Efsane: Kürtaj yasaklansa veya kısıtlansa, daha az kadın kürtaj hizmeti alacak.
Gerçek: İstenmeyen gebeliğini sonlandırmak isteyen kadınlar, kürtaj yasal olsun veya olmasın kürtaj yaptırmanın bir yolunu bulacaktır. Dünya çapında her yıl gerçekleşen 49 milyon kürtajın, 19 milyonu gayri yasal yollarla gerçekleşmektedir.[i] Kürtajın kadının yaşamını kurtarma amacı dışında yasak olduğu Endonezya’da her yıl yaklaşık 1-2 milyon kürtaj gerçekleşiyor. Ayrıca benzer yasaklamaların olduğu İrlanda’da, her yıl yaklaşık 7000 kadın yasal bir şekilde kürtaj olabilmek için İngiltere’ye gidiyor. Kadınları kürtaja yapmaya yönlendiren şey, kürtaj yasaları değil, istenmeyen gebelik ile karşı karşıya kalmalarıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyadaki tüm hamileliklerin yaklaşık %40’ı plan dışıdır. Kürtaj oranlarını düşürecek olan, kısıtlayıcı veya toptan yasaklayıcı kürtaj yasaları değil; aile planlaması hizmetlerine ve doğum kontrol yöntemlerine rahat erişimdir.
Efsane: Kadınlar eğer çocuk sahibi olmanın nasıl bir duygu olduğunu bilselerdi, asla kürtaj olmazlardı.
Gerçek: Kürtaj olan kadınların birçoğu hele hazırda çocuk sahibidir. Guttmacher Enstitüsü’nün verilerine göre 2008 yılında kürtaj olan kadınların %61’i çocuk sahibidir. Ayrıca bu kadınların %34’ü ise 2 veya 3 çocuk sahibidir.[ii] Bu veriler bize, kadınların çocuk sahibi olma duygusunu bilseler dahi, koşulları gereği kürtaj olma kararı aldıklarını gösteriyor. Koşullar ise, sosyo-ekonomik koşullar, evliliğin durumu, şiddet, iş durumu ya da bazen sadece bir çocuk sahibi olmaya hazır olmama olarak değişkenlik gösterebiliyor.
Efsane: Kürtaj yaptıran kadınlar, bu kararlarından dolayı psikolojik ve zihinsel sağlık sorunları yaşamaktadır.
Gerçek: Bir kadının istenmeyen gebeliği devam ettirmesi, istenmeyen gebeliği sonlandırmasına göre kat kat daha ağır bir travmaya neden olabilir. İstenmeyen gebelik, psikolojik strese neden olabilmektedir. Amerika Psikoloji Derneği’nin 2008 yılında yayınlkadığı rapora göre Amerika’da istenmeyen gebeliği sonlandıran kadınların psikolojik sorunlar yaşadığına dair hiçbir bulguya rastlanmamıştır.[iii] Kürtaj kadınlarda travmatik duygu durumlarına neden olmasa da, kürtaj hizmetlerine ulaşım süresince yaşananlar- yargılayıcı veya ötekileştirici davranışlar, suçlama- kadınlar üzerinde büyük psikolojik sorunlara neden olabilmektedir.
Araştırmalar,
-Kendi kararlarını kendileri alamayan kadınların,
-Kürtaj yapmaya zorlanan kadınların,
-Kürtajın yanlış olduğuna dair güçlü kültürel ve/veya dini inanışlarla başa çıkmaya çalışan kadınların uzun süren strese maruz kalabileceğini göstermektedir.[iv]
Efsane: Fetüs kürtaj sırasında acıyı hissediyor.
Gerçek: Fetüz gelişiminin en az 24.haftasına kadar acı hissedemez. Bunun nedeni beyin ile diğer organlar arasındaki iletişimin henüz tam olarak gelişmemesindendir. Britanya Royal Kolej Kadın Doğum ve Jinekoloji Bölümü[v] ile Amerika Kadın Doğum ve Jinekoloji Kongresi[vi], fetüs gelişiminde 24. hafta öncesine kadar hissetme duygusunun gelişmediği noktasında hem fikir. Bununla birlikte bir diğer klinik araştırmaya göre, fetüsün gelişiminin 29-30. haftasına kadar herhangi bişeyi hissetme yetisinin olmadığını belirtiyor. [vii]
Efsane: Kürtaj olan kadınlar, daha sonra bu kararlarından pişman olurlar.
