Kurultay bitti. Halkın ekonomik ve sosyal sorunlarını çözün

Ödül Muhtaroğlu

Kurultay sonrası sorulan soru, ülkede dağ gibi biriken sorunların ne zaman çözüleceğidir. Halkın en büyük beklentisi budur.

Başta ekonomide, sağlıkta, tarımda, hayvancılıkta, eğitimde, elektrikte halkımız iyi hizmet alamıyor ve üreticiler mağdur olmuş durumdadır.

Özellikle, ülkede yaşanan yüksek enflasyon, pahalılık ve geçim derdi halkı bunaltmış durumdadır.Halk geçinemediği için, borçlanarak, hayatını sürdürmeye çalışmaktadır.

Yıllık gıda enflasyonu, yüzde 63.69 oranında gerçekleşti. Açlık sınırı, Ağustos ayı sonu itibarıyle 27,402  TL dir. Bu ay daha da artacak görülüyor.Asgari ücret, gıda harcamalarına bile  yetmemektedir. Yoksulluk sınırının da 72,570 TL olduğu ülkemizde, asgari ücretliler ve dar gelirliler geçinememektedir.

Tüm mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması, kısa sürede  asgari ücreti ve diğer maaşları da  eritmekte ve satın alma gücü, maaşlar artsa bile  yeniden düşmektedir.

Hükümet ‘in piyasa denetimlerinde yetersiz kalması, pahalılığı tetiklemektedir. Öte yandan, Elektrik, gaz ve  akaryakıt fiyatlarına  yapılan zamlar, girdi maliyetlerini de artırmakta, tüm mal ve hizmetlere zam olarak yansımaktadır.

Memleket’te bu kadar sorun varken, Hükümet kılını kıpırdatmamaktadır. Hükümet’ in büyük partisinde yaşanan kurultay süreci, ülkedeki sorunların çözümüne odaklanmasını engellemiştir.

Öte yandan, çok sayıda vatandaş ve birçok işletme hayatlarını sürdürebilmek için, borçlanmaktadır.

Ekonomik durum kötüleştikçe, satın alma gücü düştükçe, borçların miktarı ve borçlu sayısı, süreç içinde çoğalmaktadır. Geçinemeyen binlerce vatandaş, nakit parası yetmediği için, çaresizlikten kredi kartı kullanımına yönelmektedir.

Kredi kartı borçları, zamanında ödenmeyip, asgari tutarı ödendiği zaman, ödenmeyen kısım için yüksek oranda faiz uygulandığı zaman, biriken  borç  büyüyor ve ödenmesi çok  zorlaşıyor.

KKTC Merkez bankası verilerinde de, bu durumu görebiliyoruz.2024 Haziran ayı verilerine göre, kredi kartı borçları, 2023 yılı Haziran ayına  göre  yaklaşık yüzde 101 artmış bulunuyor.

2024 Haziran  ayı sonunda, kredi kartı borçları toplamda yaklaşık 5 milyar 58 milyon  TL’ ye ulaştı. Son bir  yılda, kredi kartı borçlarında  yaklaşık 2 milyar 478 milyon TL artış gerçekleşti. Bu artışın en önemli nedeni de, son bir yılda artan enflasyon ve pahalılıktır.

Öte yandan. Bankalardaki toplam kredi borçları  da, geçen yıl hazirandan bu Haziran’ a kadar yüzde 46 artarak 105,6 milyar TL ye ulaşmıştır. Kredi kartı borçları yanında, bireysel ve tüketici kredileri borçları da artmaya devam ediyor.

Bütün bu rakamlar, enflasyon ve pahalılığın arttığını, halkın satın alma gücünün düştüğünü ve borçların da günden güne arttığını gösteriyor. Tabiki bu TL bazındaki borç artışlarıdır.Kur ve enflasyon  oranına göre değerlendirme yapma ise, konunun başka bir boyutudur.

Mahkemeye taşınan tahsili gecikmiş alacaklar içinde, ödenemeyen konut kredileri,  ödenemeyen araba kredileri, ihtiyaç kredileri ve az da olsa ödenemeyen kredi kartı borçları da bulunmaktadır.

Son yapılan Hanehalkı bütçe anketine göre de, en alt gelir düzeyinde olan kesim  ile, en üst gelir düzeyinde olan kesimin gelirleri arasındaki fark, 6,5 kata çıktı.

 

Bu durum bize, Ülkemizdeki gelir dağılımının günden güne bozulduğunu, küçük bir grup dışında, dar ve orta gelirlilerin pahalılık karşısında satın alma gücünün düştüğünü ve fakirleştiğini gösteriyor.

Sosyal yardım ve engelli maaşı alanların maaşları, gıda harcamalarına bile yetmemektedir. Sosyal yardım ve engelli maaşı alanlar, asgari ücretten oldukça düşük olan maaşlarıyla geçinememektedir.

Kamu’daki maaşlara, emekli maaşlarına, sosyal sigorta emekli maaşları ile asgari ücrete artış yapılmasına rağmen,  mal ve hizmetlere devamlı zam gelmesi ile, yapılan artışlar anlamını yitirmektedir.

Bu ülkede maalesef, kirasını, elektrik, su, telefon, benzin faturalarını ödemekte zorlanan, evine et alamayan, devlette ilaç bulamadığı için, eczanelerden ilaç satın alamayan, çocuğunun okul masraflarını karşılayamayan  binlerce insanımız yaşamaktadır.

Satın alma gücü, kısa sürede düşen dar gelirliler için en önemli beklenti, piyasayı ucuzlatabilmektir. Ancak, Hükümet, alması gereken tedbirleri almamakta, denetimler yetersiz kalmaktadır.

Dar ve orta gelirlilerin, kara gün için biriktirdiği paraları, mevduatları, satabilecekleri malları da bitmiş durumdadır.Evdeki altınlarını da satışa çıkarmaya başlamışlardır.Ülkedeki mali suçların ve zimmete para geçirme suçlarının artması da, bize tehlikenin boyutunu göstermektedir.