Felsefe yapalım biraz...
Yazalım, okuyalım, tartışalım...
“İnceleyelim”; aynı anlama gelir mi bilemem ama “analiz edelim!”
Ve konuşalım...
-*-*-
Sosyal medyada rastladım...
Bir HDP’li milletvekili, TBMM’de, AKP’yi tarif etmek için bir Kürt atasözü kullanmıştı...
-*-*-
Kürtçe atasözü şöyle:
“Kurtla beraber öldürüyorlar...
Çobanla beraber yiyorlar...
Sahibiyle beraber de ağlıyorlar...”
-*-*-
Dünya’nın geri kalmış ya da geri bıraktırılmış hangi ülkesine giderseniz gidin, “sağcı” veya “muhafazakar” adına ne derseniz deyin – halktan yana değil – ceplerinden yana olan tüm iktidarlar hep aynıdır...
-*-*-
Zavallı koyunları, kurtla beraber öldürüyorlar...
Hiç sesleri çıkmıyor...
Oturup, çobanla birlikte o koyunu yiyorlar, yine ses etmiyorlar...
Ardından da çekinmeden, sahibiyle beraber, “gitti koyunum” diye ağlıyorlar!
-*-*-
KKTC’de siz hiç Ersin Tatar veya her hangi bir “sağcı”nın, kendi siyasi düşüncelerinden bahsederken, “evet ben sağcıyım” diye övündüklerini işittiniz mi?
Yok!
Koyun ölür, oradadırlar!
Çobanla o koyunu bölüşüp yerler!
Sonra sahibiyle beraber ağlarlar!
Tek dert, o koyunu yutmaktır, daha çok koyun bulup, bir daha yemektir!
-*-*-
Türkiye’de TİP Başkanı sevgili Erkan Baş bunu çok iyi açıklamıştı...
Sağcılar, ya milliyetçi ya da muhafazakar olduklarını anlatırlar...
Hiç bir zaman “sağcıyım” diyene rastlamazsınız...
“Demokratım” falan diyen de olur!
Ama “sağcıyım, övünüyorum” diyen asla yoktur...
Sağcı, o koyunu yemeyi düşünür!
-*-*-
Kimi zaman koyunu yerken her yana bayraklar asar, kimi zaman her minareden dualar, selalar okutur!
-*-*-
Peki neden?
Erkan Baş diyor ki, “... Sağcıyım diyen yoktur çünkü sağcı olmak ayıptır Türkiye’de...”
Sadece Türkiye’de değil...
Geri kalmış veya geri bıraktırılmış (KKTC gibi) ülkelerde de durum farksızdır...
Ve sağcılar bunu bilir!
Farkındadırlar durumun!
-*-*-
Sağcı, kurtla öldüren, koyunla yiyen, sahibiyle üzülendir!
-*-*-
Solcular mı?
Solcular, evet gerek Türkiye’de, gerekse ülkemizde, sağcılara karşı sayıları az olabilir ama tamamı çıkar meydana ve “solcuyum” diye övünür!
-*-*-
Çünkü solcu olmak, övünülecek bir durumdur...
İnsandan yana olmaktır...
Sağcı olmak ise geri kalmış ya da geri bıraktırılmış ülkelerin tümünde, üç beş istisna dışında, hırsızlık, rüşvet, avanta, avantaj, ihaledir!
Bizde fazladan bir de “ganimet” vardır!
20 Temmuz ve idam cezası...
İki adam idama mahkum edilmiş...
İdam sehpası hazır, asılara idam edilecekler...
-*-*-
Cellat sormuş: “Son sözünüz nedir?”
Bir tanesi, “buna da şükür” demiş!
-*-*-
Arkadaşı kızmış, “Bunun şükrü mü olur?”...
Adam, “boş ver biz şükredelim” demiş!
-*-*-
Tam o sırada “asılarak idam kaldırıldı” diye bir ferman yayınlamış dönemin padişahı...
Adam, “gördün mü, şükrettim, idam kaldırıldı” demiş...
-*-*-
Cellat araya girmiş: “... İdam kaldırıldı, asılarak öldürülmeyeceksiniz ama yerine kazığa oturtma getirildi... Kazığa oturtularak öldürüleceksiniz” demiş...
-*-*-
Bizim durum da budur!
Şükretmeyi öğrettiler!
Asılarak idam edilmekten kurtarıp, kazığa oturttular!
-*-*-
(20 Temmuz yaklaştı ya... Aklıma bu hikaye geldi... Paylaşmak istedim...)
KKTC’nin tanınması olasılığı!
Yoksul bir Afrika ülkesinde bilim insanları “Güneşe gidebilen bir roket yapacaklarını açıklamış!”...
NASA’da - Amerika’da uzmanlar bu açıklamaya gülmüş; Afrika ülkesindeki bilim insanlarını aramışlar; “erir be canım, roketiniz erir, güneşe ulaşmak imkansız” falan demiş...
Afrikalı bilim insanları yanıtlamış: “Gündüz değil, gece gideceğiz!”...
-*-*-
KKTC tanınacak!
Bu iddia, bu talep, bu istek veya her neyse işte; güneşe gidecek roket inşa etmek gibidir!
Ve bu konuda ısrarcı olmak da, “gündüz değil gece gidilecek” demek kadar zavallı olmaktır!
-*-*-
Roketi inşa etmeye başlasanız, hani gitmeseniz de olur diyeceğim ama sizde o da yok!
Sadece “yapacağız, gideceğiz” var!
-*-*-
Haaaa, on bin sene sonra bir gün o roketi inşa eder ve gider misiniz?
Bilemem!
Kimse bilemez!
O gün gelene kadar bekleyelim diyorsanız, buyurun!
KKTC bir başarı öyküsü mü?
Bağımsız gazetede dün iki haber bence muhteşemdi...
-*-*-
Bir: Dr. Sibel Siber’e göre, bu ülkede insanlar, hastalığını bilmeden ve bunu fark etmeden yaşamaya çalışıyor...
-*-*-
İki: Prof. Dr. Mehmet Çakıcı’ya göre, ülkede ruh sağlığı sorunu büyük artış gösterdi... Hatta buna ruh sağlığı pandemisi bile diyebiliriz... Ekonomik sorunlarla birlikte, suç oranları da arttı... Uyuşturucu kullanımını da biliyoruz...
-*-*-
Kısacası, hala, “KKTC bir başarı öyküsüdür” demeyi sürdürecekmisiniz?
Türkiye – Yunanistan ilişkileri iyileştirilecek... İki ülke lideri bu konuda uzlaştı... Bu fotoğraf, uzlaşı ötesinde, yüzlere yansıyan olumlu atmosferi de yansıtıyor... Ve şu bir gerçektir ki, Kıbrıs sorunu çözülmeden, Türk – Yunan ilişkileri rayına oturamaz... Haliyle çözüm düşmanı bizimkiler titreme ötesinde, kişisel zelzele yaşıyor... O kadar kişisel zelzeleler var ki, içlerinden biri, siyah ceketiyle 50 derece sıcakta Karpaz’a gidip, güneşin altında, ceketinin önü kapalı halde eşeklerle fotoğraf çektiriyor...