Gerçek: Bu kararı alan kadınları büyük çoğunluğu pişmanlık yaşamazlar. UCSF taraından 2013 yılında yapılan çalışmaya göre kürtaj yaptıran kadınların %95’i kürtajdan sonra doğru kararı aldıklarını düşünüyor.[viii] Bununla birlikte kültürel ve dini öğretiler, toplum baskısı devreye girince kadınlara yüklenen toplumsal roller, kürtaj kararının “hatalı” bir karar olarak adlandırılmasında çok büyük rol oynuyor.
Efsane: Kürtaj kadın doğurganlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Gerçek: Uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilen güvenli ve yasal kürtajın, kadının doğurganlığını etkileme ihtimali çok düşüktür. Kadınların büyük bir çoğunluğu kürtaj operasyonundan sonra, gebelik öncesi doğurgan hallerine geri dönmekte, sadece çok az bir kısmı ise regl döngüsünün gecikmesi durumu ile karşı karşıya kalmaktadır.
Efsane: Sadece genç ve sorumluluk sahibi olmayan kadınlar kürtaj yapma kararı alıyor.
Gerçek: Doğurgan olan 12-55 yaş arası her kadın kimi zaman farklı kimi zaman ise benzer nedenlerden dolayı yüzyıllardır kürtaj yaptırıyor. Birçok çalışmanın ortak sonucunda; her yaş grubundan, çocuk sahibi olsun veya olmasın, farklı dini inanışları, farklı meslekleri olan, farklı doğum kontrol yöntemleri kullanan, evli veya evlenmemiş her kadının kürtaj hizmeti arayabildiğini gösteriyor. Toplumsal roller ile kadınlara yüklenen “annelik” görevini yerine getirmeyen kadınlar ise ötekileştiriliyor. Oysa ki doğurganlık yetisi olan her kadının çocuk sahibi olması gerektiği, toplumsal baskıdan başka birşey değildir. Sorumluluk sahibi olma hali, çocuk sahibi olmak ile ölçülmemelidir.
KÜRTAJ YASALARININ NÜFUS POLİTİKALARIYLA İLİŞKİSİ
Geçen sayıda yayınlamaya başladığımız, Başak Bozkurt’un “KÜRTAJ YASALARININ NÜFUS POLİTİKALARIYLA İLİŞKİSİ: 1960’lardan Günümüze Türkiye” isimli çalışmasından her hafta bir ülkeye dair detaylı notlar paylaşacağız:
2. İsrail
İsrail'de, kadının hayatını kurtarmak, kadının fiziki ve akıl sağlığını korumak için fetüsün sağlık sorunları olduğunda ve tecavüz, ensest sonucu hamilelik meydana geldiğinde kürtaj yasal kılınmıştır. Yasal prosedürler bu şekilde olsa da uygulamada farklılıklar söz konusudur.
