Esra Aygın
Birleşik Krallık’ın Kıbrıs’taki Yüksek Komiseri Stephen Lillie, Kıbrıs çözümüne dair alternatif modellerle ilgili birçok tartışma yaşandığını söyledi.
Böylesi alternatif modellerin önerilmesinin son derece meşru olduğunu belirten Yüksek Komiser Lillie, “Eğer birileri alternatif model önermek istiyorlarsa o zaman bu modellerin nasıl çalışacağını ve engellerin nasıl aşılacağını açıklamaları da gerekiyor” diye konuştu.
“Kuzey daha az Kıbrıslı Türk oldukça adayı birleştirmek daha çok zorlaşacaktır” diyen Birleşik Krallık’ın Kıbrıs’taki Yüksek Komiseri Stephen Lillie, masada çözümlenemez sorunlar görünmediğini de belirtti.
“Aslında kimin tam olarak neyi söylediği ile ilgili fazla bir netlik yok. Bildiğim kadarıyla, masada henüz iki-bölgeli, iki-toplumlu federasyon dışında bir şey yok”
“Gevşek” mi “iki devlet” mi?
- Kıbrıs Rum tarafının, masada görüşüldüğü şekliyle iki-bölgeli, iki-toplumlu federasyondan vazgeçtiği ve gevşek federasyon, konfederasyon, iki-devletli çözüm gibi alternatiflerin konuşulduğu yönünde birçok haber var. Bu haberlerle ilgili düşünceniz nedir?
- Lillie: Çok haklısınız, şu anda alternatif modellerle ilgili birçok tartışma var. Ancak aslında kimin tam olarak neyi söylediği ile ilgili fazla bir netlik yok. Bildiğim kadarıyla, masada henüz iki-bölgeli, iki-toplumlu federasyon dışında bir şey yok. Sanırım şu anda, Kıbrıs çözüm sürecine karşı yeni bir ilgiye ve beklentilere şahit oluyoruz. Dolayısıyla, insanların yeniden bu konuya odaklanması ile, farklı olası modeller de konuşulmaya başladı. Ancak, Birleşik Krallık’ın pozisyonu şudur: İki-bölgeli, iki-toplumlu federasyon üzerinde çok zaman ve çaba harcadı, ve bu model bugüne kadarki BM müzakerelerini ve kararlarını yansıtıyor. Evet, belki basit değil, evet belki mükemmel değil... Ama eğer birileri alternatif model önermek istiyorlarsa - ki bunu yapmaları gayet meşrudur - o zaman bu modellerin nasıl çalışacağını, neyi içerdiğini ve sözkonusu modeller ile ilgili spesifik engellerin nasıl aşılacağını da açıklamaları gerekir.
“Eğer birileri alternatif model önermek istiyorlarsa o zaman bu modellerin nasıl çalışacağını ve engellerin nasıl aşılacağını açıklamaları da gerekiyor”
- Herhangi biri alternatif bir model önerdi mi peki?
- Lillie: Bize hiç kimse alternatif bir model önermedi. Güneydeki tartışmalardan anladığım şu: Her ne kadar bazı tartışmalar yaşanmış olsa da, Sayın Averof Neophytou iktidardaki partinin pozisyonunun hala iki-bölgeli iki-toplumlu bir federasyon çerçevesinde olduğunu net şekilde ortaya koydu.
- Ki gevşek federasyon da bu modelin olası şekillerinden biri...
- Lillie: Tabii, federasyon birden fazla şekilde olabilir. Almanya’daki gibi oldukça sıkı bir federasyon kurabilirsiniz, veya Belçika’daki gibi oldukça gevşek bir federasyon... Tabii bu – yani federal hükümetin kurucu devletlere göre ne kadar yetkisi olacağı - iki-bölgeli iki-toplumlu federasyon hakkında hala karar verilmesi gereken detaylardan biri.
Garantörler görüşmesi
- Sizce taraflar ne istedikleri konusunda emin midirler?
- Lillie: Taraflar ne istedikleri konusunda net. Problem , tarafların istekleri arasında fark var. Ve önümüzdeki zorluk bu farkı nasıl gidereceğimiz.
