avrupa ülkeleri ve İngiltere’de benzer uygulama örnekleri vardır" şeklide konuştu.
“Kredi garanti fonu ve faiz destekli bazı çalışmalar var”
Hükümetin, artan pahalılığa ilişkin somut çözüm veya tedbir paketleri olup olmadığına ilişkin soru üzerine ise Amcaoğlu, son Bakanlar Kurulu toplantısında önlem paketlerini ele aldıklarını söyledi.
Pandemi döneminde Maliye Bakanlığı görevindeyken hazırladığı bazı önlem paketleri olduğunu anımsatan Amcaoğlu, "Bu önlem paketleri, örneğin, çalışanların işlerine devam edebilmesi ve ücretini alabilmesi, sosyal güvenlik yatırımlarının eksiksiz yapılabilmesi, kredi garanti fonu ve faiz destekli küçük ve ortaölçekteki işletmeler için bazı çalışmalardı. Buna benzer önlemler bakanlar kurulumuzun toplantısında konuşuldu. Hükümetimiz, daha önce de söylediğim gibi, hem reel hem de kamu sektörünün alım gücünü ayakta tutmak için gerekli önlemlerini alacaktır" dedi.
CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy:
“Ya muhasebe birimi olarak Euro’ya geçilsin ya da Türkiye enflasyon farkını ödesin”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, Türk Lirası’nın siyasi sebeplerle yaşadığı istikrarsızlığın KKTC ekonomisini ciddi şekilde etkilediğini ifade ederek, “İnsanların alım gücü düştüğü gibi, geleceğe yönelik beklentilerde de değişiklikler olmakta. Örneğin iş dünyası yatırımlarını askıya aldı. Esnaf tamamen zora girmiş durumda. Döviz üzerinden borçlandırılanlar, büyük sıkıntılar yaşıyor. Emekçiler, biran önce emekliye çıkıp TL’den doğabilecek değer kaybını önlemek adına tedbirler almaya çalışıyorlar ki bu durum, çalışma düzenini olumsuz etkileyecek. Kısacası üst üste gelen ekonomik ve sosyal karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
Hükümetin bir an önce Türkiye’deki hükümetle görüşerek, TL’den kaynaklı sorunun çözümüne ilişkin adımlar atması gerektiğini ifade eden Akansoy, CTP olarak iki önerilerinin olduğunu belirtti.
İlk önerinin, istikrarlı bir muhasebe birimi olarak Euro’ya geçmek olduğunu söyleyen Akansoy, “Bu bizim birincil önerimizdir. Sokaktaki fiyat döviz cinsinden... Bunun karşılığında alım gücü TL üzerinden değerlendiriliyor; ortaya korkunç bir fark çıkıyor” dedi.
İkinci önerinin ise enflasyon farkının Türkiye tarafından ödenmesi olduğunu vurgulayan Akansoy, “Türkiye ile süratli bir şekilde para birliği anlaşması yapılır, bunun üzerinden TL kullandığımız için doğabilecek enflasyon farkının Türkiye tarafından karşılanması gözetilir. Bizim CTP olarak yaklaşımımız birinci öneridir. Ancak her ikisinin de değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Türkiye ile imzalanan protokoller üzerinden yalan yanlış söylemlerde bulunulduğunu ifade eden Akansoy, “Özellikle son protokol hiçbir şekilde kamuoyuna açıklanmadı. Bu büyük bir rezalet. Bu karşılıklı bir ciddiyetsizlik. Sadece Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasi otorite açısından değil; Türkiye’deki siyasi otorite açısından da büyük bir ciddiyetsizlik. Protokol nerede, kimde, bunu kimse bilmiyor” ifadelerini kullandı.
TDP Genel Sekreteri Nevzat Özkunt:
“Maaşlar dövize endekslenmeli, esas sorun başıboşluktan doğan pahalılık”
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri Nevzat Özkunt ise TL kullanımının da ciddi bir sorun olduğunu ancak esas sorunun başıboş piyasada artan pahalılıktan kaynaklandığını ifade etti.
Maaşların TL üzerinden ödenmesinin emek sömürüsüne dönüştüğünü ifade eden Özkunt, “Maaşların biran önce dövize endeksli hale gelmesi gerek ki insanların alım güçleri bir nebze de olsa korunabilsin” şeklinde konuştu.
Döviz kurlarının son bir yılda yüzde 30 ila 35 bandında arttığını söyleyen Özkunt, “Dövizdeki artış, enflasyonun altında. Esas sorun pahalılık. Denetimsiz piyasada kontrolsüz zamlar. Pahalılık, döviz artışının çok üzerinde. Bu da denetimsiz, başıboş piyasadan kaynaklanıyor” dedi.
Bu durumun dizginlenmesi için denetimin şart olduğunu söyleyen Özkunt, “Devlet dediğimiz mekanizma ortada yok. Gayrı resmi 3 aylık enflasyon yüzde 10 gibi görünürken, temel ürünlere zamlar yüzde 25-30’larda. Kurdan çok öte bir sorunumuz var” ifadelerini kullandı.
Özkunt, “enflasyonun dövize endekslenmesi gerek” önerisinde de bulundu.
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu:
“İstikrarlı bir para birimiyle birlikte, kamusal haklar geliştirilmeli”
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu ise istikrarlı bir para birimine destek verdiklerini, istikrarın emekçinin her zaman lehine olduğunu, emeğin örgütlenmesinin de hakların genişletilmesi için olumlu bir konu olduğunu ifade etti.
“Olayın özünde, önemli olan alım gücü” diyen Rahvancıoğlu, “Eğitim, sağlık, ulaşım, barınma gibi hakların çok cüzi miktarlarda elde edilmesi için kamunun ciddi bir rolü olması lazım. Eğitime, sağlığa, ulaşıma, barınmaya yönelik cebimizden çıkacak paranın azalmasıyla, gelirimizin artacağını, alım gücünün yükseleceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Bu yöntemin enflasyonist olmayan bir yöntem olduğunu ifade eden Rahvancıoğlu, “Bu yüzden Bağımsızlık Yolu’nun esas odağını kurduğu mücadele hattı, istikrarlı bir para birimine karşı olmamakla birlikte; kamusal hakların geliştirilmesi mücadelesidir. Bunun yanında, sendikal hakların da ilerlemesi lazım ki ücretlerin artmasıyla ilgili özel sektörde çalışan işçiler daha mücadeleci olabilsinler” dedi.
Rahvancıoğlu, “Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi talebimiz de var. Bizim ana odağımız bu noktada. İstikrarlı para biriminin tek başına ifade edilmesi bir yanılsama yaratabilir. Hakların yine gerilemeye devam edebileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.