Dün “Basın Özgürlüğü” gününü kutladı basınımız.
Ödüller verildi, kadehler kaldırıldı…
Kimi çifte emekli maaşlı “gazeteciler” yef çekti.
Süslü süslü cümleler kuruldu siyasiler tarafından.
“Özgür basın önemli” diye de eklendi.
Konuşmalar, açıklamalar bir birini kovaladı.
Ancak basın sektöründeki 'gerçek sorunları' gören olmadı.
Ciddi sorunlar yaşayan basın emekçilerin sesi tınmadı.
Sosyal güvencesiz çalışan gazetecileri anlatmadı hiç kimse…
Düşük maaşa kavurucu sıcaklarda, dondurucu soğuklarda haber peşinde koşanları da hatırlamadı birileri…
Süslü konuşma metinlerinde yoktu bir muhabirin sigorta kapısından dönüşünü anlatan cümleler…
Sosyal Sigortalar Dairesi’ndeki kamu çalışanının “Sigortanız yatmıyor, bu nedenle bu haktan yararlanamayacaksınız” cümlesini açıklayamadı kimseleri…
Hâlâ patronların iki dudağı arasındaki gazetecilerin kaderleri de konu edilmedi.
***
İpini koparanın “köşe yazarı” olduğu, kendini gazeteci ilan ettiği dönemleri yaşıyoruz…
Gittikçe kirlenen mesleğimizde ne yazık ki 'örgütsüzlük' de büyük sorun…
İrili ufaklı medya gruplarında yaşanan günlük travmalar bir yana dursun, basın emekçilerinin haklarını gündeme getirenler de yok artık…
Çat, biri işten durduruluyor.
Pat, kimisinin maaşından kesinti yapılıyor.
Maaş artışı mı?..
O da ne?..
***
Tabii bu yorumu medyanın geneli için yapıyorum.
YENİDÜZEN’de yaratılan güzel ortamı ayrı bir yere koyarak…
Çünkü YENİDÜZEN’de sosyal yatırımlar gününde yapılıyor.
Kötü piyasa koşullara rağmen maaşlara artışlar gündeme gelebiliyor.
Ancak tüm bunlar ciddi bir örgütlülük ve gazeteyi yönetenlerin gösterdiği emekçiden yana tavrın ürünü…
Peki diğerleri?..
Basın sektöründe onlarca gazete, dergi, TV, radyo ve internet sitesi var.
Buralarda çalışan basın emekçileri var.
Çok yakından bildiğim örnekler var.
Sosyal sigortası yapılmayan, ihtiyat sandığı ödenmeyen birçok medya çalışanı var bu sektörde…
Ve ben merak ediyorum.
Bu sorunları ne zaman gündeme getirip tartışacağız diye…
Erken mi dersiniz?..
Çok geç bile kaldık, çok…