UBP, bildik UBP… CTP ile hükümette ama UBP’nin ve kadrolarının kendi kişisel ve zümresel çıkarlar için hükümet ve devlet olanaklarını talan etmekte tereddüt etmeyen bildik alışkanlıkları devam ediyor; hem de pervasızca…
Örneğin, Kalkınma Bankası Müdürü görevden alınıp, daha önceki UBP hükümeti dönemindeki kişi atandı; görevden alınan için Başbakan “başarılı idi” dedi… Atanan için ise, daha önce bu görevi yürüttüğü dönemdeki gazete arşivlerini taramak yeterli; muhataplarının ‘dedikodu’ diyebileceği ama örneğin Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun araştırmasına ihtiyaç duyulan iddialar… Hala daha hafızalarda kalan, kendi bakanının şirketi ile ilgili icraatlarına dair iddialar… Bu atama, tam da tipik UBP tarzı; pervasız, “kim ne derse desin, ben benim için yaparım” tavrı… Ve bu tarza ve tavra geçit vermek de huzursuz edicidir…
UBP, Yayın Yüksek Kurulu’na bir temsilci önerdi, ‘uysa da uymasa da’… Çok tepki çekti… Ama pervasızlıktan hiç geri kalmadı… Görevlendirdikleri isim de şimdilerde, çok pervasız bir şekilde, medyada Özgürgün reklamları yapıyor; “diyet mi?” diye düşünür insan… Ama Özürgün kaybederse, aynı isim kazananın yanında olacak; kazanan da, yanına alacak… İlke mi?!..
Daha birçok örnek var… Son örnek belli ki Cumhurbaşkanı Akıncı’yı da rahatsız etti… “Bu kadarı da fazla” dedirten bir örnek… Bir müsteşar ataması… “Uysa da uymasa da” hesabından bir atama… Muhatap kişiye, bütün saygıyla birlikte, uymayacağını söylemek yanlış olmayacak… Ama Özgürgün’e göre kurultay için her şey mubah, ‘uyma’ ölçütü sadece kurultayda rakipleri geçme ile ilgili… Müsteşarın iş-bilir olması şart değil, yaptığı görevde verimli hizmet vermesi önemli değil; kurultayda kazanmak önemli… Bir de, “bu atamanın kurultayla hiç ilgisi yok” demez mi?! Halk sanki de aptal ve zeka düzeyi de neyin - neden - nasıl yapıldığını anlamaya yetmez; açıkçası halkın zekasını hor görmek ve hakaret bu…
Şimdiye kadar atamalarda hükümete sorun çıkarttığı kamuoyuna yansımamış olan Cumhurbaşkanı’nın bu olayda sabrı taşmış; Özgürgün’ün basında onu suçlayan açıklamasına kısa ve öz bir cevap vermiş: “Kişi uygun değildir, Kurultay hesaplarına alet olmam”… Doğru söz, yerinde tavır; iyi ki frene basmış… Akıncı’yı kutlamak gerek… Bu konuda ayağını fren kaldırmasın…
Özgürgün’ün kurultaya yönelik hükümet icraatları yapmasının tek anlamı ve gerekçesi olabilir, olağana bırakırsa kazanamayacak… Yoksa neden bu yollara başvursun ki?!… Ve öyle anlaşılıyor ki, İrsen Küçük – Ahmet Kaşif yarışmasının olduğu UBP kurultayından da ders çıkaramamış… Başbakan Küçük ne vaatler verdi, ne istihdamlar yaptı, ne atamalar yaptı, ne bakanlar değiştirdi… Sadece 50 delegenin oyu ile kazandı ama ardından da milletvekili seçilemedi… Demek ki neymiş?!. Hükümette kurultay hesabı ile icraat yapmak belki o an için ve zar – zor zevahiri kurtarabilir ama sonrası depremi önleyemezmiş… Çekirge hade bir, hade iki sıçrasınmış, üçüncüsü olamıyormuş…
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bu yönde emniyet subabı olmaya devam etmesi yerinde olacak. Genel kamuoyunun da bu tavırda ona destek vererek cesaretlendirmesi de, uğradığı saldıranlara karşı onu güçlü kılacak… Aslında doğrusu, ne böyle kurultay hesaplarına yönelik hükümet icraatları olsun, ne de Cumhurbaşkanı kamuoyunda bu yönde emniyet subabı olmak zorunda kalsın… Ama sağcı ve gerici partilerin yöneticileri bu konuda özürlü…
Neyse ki solcu ve ilerici partilerin yöneticilerinde böyle hastalıklar yok…