Kuzey Kıbrıs’ta Siyasetin ve Sivil Toplumun Aciz halleri!…

Kutlay Erk


Siyaset sosyo-ekonomik yapının üst kurumudur aslında. Temsil ettikleri sınıfların, katmanların, zümrelerin, kitle ve grupların temsilcileri olan siyasi partiler, meslek odaları, sendikalar ve benzeri sivil toplum örgütleri de toplam siyasetin unsurlarıdır.

Kuzey Kıbrıs’ta toplam siyaset sorun çözen değil, sorun yaratan ve sorunun parçası olan bir sürece girmiştir.

Kıbrıs gazetesinde dün yayınlanan bir istatistikte, son 40 yıllık 1976 – 2016 döneminde 11 başbakan tarafından 26 defa hükümet kurulmuş, bu hükümetler 11 defa da kendi içinde değişme uğramış, yani toplamda 37 hükümet görev yapmış. 40 yılda, 37 hükümet… Hükümetlerin sık değişimi ve görevde olan hükümetlerin devamlılığının sürekli yorumlanması ve sorgulanması Kuzey Kıbrıs için bir istikrarsızlık nedenidir; sonucun da çözümlenemeyen ve artan sorunlar olması kaçınılmazdır. Son 10 yılda, mecliste temsil edilen siyasi partilerin başkanları da, DP hariç, sık sık değişmiş; üç kişi de cumhurbaşkanı olmuş. Son on yılda, sağ siyasetin onlarca milletvekili onlarca defa parti değiştirmiş… Siyasetçi statükonun günlük siyasetine hapsolmuş, günlük siyasetlerle kendine yol arıyor, yol yapıyor; uzun menzil yok… Bugünkü hallerin, siyasi partiler bağlamında, bir özet nedeni…  

Toplam siyasetin partiler dışındaki unsurlarında durum nasıl? Sendikalar, odalar, birlikler, meslek örgütleri, dernekler ve daha ne varsa, başkan değiştiren yok gibi, Ticaret Odası ve Bankalar Birliği hariç… Önemli bir örgütün başkanı, 13 yıllık başkan olduğunu, dönem içinde on bakan yediğini, yeni bakanın de yediği onbirinci bakan olacağını hararetle anlattı… Başarısını değiştirdiğini iddia ettiği bakan sayısı ile ifade ediyor; örgüt ve başkanı olarak sorunlarına çözümü başaramadıklarını bununla gizliyor… Siyah çelenkler anlamını yitirmiş. Fikirler ve söylemler aynı, yeni ve yaratıcı bir üretim yok… Örgütler üyelerini kitlesel eyleme çekemiyor…

Sabitlenmiş örgüt yönetimleri yeni enerji üretemiyor, kitlelere enerji veremiyor… Yeni eylemler de örgüt yöneticilerinin mizah yaratıcılığına kalmış; kara mizah bile yapılıyor… Doğal olarak etkisi olmuyor; halkın ilgisi ve dikkati çekilemiyor, desteğini de alamıyor. Kamu çalışanlarının ödenmesinde yaşanan sıkıntıya karşı örgütlerin yaptığı çıkışlar Kuzey Kıbrıs’ta  ‘memurizm’ düzenini vurguluyor… Seksen bin özel sektör çalışanının kaçının maaşı 4000 TL üzerinde? Ama örgütler, 4000 TL üzeri maaş alanların maaşlarını birkaç gün arayla iki defada ödenmesine şiddetle karşı çıkıyor, açlık ve felaket çığırtkanlığı yapıyor… Halkta buna sempati ne mümkün?! Bugünkü hallerin, sivil toplum örgütleri bağlamında, bir özet nedeni…

Ve seçmenler, siyasete güven duymadığını söyleyen seçmenler… Hepsi de siyasetin halkın sorunlarına çözüm getiremediğinden yakınıp, çözebileceğine dair inancını yitirdiğini ifade eder… Ancak, önemli çoğunluğu için bu bir göstermelik mazarettir; esas neden bireysel sorunlarını çözemediği, bireysel taleplerini alamadığı, haksız ve belki de kural dışı istekleri yerine gelmediği için siyasilere tepkiden siyasete güven duymamaktadır. Ancak bunu itiraf eden olmaz doğal olarak… Bugünkü hallerin, seçmenler bağlamında, bir özet nedeni…

Yeni siyasi oluşumlar… Mevcutların hatası – yanlışı - eksiği üzerine kurgulanmış bir siyasi hareketin başarısı sınırlı kalır. Kuzey Kıbrıs’ta son 10 yıl içinde oluşmuş yeni siyasi hareketlerin kaderi hep aynı oldu: sabun köpüğü… Peki, yeni siyasi kadrolar?! Bugün siyaset 50 – 65 yaş arası kuşağının hegomonyasında, 35 – 50 arası kuşak ise eski kuşakla feodal ilişki içinde yer bulmaya çalışıyor… 20 - 35 yaş arası kuşak ise, kendinden önceki kuşaklarla tavır çelişkisi içinde,  siyaseti neresinden tutacağını bilemiyor; bu kuşak, özellikle teknoloji ve iletişim araçları kullanımı açısından önceki kuşaklardan çok değişik ortamlarda yetiştiği için siyaset yapma ölçütleri de farklı… Bugünkü hallerin, yeniler bağlamında, bir özet nedeni…

Türkiye ile ilişkiler… Toplam siyasetin tüm unsurları Türkiye’ye tabi olup olmamak arasında sıkışmış durumda… Sağ unsurlara göre Kuzey Kıbrıs’ta özne Türkiye’dir, sol unsurlar için ise Kıbrıslı Türkler… Türkiye de, hep kendine yontan hoyratlıklar içinde, Kıbrıslı Türkleri sosyo-ekonomik ve sosyo-politik olarak hiçleştirmek tavrı içinde… Bugünkü hallerin, Türkiye ile ilişkiler bağlamında, bir özet nedeni…

Bu hallerden ve acizlikten çıkmak ve kurtulmak… Gene siyasetle olacak, gene toplam siyasetin unsurları ile olacak, gene eski – yeni örgütler ve kuşaklarla olacak ve gene Türkiye ile ilişkilerin sürdürülebilirliği ile olacak… Ancak, bunu başarmak için Kuzey Kıbrıs’ın lidere ihtiyacı var… Şu andaki aciz hallerin toplamında kaynak, lider eksikliğidir.

Nasıl bir lider?! Vizyonu olan bir lider… Vizyonuna insanları inandıran ve insanlara yeni enerjiler veren bir lider… Umut veren, İnandırıcı olan ve güven duyulan… Ekip ruhuna sahip… Yeni programlar üreten ve paylaşan… Halkına çaresizliği anlatan değil, çarelerine halktan destek isteyen ve inandırıcı olan bir lider… Birleştirici… Sorunlara çözüm odaklı, Kıbrıs’ta sürdürülebilir barışı hedef bilen ve o hedefle birlikte, ondan sonrasının mutlu geleceğini de kitlelere anlatabilen, onları ikna edebilen bir lider…

Liderlik konusu bir başka yazıda daha ayrıntıda yorumlanacak; şu andaki aciz haller yeni olgularla Kuzey Kıbrıs insanının yaşamında egemen olmaya devam edecek…