Ulusal Birlik Partisi içerisindeki kurultay ve güç yarışı ülke yönetimini çökertmekle kalmadı, parti içerisinde de çatlaklara neden oldu. Ulusal Birlik Partisi döneminde “göreve atanan” partili isimler, “kurultay tercihleri” nedeniyle görevden alınıyor.
Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü İzleme ve Koordinasyon Ofisi Başkanı Levent Hızal: “Kurultay’a bir ay kala, Ersan Saner’i desteklemeyeceğim gerekçesiyle görevime son veriliyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinde yönetim Ulusal Birlik Partisi (UBP) Kurultayı’na terk edildi, ülkenin onca sorunları çözümsüz kalırken, parti içi hesaplaşmalar hükümete de yansıdı.
Ulusal Birlik Partisi döneminde “göreve atanan” partili isimler, “kurultay tercihleri” nedeniyle görevden alınıyor ya da tehdit ediliyor.
Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü İzleme ve Koordinasyon Ofisi Başkanı olarak görev yapan Levent Hızal’ın Kurultay’a bir ay kala, Ersan Saner’i desteklemeyeceği gerekçesiyle görevden alındığı iddia edildi.
YENİDÜZEN’e konuşan Hızal iddiayı doğruladı, kendisine görevden alınma kararıyla ilgili resmi bir yazı ulaşmadığını ancak aldığı duyumu Başbakanlık çevresindeki kişilere onaylattığını söyledi. Bu kararın hem etiğe hem de kamu vicdanına aykırı olduğunu savunan Hızal, “kurultaydan 1 ay önce bu tarz küçük hesaplara girmek çok yanlış” şeklinde konuştu.
“Henüz resmi bir yazı yok ama kararın doğruluğunu çevremdekilere onaylattım”
Hızal gelişmeleri şöyle anlattı: “Görevden alınacağım haberini ben de duydum. Henüz bana gelen ya da Resmi Gazete’de yayınlanan bir karar yok ancak çevremdeki kişiler Ersan Saner’i desteklemeyeceğim için görevden alınacağımı doğruladı. Ben bir ekonomist ve aynı zamanda bir akademisyenim. BRT’de yaptığım bir programda inandıklarımı söyledim, Ersan beyi eleştirdim. Herhalde bu eleştiriden kendisini desteklemeyeceğim sonucuna varmış olacak ki, görevime son vermeye karar verdi”.
“Saner kişisel menfaatleri için kamu kaynağını kötüye kullanıyor”
Saner’in kendi kişisel menfaatleri için kamu kaynaklarını kötüye kullanmasının etik olmadığını kaydeden Hızal, benzer bir şeyin daha önce de başına geldiğini anlattı. Daha önce de Devlet Planlama Örgütü Müsteşarlığı görevi için düşünüldüğünü ancak ‘hükümetin devamı’ için bu koltuğa Evin Unutmaz’ın atandığını dile getiren Hızal, yaşananları şöyle aktardı:
“Daha önce de aynı kurumun müsteşarlığına getirecektim ama bağımsız üç vekilin isteği doğrultusunda, hükümetin desteklenmesi karşılığında bu göreve Evin hanım getirildi. Hem de bu kurumla ilgili hiçbir geçmişi olmamasına rağmen. Karardan sonra Saner, hükümetin devamını sağlamak için bu atamayı yapması gerektiğini söyledi. Şimdi de Kurultay’a bir ay kala bu yapılıyor, hiç etik değil. Bunu seçildikten sonra yapsaydı başka olurdu, ancak Kurultay öncesi bu gibi ufak hesaplara girmesi kabul edilemez. Kamu vicdanı için de doğru değil. Benim için görevden alınmak sıkıntı değil, görevler gelip geçicidir. Ben kamunun her alanında çalıştım, çalışmaya da hazırım ancak buradaki esas nokta, kamudaki kaynağı heba etmek ve kişisel hesaplardan dolayı birilerine makam verirken, başka birini de görevden almaktır. Bu çok yanlış”.
Bu anlaşmazlığın eskiye dayandığının da altını çizen Hızal, Saner’in 2009 yılındaki Turizm Bakanlığı döneminde de bakanlığın bütçe ve mali sorumlusu olarak görev yaptığını ve bu dönemde mali yönden uygun olmayan, mevzuata aykırı bir ödemeyi imzalamadığı için kendisini dönemin Maliye Bakanı Ersin Tatar’a şikayet ederek görevden alınmasına yol açtığını anlattı.
“Sayın Tatar da Saner’in bu ‘etik dışı’ davranışlarına ortak oluyor”
Bir Cumhurbaşkanı olarak tarafsız olması gereken Ersin Tatar’ın da, Kurultay’a bir ay kala üçlü kararnameye imza koyarak tarafsızlığını bozduğunu savunan Hızal, Tatar’ın bu davranışının ‘Saner’i mi destekleyecek’ sorusunu akla getirdiğini söyledi. Hızal, Tatar’ın Saner’e destek vererek söz konusu görevden alınmaya ‘ortak’ olduğunu da sözlerine ekledi.