Küresel ısınma nedeniyle yükselen hava sıcaklıkları ve bu nedenle artan buharlaşmayla kuruyan toprak yüzeyleri, son yıllarda orman yangınlarının bu denli yaygınlaşmasının en önemli sebepleri arasında.
Sera gazlarının salınımı arttıkça, atmosferdeki ısı artıyor. Isının yükselmesinin iki önemli doğrudan etkisi de toprak ve deniz yüzeyinde buharlaşma oranının yükselmesi.
Toprak yüzeyi kurudukça, bitki örtüsü daha kolay yanar hale geliyor ve ateş çok daha hızlı yayılıyor.
Buharlaşmanın artması, atmosfere bolca fırtına ‘yakıtı’ da sağlıyor.
Denizlerin ısınması da suyun karbon dioksit emme ve muhafaza etme kapasitesini düşürüyor ki bu da daha fazla rüzgar ve fırtına demek. Rüzgarlar da yangını yayan, önemli bir etken.
Isı arttıkça kurak mevsimler ve dolayısıyla yangın mevsimleri de genişliyor. Bu konuda yapılan bütün araştırmalar, yangını ‘seven’ hava koşullarının yoğunluğunu ve şiddetini artırdığını söylüyor.
Birleşik Krallık Meteoroloji Dairesi (Met Office) tarafından yapılan bir çalışmaya göre, yangın sezonları 1979 yılından bu yana sürekli uzamakta. Dünya aynı hızla ısınmaya devam ederse, örneğin geçtiğimiz yıl (2019) Avustralya’da ölçülen ‘en sıcak ve en kuru yıl’ istatistikleri, yavaş yavaş dünyanın yeni ‘normali’ olacak ve Avustralya’da yaşanan yangın faciası benzerleri, çok daha sık görülmeye başlanacak.
* * *
Bizim de içinde bulunduğumuz Kuzey Yarım Küre, gezegenimizin en hızlı ısınan yarısı ve Kuzey Yarım Küre’de ormanlar, 10 bin yıldır görülmeyen bir düzeyde yanıyorlar. Akdeniz’den başlayıp Kuzey Kutup Dairesi’ne (Arctic Circle) kadar uzanan bu yangınlar, geçtiğimiz yıl çok yüksek seviyelere ulaştı.
Global Forest Watch Fires, 2019’da, bir kilometre kareden daha geniş alanı etkisi altına alan 4 buçuk milyondan fazla yangın ölçmüş. Bu sayı, bir önceki yıla (2018) oranla, yaklaşık 400 bin daha fazla.
Kuzey Kutup Dairesi içerisinde ise Alaska ve Sibirya, yangınlardan en çok etkilenen bölgeler arasında. Sadece Alaska’da 2019’un ilk yarısında, en az 400, çok hızlı yayılan yangın (wildfire) kaydedilmiş; bazıları, 100 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanı etkilemiş. Sadece Haziran ayında kaydedilen yangınlar nedeniyle atmosfere 50 megaton karbon dioksit salınımı ölçülmüş. Bu oran, Kuzey Kutup Dairesi’nde 2010-2018 yılları arasında gerçekleşen toplam salınımdan, daha fazla. Uzmanlar, Kuzey Kutup Dairesi’nde bu denli yoğun, bu denli hızlı yayılan ve bu denli uzun süren yangınların, daha önce hiç görülmediği noktasında birleşiyorlar.
Küresel ısınmanın tetiklediği yangınların, saldıkları karbon dioksit yoluyla, atmosferi daha da fazla ısıtıyor olmaları, yani döngünün birbirinden beslenerek büyüyor olması da, işin ciddiyetinin anlaşılabilmesi adına önemli.
* * *
Dünyada doğadaki yangınların %96’sı, bilerek ya da bilmeyerek, esas olarak da ormanlık alanlarda yakılan ateşler ve cam ve sigara atıkları sonucunda, insan eliyle çıkarılıyor.
Bu yangınların önlenebilmesi için en yüksek seviyede önlem almanın gerekliliği, küresel ısınma gerçeğiyle birleştiğinde, çok daha ivedi hale geliyor. Bir yandan, yangına neden olabilecek faktörleri asgari seviyeye çekebilmek için uğraşırken, diğer yandan ise küresel ısınmanın yavaşlatılabilmesi, Paris İklim Konferansı hedefi olan 2 derecenin altında tutulabilmesi için de gerekli önlemler konusunda devlet olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmemiz gerekiyor.