- Garantörler New York’ta bir araya geldi. Görüşmenin ardından Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, garantörler arasındaki tartışmaları ileri taşıyacak ortak bir zemin olduğundan bahsetti. Ama aynı zamanda Kıbrıs’ın çıkarları ile, ilgili bazı diğer ülkelerin ulusal çıkarları arasında denge kurmanın zorlu bir iş olduğunu söyledi. Bu açıklamadan ne anlamalıyız?
- Lillie: Sanırım bu ifade siyasi gerçekleri yansıtan bir ifade. Kıbrıs sorununun çözülebilmesi için aşılması gereken bir dizi zor konu var. Bu konulardan bazıları sadece iki toplumu ilgilendiriyor... Ancak hepimizin de bildiği gibi, en zor konulardan biri adadaki Türk askeri varlığının geleceği. Ve tabii ki, bu konu, iki tarafı ilgilendirdiği kadar Türkiye’yi de ilgilendiriyor.
- Hunt aynı zamanda yapılması gereken çok iş olduğunu söyledi. Birçok konuda önemli yakınlaşmalar elde edilmişken ve geçtiğimiz yıl çözüme bu kadar yaklaşmışken yapılması gereken ne kaldı? Güvenlik ve garantiler ile ilgili bir anlayış birliği sağlamak mı? Yoksa anlaşılmış konularda geri adımlar mı atılıyor?
- Lillie: Sanırım çözümün parametreleri ve sonuçlandırılması gereken altı ana başlık ile ilgili hepimizin genel bir bilgisi var. Bu başlıklardan bazılarında tarafların pozisyonları birbirine çok yakın. Ama o başlıklarda bile hala çözümlenmesi gereken ufak detaylar var. Örneğin toprak. Toprak düzenlemelerinin nasıl olacağını kabaca biliyor olabiliriz, ama tam metrekare veya tam olarak hangi köylerin toprak düzenlemesine tabi olacağı hala üzerinde karar verilmesi gereken şeyler. Bunun yanında, tarafların pozisyonlarının birbirinden çok uzak olduğu bir başlık var, ki bu da güvenlik ve garantiler. Bir de, tarafların pozisyonlarının birbirine ne kadar yakın veya uzak olduğunun pek de net olmadığı başlıklar var, yönetim ve güç paylaşımı gibi. Birleşik Krallık hükümeti bunların zor ve karmaşık konular olduğunu ve çözümlenmeleri için büyük çaba ve bağlılık gerektiğini düşünüyor. Ancak, bağlılık ve kararlılıkla çözülebilecek konular olduklarına inancımız tam.
- Gerçekten de bağlılık ve kararlılık var mı sizce?
- Lillie: Her iki lider de Kıbrıs sorununun çözümüne bağlılıklarını açıkladılar ve Jane Holl Lute ile de dahil olmak üzere, sürecin nasıl ilerleyebileceği ile ilgili görüşlerini paylaştılar. Dolayısıyla, ben onların söyledikleri ve bağlılıkları ile ilgili olumsuz bir yargıya varmak istemiyorum.
- Süreç Temmuz 2017’de çöktüğünden beri çözüme yönelik hiçbir ilerleme olmadı. Hiç bir güven yaratıcı önlem hayata geçirilmedi. Derinya ve Aplıç hala kapalı. Cep telefonları hala Kıbrıs’ın bütününde çalışmıyor. Yani söylemle eylem arasında çok fark var.
- Lillie: Jane Holl Lute’un raporunda ne yazacağına ve BM Genel Sekreteri’nin bu rapor sonrasında ne gibi sonuçlara varacağını bekleyelim. Eğer Genel Sekreter ileriye dönük bir fırsat olduğu sonucuna varırsa, Birleşik Krallık kesinlikle bunu destekleyecektir. Bu sorunu çözmek çok açık şekilde herkesin çıkarınadır, çünkü ben de dahil birçok kişinin söylediği gibi, mevcut statüko sonsuza kadar sürdürülebilir değil.
