Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Algısı 2024 Raporu’na göre, tehlike çanları çalıyor...

Ödül Muhtaroğlu

Uluslararası Şeffaflık Örgütü kriterlerine göre hazırlanan 2024 yılına ilişkin “Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Algısı Raporu” açıklandı. Rapor, Prof. Dr. Sertaç Sonan ve Prof. Dr. Ömer Gökçekuş tarafından hazırlandı.

Raporun  tespit ve bulgularını paylaştıktan sonra, kendi değerlendirmelerimi aktaracağım. Peşinen söylemek gerekirse, raporun sonuçları ülkemiz için çok üzücüdür. Çünkü, bu rapora görüş verenler, sade vatandaşlar değil, bu ülkede faaliyette bulunan iş insanlarıdır. Yaşadıklarını beyan etmişlerdir.

372 iş insanı ile yapılan anketlerle elde edilen sonuçlar kamuoyu ile paylaşıldı. Rapora göre, iş insanlarının yüzde 75'i Kuzey Kıbrıs’ta rüşvet ve yolsuzluğun çok yaygın olduğunu düşünüyor.

Her üç iş insanından ikisi, yolsuzlukta, KKTC’ de bir önceki yıla göre artış olduğunu söylerken, 2024 yılında yolsuzluğun azaldığını düşünenlerin oranı yüzde 4 oldu.

Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Algısı Raporu’na göre, Kuzey Kıbrıs, Yolsuzluk sıralamasında 180 ülke arasında son beş yılda 81’inci sıradan 140’ıncı sıraya geriledi. Demek ki, son 5 yılda ülke de yolsuzluklar giderek artmıştır.

 Rapor, KKTC’de her geçen yıl yolsuzluk algısının daha da arttığını gösteriyor. KKTC; az gelişmiş ülkelerle aynı sıraları paylaştı. Güney Kıbrıs listede 46’ıncı; Yunanistan 59’uncu, Türkiye 107’inci sırada gösterildi. Yolsuzlukta, Güney Kıbrıs ve Türkiye’den kötü durumdayız.

Son yıllarda ardı ardına yaşanan skandallar ülkede yolsuzluk algısını artırdı ve önemli bir gündem maddesi yaptı. Özellikle 2020’den sonra çok ciddi şekilde yolsuzluk algısı yükseldi.

Ülkemizde yolsuzluğun en çok kamu ihalelerinde yapıldığı ön plana çıkıyor. Ankete katılan iş insanlarının büyük çoğunluğu “Kamu ihaleleri ve izin/lisans işlerinde” (yüzde 64), “Kamuya ait arazi ve binaların tahsisinde ve kiralamasında (yüzde 60)” ve Devlet Teşviklerinde (yüzde 56) rüşvet döndüğünü düşünüyor.

Ankete katılan iş insanlarının yüzde 35’i , son bir yıl içerisinde rüşvet verdiğini ifade ediyor. Yani, her 3 iş insanından 1’i işini yapabilmek için rüşvet verdiğini belirtiyor.

Rüşvet en fazla işleri hızlandırmak için veriliyor. (Yüzde 40), işleri tamamlayabilmek için yüzde 20 ve işlerin maliyetini azaltmak için de yüzde 9 oranında kişi rüşvet verdiğini beyan ediyor.

 Hazırlanan raporun anket sonuçlarına göre, iş insanlarının yüzde 60’ı kabine üyelerinin yaygın bir şekilde yolsuzluk yaptığı görüşünde. Ankete katılanların yüzde 55’i ise, üst düzey memurlar arasında yolsuzluğun yaygın olduğu yanıtını verdi. Polisler, Savcılar ve Yargıçlar yolsuzluğa en az karıştığı düşünülen meslek grupları oldu.

Raporda, seçmenlere belirli bir şekilde oy kullanmaları için para ödenmesi ya da özel bir menfaat vaat edilmesinin sıklıkla gerçekleştiğini düşünenlerin oranı yüzde 61’e ulaşmaktadır.

Rapora göre, büyük şirketlerin vergilerini ödemekten kaçınmasının sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğunu ifade edenlerin oranı yüzde 43’dür. Benzer şekilde, KKTC Hükümetinin ‘büyük ölçüde, sadece kendi çıkarını düşünen, birkaç büyük çıkar grubu tarafından yönetildiğini’ söyleyenlerin oranı da yüzde 62’dir.

Raporda, Siyasetçiler ve üst düzey memurların kamu kaynaklarını istismar ettiğini, yolsuzluğa karışan yetkililerden ise, hiçbir zaman hesap sorulmadığını düşünenlerin oranı yüzde 45. Yolsuzluğa karışanlardan sıklıkla hesap sorulduğunu düşünenlerin oranı ise, sadece yüzde 13’dür.

İş insanlarının yüzde 35’inin “rüşvet verdik” dediği bir ülkede, yolsuzluk elbette ki çok ciddi, üzücü ve tedbir alınması gereken bir sorundur. Rapordaki ilginç tespitlerden biri de, yolsuzluğa karşı toleransın son 2 yılda arttığıdır.

Yolsuzluk raporu, halk arasında rüşvet ve yolsuzlukla ilgili, iddia edilen, konuşulan  birçok hususun gerçekliğine dair, somut veriler sunuyor. Bu rapor, yolsuzlukla mücadele çalışmalarına güç vermeli ve önleyici  tedbirler alınmasını sağlamalıdır.

Halkın önemli bir bölümü bireysel, ailesel çıkarlar peşinde koştukça, kendi kendine yeten bir ekonomi yaratılmadıkça ve popülizm, hamaset merkezli, partililerini gözeten  Hükümet anlayışından kurtulmadıkça, yolsuzluğun ve rüşvetin önlenmesi mümkün görünmemektedir.

Ülkemizdeki sorunların çözülebilmesi için, toplumsal kazanımlar için uğraşan, yolsuzluklarla mücadele eden, halkın refahını düşünen, ülkeyi sadece kendi çevreleri ve taraftarlarının taleplerine göre hamasetle yönetmeye çalışmayan bir Hükümet’e ihtiyacı vardır.

Vatandaşlar da, ülkedeki yolsuzluklar karşısında tepkisini göstermeli, sesini yükseltmelidir. Kimse, sessiz kalmamalıdır. Aksi halde, toplumsal yozlaşma, çözülme artacak ve düzelmesi de çok zor olacaktır.

Kamuya sınavsız, münhalsiz geçici personel alındıkça, yolsuzluk, rüşvet, kara para, vergi kaçırma, ihale ve diploma usulsüzlükleri arttıkça, halkın geleceğe dair umutları azalmakta, gençlerin de göç yollarına düşmesi artmaktadır.