Bugün 1 Eylül “Dünya Barış Günü”. Aynı zamanda islam dinine inananlar için kurban bayramının ilk gündür.
1 Eylül 1939 Nazi Almanya’sının Polonya’yı işgal ettiği, böylece 2.inci dünya savaşının başladığı gündür. Bu korkunç savaşta toplam 60 ile 65 milyon arası insan ölmüştür.
Daha da korkuncu 1914-1918 arasında yaşanan 1.inci dünya savaşında ölen 9.5 milyon insanın %95’i asker, %5’i sivildi. Ama 2.inci dünya savaşında ölen 65 milyon insanın sadece %33’ü askerdi. Geriye kalan %67’si sivildi.
Ölenlerin çoğu en büyük yıkımı yaşayan Sovyetler Birliği vatandaşlarıydı. Bu savaşta 27 milyon Sovyet vatandaşı katledildi. 10 milyondan fazla Çinli, 6 milyon yahudi, 6 milyondan fazla Alman, 3 milyondan fazla Polonyalı, 2.5 milyon Japon ve 1.5 milyon eski Yugoslav vatandaşı öldü.
İnsanlık bu büyük yıkımı yaşadı. Buna rağmen akıllanmadı. Belki 3.üncü dünya savaşı bugüne kadar bir biçimde önlendi. Ama bölgesel savaşlarda kaybedilen insan sayısı 2.inci dünya savaşı rakamlarını çoktan aştı.
Üstelik her geçen gün ölenler içinde sivillerin oranı daha da artıyor. Barış en değerli olgudur. İnsanlık tarihi savaşlar ve barışlarla doludur. Elbette insanlık tarihi yalnızca savaşlar ve barış anlaşmaları tarihi değildir.
Bizim okullarımızda okutulan tarih müfredatı belki yalnızca savaşlar ve barış anlaşmalarını içeriyor. Ama bu müfredattaki yanlışlıktır. Aksine insanın üretim süreci, üretim süreci içindeki yeri, kültürü, gelenek ve görenekleri, yaşam biçimleri hepsi insanlık tarihini oluşturmaktadır.
***
Bayramlar da insanların barıştır. Hep söylenen bayramların dargınların barışması için vesile olduğudur. Birbirleriyle savaşan islam dinine inananlar genelde bayramlarda 1-2 gün çatışmalara ara verirler.
Bu yıl hem dünya barış günü, hem de kurban bayramı aynı güne denk gelmiştir. Bu nedenle dünyada, özellikle islam ülkelerinde devam eden bütün savaşlara 1-2 gün ara verilmesi, tarafların bir kez daha düşünmesi için vesile olur inancındayım.
Gerek ülkeler arası, gerekse de ülke içinde devam eden ve insanlığı yok eden bu savaşların bir barış anlaşması ile sonuçlandırılması için bir fırsattır diye düşünüyorum.
Müslümanların bu bayramı kurban bayramıdır. Yani inançlı insanlar tanrılarına eti yenilebilen bir hayvanı kurban ederler. Etini de fakirlere dağıtarak onları sevindirirler.
Bunun aksine savaşlarda kurban edilenler hep insanlardır. Üstelik son dönemlerde daha çok da sivil insanlar. Yani bu savaşla yakından uzaktan en küçük bir ilgisi olmayan sıradan insanlar kurban edilir.
Dünyamız neden bu duruma geldi?
İnsanlık neden bile bile savaşlarda kurban ediliyor?
Savaşlardan kim ya da kimler kazanç sağlar?
Bu soruların yanıtlarını aramaya başladığımız ve doğru yanıtlara ulaştığımız oranda savaş yanlıları da, savaşlar da azalacatır.
Bu anlamda “savaşsız, sömürüsüz bir dünya” için mücadele herşeyden daha önemlidir. Bunu sağlayamazsak savaşlarda kurban vermeye de, kurban olmaya da hazır olmalıyız.