İsrail devleti kurulmadan önce Filistin'deki kürtaj yasasına göre kendi çocuğunu düşüren veya buna izin veren kadın 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılırken kürtajı yapan kişiye 14 yıla kadar hapis cezası verilmiştir. İsrail devleti kurulduktan sonra bu kanuna benzer bir düzenleme yapılmıştır. İngiltere mahkemelerinde kürtajın belirli koşullar altında serbest bırakılmasıyla beraber kürtajın hayati tehlike olduğunda, kadının fiziki ve sağlığını korumak gibi durumlarda istisnai olarak yasal kılınması genel kabul görmüştür. İsrail'de 1977'de çıkarılan kürtaj yasasıyla hamileliğin kadının hayatını tehlikeye attığı; kadının fiziki ve akıl sağlığına zarar verdiği; kadının evlenme yaşından daha küçük yaşta olduğunda veya 40 yaşından büyük olduğunda; hamileliğin nedeni tecavüz, ensest veya evlilik dışı ilişkiden kaynaklandığında; fetüs fiziki veya akli bir rahatsızlığa sahip olduğunda; hamileliğin devam etmesi durumunda ciddi sosyal ve ekonomik zararlar söz konusu olacaksa kürtaj yasal kılınmıştır. Eski kanundan farklı olarak kadının kendi çocuğunu düşürmesi durumunda ön görülen ceza kaldırılmış, yasal olmayan kürtajı yapan kişinin cezası 14 yıldan 5 yıla indirilmiştir. Kadınlara kürtaj hakkının tanınıp tanınmayacağı komite kararıyla belirlenmiştir. 1979 yılında çıkarılan kanunla sosyal ve ekonomik nedenlerle kürtajın yasal kılınması yürürlükten kaldırılmıştır. Bu yasa değişikliğiyle kadınlar, kürtaj kararı öznel olmaktan çıkmış, yaş, tecavüz, ensest, hayati tehlike ve sağlık gibi koşullara bağlanmıştır.[ix]
İsrail'deki siyasi yaşamı etkileyen din, Malta'daki gibi temel belirleyici olmasa da kürtaj politikalarında etkisini göstermiştir. Yahudi inanışına göre fetüs, kadının bir parçasıdır. Bağımsız bir canlı değildir. Yaşamın doğumdan sonra başladığına inanıldığı için kadının hayatını kurtarmak için gebeliğin sonlandırılmasına izin verilir.[x] İsrailli siyasetçilerin kürtaj politikalarında dini düşüncelerden çok demografik kaygılar ön planda olmuştur. 1970'li yıllarda fazla çocuk sahibi olan ailelerin sosyal ve ekonomik zorluklarla karşılaşmalar ve sosyal risk grubunu oluşturmuşlardır. Politikacılar, kürtajı sosyal nedenlere bağlı olarak yasallaştırmış, fazla çocuk sahibi olan yoksul ailelerin kürtaja ücretsiz erişimi sağlanmıştır.[xi] Ancak 1979 yılında yapılan değişiklikle sosyal nedenler istisnai durum olmaktan çıkmıştır. Bu süreçte de demografik kaygılar etkili olmuştur. Arapların ve Yahudilerin doğurganlık oranları arasındaki fark, Yahudilerin çoğunluğu kaybetme tehlikesini doğurmuş, bunun engellenmesi için de Yahudi kadınların kürtaj yaptırmasını zorlaştıracak prosedürler uygulanmıştır.
[i] Dünya Sağlık Organizasyon, Güvenliksiz Kürtaj 1 (2008)
[ii] Characteristics of U.S. Abortion Patients, 2008ç Rachel K. Jones, Lawrence B. Finer ve Susheela Singh.
[iii] Report of the APA Task Force on Mental Health and Abortion. Brenda Major ve arkadaşları. 2008.
[iv] Charles V, Polis C, Sridhara, S, Blum R (2008) Abortion and long-term mental health outcomes: A systematic review of the evidence. Contraception, 78(6), 436-450.
[v] Britanya Ryal Kolej Kadın Doğum ve Jinekoloji Bölümü. Fetal Awareness Review of Research and Recommendations for Practice. Mart 2010
[vi] Amerika Kadın Doğum ve Jinekoloji Kongresi. Facts Are Important Fetal Pain. 2013.
[vii] Lee SJ, Ralston HJP, Drey EA, Partridge JC, Rosen MA. Fetal PainA Systematic Multidisciplinary Review of the Evidence. JAMA. 2005;294(8):947-954. doi:10.1001/jama.294.8.947
[viii] Women's Emotions One Week After Receiving or Being Denied an Abortion in the United States. Corinne H. Rocca, Katrina Kimport, Heather Gould ve Diana G. Foster. 2013.
[ix] UN Abortion Policies A Global Review- Israel, 2002, http://www.un.org/esa/population/publications/abortion/profiles.htm, Erişim Tarihi: 5 Ocak 2012.
[x] 86: Çokar, a.g.e., s. 65.
[xi] Yael Yishai, “Public Ideas and Public Policy: Abortion Politics in Four Democracies,” Comparative Politics, C.XXIV, No:2, Ocak 1993, s. 215.