- Neden olmasın? Statüko on yıllardır devam ediyor ve insanlarda da böyle devam edebileceği yönünde giderek artan bir inanç var...
- Lillie: Sürdürülebilir olmadığını söylememin nedeni yaşamakta olduğumuz gerçeklerdir. Yeşil hattın her iki tarafındaki ekonomik ve demografik değişimler yaşanıyor. Ama daha da önemlisi, Kıbrıs’ın kuzeyinin Türkiye’ye olan bağımlılığı artıyor. Nüfusu değişiyor, kültürü değişiyor. Kuzey daha az Kıbrıslı Türk oldukça adayı birleştirmek daha çok zorlaşacaktır.
“Muhtemelen birçok insan statükonun statik olduğunu ve diğer taraf da hep tanınmamış bir yapı olacağını varsayıyordur. Ancak bunun değişme riski var.”
Çavuşoğlu-Anastasiadis görüşmesine, Birleşik Krallık Kıbrıs Yüksek Komiseri’nin yorumu:
“Taraflar arasında doğrudan görüşmeler olumludur”
- Kuzeyde bir Türk devleti ve güneyde de Kıbrıs Cumhuriyeti olacak. Bu fikir artık çok fazla insanı rahatsız ediyormuş gibi görünmüyor…
- Lillie: Bunun çok fazla insanı rahatsız etmediğini söylemek doğru olur mu, emin değilim. Kıbrıslıların ne düşündüğünü söylemek bana düşmez. Muhtemelen birçok insan statükonun statik olduğunu ve diğer taraf da hep tanınmamış bir yapı olacağını varsayıyordur. Ancak bunun değişme riski var.
- Kuzeyin siyasi statüsü değişebilir mi diyorsunuz?
- Lillie: Evet. Ve ben insanların bu riskin giderek daha fazla farkına vardığını düşünüyorum.
- Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında New York’ta bir görüşme gerçekleştiği ortaya çıktı. Buna nasıl bir anlam yüklemeliyiz?
- Lillie: Diplomasinin en temel ilkelerinden birisi, insanların birbiri ile konuşması gerekliliğidir. Bir bakıma, insanlar arasında ne kadar çok görüşme gerçekleşirse, o kadar iyi, çünkü böylece birbirlerini daha iyi anlarlar. Bazen Kıbrıs sorununda, başkalarının ne düşündüğünü, veya bir şeyi söylerken aslında ne demek istediğini tahmin etmeye çalışmakla çok vakit kaybediliyor. Dolayısıyla, taraflar arasında doğrudan görüşmelerin olması iyi bir şey.
- Yakın bir gelecekte Exxon Kıbrıs açıklarında sondaj çalışmalarına başlayacak. Türkiye de Ekim sonunda Akdeniz’de sondaj yapmayı planladığını açıkladı. Doğu Akdeniz bölgesinde bu nedenle bir gerginlik bekliyor musunuz?
- Lillie: Doğu Akdeniz’de gerginlik görmek istemiyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni ve bu bölgedeki kaynaklardan faydalanma hakkını tanıyoruz. Tabii ki, bu doğal kaynaklardan tüm Kıbrıslıların yararlanabileceğini umuyoruz.
- Bu sadece bir çözümle mi mümkün?
- Lillie: Bunu çözmenin birden fazla yolu var. Eğer Kıbrıs sorunu iki-toplumlu, iki-bölgeli federasyon çerçevesinde bütünlüklü bir şekilde çözülürse, o zaman bu kaynaklar federal kaynak olacak ve gelirler paylaşılacak. Bunun yanında, Kıbrıs Cumhuriyeti birçok kez mali getirilerin, her iki topluma da fayda sağlayacak şekilde, ulusal bir fonda toplanacağını açıkladı. Dolayısıyla, bu da potansiyel bir çözüm.
BM Barış Gücü’nün pozisyonu
- Birleşik Krallık olası herhangi bir gerginliği önlemek için bir şey yapıyor mu?
- Lillie: Bu sorunun Kıbrıs sorunu ile tamamıyla bağlantılı olduğunu göz önünde bulundurursak, bizim temel yaklaşımımız, Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözülmesini savunmak ve bunun için tüm taraflarla görüşmeye devam etmektir.
