BİR ACAYİP BELGE!
"Su" konusunda yaşanan tartışmalar artık büyük ölçüde "fiyat" konusunda devam ediyor.
Hal böyle olunca ilgili çevrelerin ortaya koydukları "tavır" merak konusu oluyor.
İşte bunlardan biri…
Hükümet!..
Aslında su konusundaki en önemli taraflardan biri…
Zira ton başına 2.30 TL'yi ortaya atan taraf, hükümet.
Bu nedenle tavrı da önemli.
Tam da böylesi bir dönemde ortaya çıkan bir belge hükümetin "su" meselesindeki duruşunu ortaya koyuyor.
Tarım Bakanlığı Müsteşarı Emirali Deveci'nin imzasını taşıyan belge belediyelere gönderilmiş.
2 Haziran 2016 tarihli bir belge…
Belgede imzası bulunan Müsteşar Emirali Deveci hükümet adına belediyelere hitaben yazdığı yazıda diyor ki "Türkiye'den gelen kaliteli ve kesintisiz su Abonelik Sözleşmesi'ni imzalayan belediyelere verilecektir"…
Aslında bu cümle önemli değil, reklam kokan hareketler içeriyor…
Esas cümleler aşağıda…
Diyor ki “Kıbrıs adası bulunduğu konum nedeniyle ülkemiz küresel iklim değişikliğinden fazlasıyla etkilenmektedir. İklim bilimciler küresel değişikliğinin önümüzdeki süreçte devam edeceğini belirtmektedirler. Bu bağlamda ülkemiz yer altı kaynaklarındaki beslenmenin ileriki yıllarda da olumsuz etkilenmesi beklenmektedir"...
Yani lafı şuraya getiriyor Müsteşar Emirali Deveci, "Havalar sıcak ve kurak, su da kalmayacak, belirlediğimiz fiyattan alın şu Türkiye'nin suyunu, huysuzluk çıkarmayın"…
Hadi bunu da bir yere kadar anladık da yazının sonlarına doğru yazılan cümleleri anlamakta zorlanıyorum.
Diyor ki Türkiye'nin suyu dışındaki kaynaklardan belediyenize su verilmesi konusunda sorumlu olmamıza rağmen ne kadar verebileceğiz emin değiliz!..
Açık açık bunu yazıyor devletin resmi belgesine!..
İlgili belediyeyi tehdit ediyor!..
Ya Abonelik Sözleşmesi'ni imzalar TC suyunu 2.30'a alırsın, ya da size su zor veririz diyebilme cüretini gösteriyor.
Bu nasıl bir devlet anlayışıdır ki kendi belediyelerini tehdit edebiliyor?
Bu nasıl bir devlet adamlığıdır ki küresel ısınmanın SADECE KIBRIS'I etkileyeceğini iddia edebiliyor?
Bu nasıl bir "bilimselliktir" ki küresel ısınmadan Türkiye'nin su kaynaklarının etkilenmeyeceğini ima edebiliyor?
Bu nasıl bir iştir?
***
Sayın Müstaşar'a tavsiyemdir, azcık araştırsın, sorsun soruştursun da öyle yazı kaleme alsın.
Yerelden başlayarak 3 önemli noktada kuraklığı konuşalım bence…
Önce yerel ile başlayalım…
Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Su Komisyonu Başkanı Bektaş Göze…
Bakın ne diyor: "Doğu Akdeniz ve ülkemizde yapılan analizler sonucunda son 20 yılda yüzde 40 civarın da düşen yağış miktarının azaldığını görmekteyiz. 2050 ve 2060’lardan sonra Türkiye için bile Ankara’nın Güneyinde kalan kesiminde ve Akdeniz sahillerinde ciddi anlamda bir çölleşme öngörülmektedir. Bu Türkiye için bir alarmdır ama bizim için 2’inci ve önemli bir alarmdır. Biz bugün gelen su ile rahatladığımızı var saysak da, aslında bir 50 yıl sonra ana kaynağında bile bu suyun olmayacağını düşünmek durumundayız. Bu nedenle de su konusunu bu şekilde de değerlendirmek durumundayız” …
Devam edelim, bu kez Türkiye ile…
Mesela 23 Mart 2016 tarihli Mersin gündemi ne biliyor musunuz Sayın Müsteşar?
Ben aktarayım, susuzluk!..
Evet evet, susuzluk!...
Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) "Su krizi kapıda" diye bir açıklama yapmış daha birkaç ay önce…
Söz konusu açıklama Mersin'in yerel gazetelerinden MERSİN Gazetesi'nde yer aldı.
Hani, bize “asrın suyunun” geldiği bölge değil mi bu, Mersin Anamur?
MESKİ Genel Müdürü 15 yıl içinde Türkiye'nin "su fakiri bir ülke olacağını" söylüyor…
O zaman bizim su projesi fazla uzun olmadı mı?
