2000 yılının tamamlanmasına kısa bir süre kala, o dönemki adıyla CTP Gençlik Kolları’nın Başaran Spor Salonunda gerçekleştirdiği ve sevgili Erkut Şahali’nin Genel Başkan olduğu kurultayına katılmıştım. Oldukça coşkulu bir gençlik kurultayıydı.
O dönemde CTP’nin Genel Sekreterliği görevini yürüten Ferdi Sabit Soyer kürsüden (o bilindik coşkusuyla) toplumun karşı karşıya olduğu riskleri anlatıyor, UBP-TKP hükümeti tarafından Kıbrıslı Türklere dayatılmaya çalışılan Ekonomik Yıkım Paketi’ni işaret ederek “Bu gömlek bize dar geliyor efendiler” diye haykırıyordu.
Henüz bir siyasi partiye üye olacak yaşta değildim. O kurultaya, benden yaşça büyük olan kuzenim Diren sayesinde katılabilmiştim zaten. Salondan çıktığımda kendimi büyülenmiş gibi hissediyordum. Coşkulu konuşmalar, çoğunluğu genç, inançlı bir kalabalık. Bendir eşliğinde sazlı türküler, şiirler… Bunların tümü liseli çağımda beni fazlasıyla etkilemişti.
Hafta sonu gerçekleşen gençlik kurultayının ardından Pazartesi günü okula gittiğimde katıldığım gençlik kurultayından arkadaşlarıma da söz etmiştim. Birkaç ay sonra doğum günüm gelip de on sekizimden gün aldığımda partiye üye olmak istediğimi söyleyerek. Bu konularla en yakından ilgili olan (ve yanılmıyorsam kendisi de o kurultayda bulunan) CTP’li arkadaşım Mehmet Kale Kişi “beni de bekle, üye olmaya birlikte gidelim” demişti. Zira doğum günlerimiz beş gün araylaydı.
***
Gençlik kurultayının hemen birkaç gün sonrasında, o kurultayda Ferdi Beyin sözünü ettiği ekonomik yıkım paketiyle ilgili eylemler düzenlenmeye başlamıştı. Biz de liseli çağımızda bu eylemlere katılmaya, topluma dar gelen gömleği genişletmek için mücadele etmeye başlamıştık bile.
Sene devirip on sekiz yaşından gün almaya başlayınca, bir gün okul çıkışı Mehmet ile birlikte CTP’nin Girne İlçe Merkezi’ne giderek üyelik başvurularımızı yapmıştık. Partinin o dönemki yöneticilerinin bizi büyük bir mutlulukla karşıladığını hatırlıyorum. Ancak şevkimizi kırmak istemediklerinden olacak; bir siyasi partiye üye olmak için on sekiz yaşından gün almış değil, on sekiz yaşını doldurmuş olmak gerektiğini o gün bizimle paylaşmadılar!
Yıllar sonra, o gün yalnızca başvurumuzun alındığını, üyeliğe ise ancak bir yıl sonra kabul edildiğimizi öğrendiğimde halimize çok gülmüştüm. Çünkü biz, partiye üye olduğumuzu varsayıyor ve bundan da büyük bir gurur duyuyorduk. CTP’de en gurur verici “makamın” “üyelik makamı” olduğunu ailelerimizden ve bizden büyük mücadele arkadaşlarımızdan öğrenmiştik.
***
Kendisiyle yaşadığımız ilk “seçim yenilgisi” lisede okuduğumuz okulun kaptanlık seçimleriydi. Sonrasında siyasette de kazanamadığımız seçimler oldu. Kazandıklarımızın olduğu kadar… Her dönemde yan yana olamadığımız bir gerçek. Ama lise dostlukları özeldir ya hep! Yıllarca görüşülmese bile bir gün gelip, bir köşede karşılaşıldığında bırakıldığı yerden devam edilebilir ya? Hani ne kadar tartışıp kavga etseniz de o arkadaşlıkların her birinin yeri çok özeldir ya sizde! Bizim yan yana gelemeyişlerimiz de o kadar oldu işte.
Geride bıraktığımız yılın bitmesine kısa bir süre kala ilkokuldan beridir arkadaşım, yoldaşım Mehmet geçirmiş olduğu bir rahatsızlıkla bizi fazlasıyla endişelendirdi. Rahatsızlandığı gün Lefkoşa’da gerçekleştirilen bir etkinliğe adımımı daha yeni atmıştım ki; durumunun ciddi olduğunu ve ambulansla Girne’den Lefkoşa’ya getirilmekte olduğunu öğrendim. Etkinliğin olduğu alanla hastane arasındaki o kısacık mesafede insanın aklına nasıl da yüzlerce düşünce girip çıkıyor? Yollar nasıl yalnızca asfalttan ve üzerindeki çizgilerden ibaret kalıp gerisi yok olup gidiyor?
Doktorların müdahalesi tamamlanıp “her şey yolunda” cümlesini duyana kadar bizim de pek sağlıklı olduğumuz söylenemezdi. İnsanın sağlığının arkadaşlarının sağlığıyla ne kadar ilgili olduğunu anlamıştık bir kez daha. Ne mutlu ki; birkaç saatlik sıkıntılı bir bekleyişin ardından iyi haberlerini aldık. Yanaklarımızdan sevinç gözyaşları süzülebildi.
Sevgili dostum;
Seninle birlikte CTP Girne İlçe binasının o tarihi merdivenlerinden çıkıp üyelik formlarımızı dolduralı tam tamına yirmi yıl oldu. Biz bu güne kadar senin doğum günlerini hep benimkinden beş gün sonra kutluyorduk. Bilmiyorum belki de bu yıldan sonra artık seninkini benden altmış sekiz gün önce kutlamalıyız. Ama mutlaka, daha uzun yıllar boyunca birlikte kutlamalıyız! Geride bıraktığımız mücadelemiz için ve birlikte açacağımız yeni sayfalar için… Bugüne kadar taşımayı başardığımız dostluğumuz ve daha uzun yıllar birlikte yürüyeceğimiz bir yolumuz olduğu için.
Bu topluma halen dar gelen gömlekler var. Sağlığımıza dünden daha fazla dikkat ederek ve birbirimizi dünden daha fazla koruyarak, o gömlekleri genişletmek için mücadeleye devam edeceğiz birlikte.
İyi ki varsın gardaş. İyi ki halen aramızdasın. Doğum günün kutlu olsun.