- Çözüm sürecinin bir kez daha tıkanmasıyla BM Barış Gücü UNFICYP’in Kıbrıs’taki varlığı da tartışılmaya başladı. UNFICYP ile çözüm müzakereleri arasında bir bağlantı kurulması gerektiğini düşünüyor musunuz? Ocak 2019’da UNFICYP’in Kıbrıs’taki görev süresi ile ilgili tartışmalarda bu konuda nasıl bir tavır takınacaksınız?
- Lillie: UNFICYP burada büyük bir siyasi pazarlığın bir parçası olarak değil, barışı koruma görevi ile bulunuyor. UNFICYP’in görev süresinin uzatılması lehindeki ve aleyhindeki veriler kendi içlerinde ve mevcut koşullarda değerlendirilmelidir. Biz her zaman UNFICYP’in barış ve istikrarı sağlamak, ve özelikle de istikrarsızlığa neden olabilecek olayları engellemek adına önemli bir rol oynadığı görüşünü savunmuşuzdur. Ocak ayında meydana gelecek tartışmaları şimdiden ele almak istemiyorum. Dediğim gibi, önce Jane Holl Lute sonra da Genel Sekreter bir değerlendirme yapacak, ve Kıbrıs müzakere süreci ile ilgili neler olduğunu veya olmadığını ayrıntılarıyla açıklayacak. UNFICYP ile ilgili ne yapılması gerektiğine karar vermeden önce süreçte ne olduğunu veya olmadığını bilmemiz gerekiyor.
- Temmuz ayında UNFICYP’in görev süresinin uzatılması ile ilgili tartışmalarda, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasında doğrudan temas mekanizmalarının kurulması fikri de masaya geldi. İki tarafın askeri makamları arasında doğrudan temas, Genel Sekreter’in de raporunda ele aldığı bir konuydu. Bu öneriye bakışınız nedir?
- Lillie: Dediğim gibi, eğer insanlar arasındaki bir anlaşmazlığı gidermeye çalışıyorsanız, insanların birbirleri ile konuşmaya başlaması lazım. Ve dünyadaki başka barış gücü misyonlarında, karşıt güçlerin birbiri ile doğrudan temas kurduğu örnekler var – belki BM’nin arabuluculuğu veya kolaylaştırıcılığı ile ama doğrudan. Dolayısıyla, eğer güveni artırmak ve gerginliği azaltmak istiyorsanız, böyle bir adım Kıbrıs bağlamında da mantıklı olacaktır.
“Ben şu anda masada olan sorunlara baktığımda, çözümlenemez sorunlar görmüyorum. Büyük bir bağlılık ve büyük siyasi irade ile bu sorunlar çözülebilir”
- Son olarak, Kıbrıs’ta çözüm sürecinin yeniden başlaması olasılığını yüksek görüyor musunuz?
- Lillie: Ben şu anda masada olan sorunlara baktığımda, çözülemez sorunlar görmüyorum. Büyük bir bağlılık ve büyük siyasi irade ile bu sorunlar çözülebilir. Burada dikkat edilmesi gereken, yeniden uluslararası bir konferansa gidilmeden önce çok daha iyi bir hazırlığın yapılması. Yani tarafların ne olacağını, ne beklemeleri gerektiğini, ne yapacaklarını bilmeden çok-taraflı bir konferansa gitmesi bizi yeni bir başarısızlığa götürebilir, ki, bu Kıbrıs’taki durumu daha da kötüleştirir. Konferansa gitmeden önce her şey konuşulmuş ve hazırlanmış olmalı, ve konferans bir başlangıç değil, bir son nokta olmalı. Öyle sanıyorum ki, gelişmeler nedeniyle, dünyadaki, bölgedeki ve ülkedeki değişimler nedeniyle, Kıbrıs’ta çok sınırlı bir fırsat penceresi olduğuna dair giderek daha da büyük bir farkındalık oluşuyor. Bu pencerenin ne kadar açık kalacağını söylemeyeceğim, ama bunun ucu açık bir süreç olmadığı kesin.