Madem suyun geldiği bölge 15 yıl sonra "su fakiri" biz niye su konusunda 50 yıllık anlaşma yaptık?
Burada bir acayiplik yok mu?
***
Devam edelim…
Yine 2016'nın Mart ayı…
Bu kez NASA yaptı açıklamayı.
National Aeronautics and Space Administration.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi!..
Ne diyor biliyor musun Sayın Müsteşar?
NASA, Türkiye'yi kapsayan Doğu Akdeniz bölgesi için kritik bir açıklama yapıyor ve “1998 yılında başlayıp halen süren kuraklığın son 900 yılın en etkili kuraklığı" olduğuna dikkat çekiyor....
NASA Türkiye'yi de içine alan İsrail, Ürdün, Lübnan, Filistin, Kıbrıs ve Suriye'yi kapsayan Doğu Akdeniz bölgesinde 1998 yılında başlayan kuraklığın son 900 yılın en kötüsü olduğunu vurguluyor.
NASA ekibine göre Türkiye'nin de yer aldığı Doğu Akdeniz'de 1998 – 2012 yılları arasında görülen kuraklık, son 500 yılın en kuru döneminden yüzde 50 oranında daha şiddetli geçti.
Yani neymiş Sayın Müsteşar?
Kuraklık ya da sizin deyiminizle "küresel iklim değişikliği" sadece Kıbrıs'ı etkilemiyormuş!..
Yani neymiş?
"Su" artık bölge için önemli bir meta-mal imiş.
Para ile alınıp, para ile satılan önemli bir ürün olmuş.
Bu nedenle bu "mal-meta" üzerinde ekonomik konuşmak, siyaset yapmak normalmiş.
O zaman gelin 2.30'u konuşalım Sayın Müsteşar.
Tarım Bakanınızın "TC'nin yaptığı yatırımı kuruş kuruş ödeyeceğiz" dediği bir ortamda 2.30'u nasıl hesapladığınızı konuşalım.
Fiyatı konuşmak yerine "küresel ısınmaya" dem vurarak "size su yok ha" tehdidi hiç bilimsel durmamış zira…
İleride kaynakları küresel iklim değişikliği yüzünden azalan Türkiye (suyun satıcısı) su konusunda sürekli artan bir şekilde fiyat artırırsa ne olacak peki?
Suyun alıcıları olarak bunu konuşmamız yanlış mıdır?
Bu soruların da cevabı var mı Sayın Müsteşar?
Var mı?
Açıklarsanız sevinirim.
--------------------------------------------------------------------
BİR HABER…
Ayorgi arazisi, bu kez yanlış anons!
Bakanlar Kurulu, 20 Mayıs 2016 tarihli toplantısında, Karaoğlanoğlu (Ayyorgi) Zeyko Bölgesi’ndeki 11 dönümün üzerindeki arazinin, 1 Mayıs 2016 tarihinden 30 Nisan 2065 tarihine kadar, 49 yıllığına Kaya Turistik Tesisleri Titreyengöl Otelcilik Anonim Şirketi’ne kiralanmasına karar verdi.
Bu kararın ilk etapta daha önce gündeme gelen hali arazi ile ilgili olduğu sanıldı.
Ancak altı araştırılınca gerçek ortaya çıktı.
Resmi Gazete’de de yayımlanarak yürürlüğe giren kararda belirtilen Pafta- Harita ve parsel numaraları, şu anda hali hazırda Kaya Gruba ait Banayan Beach Ltd.’nin koçanında olan arazilere ait!..
Karara göre, Bakanlar Kurulu, Kaya Turistik Tesisleri Titreyengöl Otelcilik Anonim Şirketi’nin Banayan Beach LTD.’ye ait taşınmaz malı uzun vadeli olarak kiralama talebini onayladı.
Taşınmaz Mal Edinme ve Uzun Vadeli Kiralama Yabancılar Yasası’na binaen yapılan Tüzük uyarınca söz konusu kararın alındığı öğrenildi.
Yani aynı gruba ait iki şirket arasında mal değişimi yapılmış, Banayan’dan Kaya’ya geçmiş mal…
Kendi malları yani…
Afrika Gazetesi ise dünkü yayınında bu kararla bölgedeki tartışmalı hali arazinin verildiğini iddia etti.
Yanlış bir haber!..
Verilen arazi o değil sevgili dostlar, daha doğrusu yeni verilmiş bir arazi yok.
Bölgedeki meşhur tartışmalı hali arazi hala devlete ait, kimseye verilmiş değil.
"Veridi" sanılan aslında Kaya Grubu'nun hali hazırda otel inşa ettiği kendi arazisi.
Mesela sadece şirket içi bir mal devri, hepsi bu!..