“Kuzeyin Venedik’i” olarak adlandırılan şehrin içinden geçen kanallar, ulaşımın da mihenk taşı olarak karşımıza çıkmaktadır. Turistlerin gözdesi olan kanal ulaşımı, ziyaretçilere doyumsuz bir seyir yaşatmaktadır.
Sessiz, sakin, yeşil, temiz ve güzel” derdim Brugge için 5 tanımda bulunmamı isteseler.
Kentin Orta Çağ’dan kalma mimarisi, değişik çikolataları, ‘rahibe işi’ olarak da bilinen dantel işleri, kanalları ve birası en önemli özellikleridir.
Brugge, 11. yüzyılda Avrupa’nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olmasına karşın, zaman içinde yaşadığı seller ve su baskınları yüzünden coğrafi değişikliklere uğramış ve bir iki kanal dışında denizle ilişkisi kesilmiştir.
Pırıl pırıl malikânelerin çevresine serpiştirilmiş Orta Çağ malikaneleri, çiçekçileri ve pazarlarıyla gerçek anlamda bir aşıklar kentidir Brugge… Müze ve ibadethaneleri ile ünlü olan bu şehirde aynı zamanda doğanın en güzel sunumunu da görebilirsiniz.
Serkan SOYALAN
Belçika’nın başkenti Brüksel’den çıkıp Gent üzerinden geçip vardık yaklaşık 2 saatlik yolculukla ülkenin kuzeybatısında yer alan Brugge’a.
Aracımızdan indiğimizde yüzümüze vuran esinti ile beraber, göz alabildiğince yeşilin sunduğu ferahlık karşıladı bizi Brugge’da.
Trafikten yoksun sokaklarında dolaşmak için saldığımızda kendimizi bu şirin yerleşim yerinde, kendimizi birden 15. yüzyıldan kalma sokaklarda bulduk.
Sessiz, sakin, yeşil, temiz ve güzel
“Sessiz, sakin, yeşil, temiz ve güzel” derdim Brugge için 5 tanımda bulunmamı isteseler.
Kentin Orta Çağ’dan kalma mimarisi, değişik çikolataları, ‘rahibe işi’ olarak da bilinen dantel işleri, kanalları ve birası en önemli özellikleridir.
Brugge, 2. Dünya Savaşı’nda bombalanmadığı ve zarar görmediği için, Orta Çağ’dan kalma tarihi değerleri de bozulmadan günümüze kadar ulaşmıştır.
Kentin, Orta Çağ’daki boyutlarının dışına çıkmaması da dikkat çekicidir.
Gerçek bir aşk kenti
11. yüzyılda Avrupa’nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olmasına karşın, zaman içinde yaşadığı seller ve su baskınları yüzünden coğrafi değişikliklere uğramış ve bir iki kanal dışında denizle ilişkisi kesilmiştir.
“Kuzeyin Venedik’i” olarak adlandırılan şehrin içinden geçen kanallar, ulaşımın da mihenk taşı olarak karşımıza çıkmaktadır. Turistlerin gözdesi olan kanal ulaşımı, ziyaretçilere doyumsuz bir seyir yaşatmaktadır.
Pırıl pırıl malikânelerin çevresine serpiştirilmiş Orta Çağ malikaneleri, çiçekçileri ve pazarlarıyla gerçek anlamda bir aşıklar kentidir Brugge.
2006 verilerine göre 117.224 olan kentin nüfusu, turizm aylarında artmaktadır.
Brugge kentinin ekonomide de ayrı bir yeri vardır. Brugge, Avrupa tarihinde 13. yüzyıldan itibaren menkul kıymetler borsacılığının geliştiği ilk şehirdir.
Müze ve ibadethaneleri ile ünlü olan bu şehirde aynı zamanda doğanın en güzel sunumunu da görebilirsiniz.
Brugge müzelerinde beni en çok etkileyen yağlı boya koleksiyonları olduğunu da söylemeliyim.
Grote Markt
Orijinal ismiyle Grote Markt, Türkçeleştirilmiş adıyla Büyük Meydan, Brugge’un en önemli meydanıdır.
Bu güzel meydanda 12. yüzyıldan kalma çan kulesi, 1887’de yenilenen mimarisiyle bölge mahkemesi ve 1302’de Fransa kralına karşı ayaklanan Flamanların başını çeken Jan Breydel ve Pieter de Coninck’in heykelleri bulunur.
Her türlü dükkân ve restoranın bulunduğu meydan Brugge’un kalbidir.
Tarihte yangınlardan nasibini alan Grote Markt, 1280’de tamamen yandıktan sonra, 1296 yılında yenilenir.
1807-1810 yılları arasında adı değişir bu meydanın ve Fransız İmparatoru Napoleon’un adı verilir. Ancak sonrasında fazla benimsenmez bu isim ve yeniden değiştirilip, şimdiki adına kavuşur.
Aziz Salvator Katedrali
Aziz Salvator Katedrali de Brugge’un önemli simgelerinden biri.
Kentin en büyük kilisesi olan ibadethanenin yapımı 10. yüzyıla kadar dayanır.
Belçika’nın 1830’daki bağımsızlığına kadar bu katedral Fransız yönetimi tarafından yönetilmiş, başrahibi de Fransa tarafından atanmıştır.
Katedralin içinde 1731’den bu yana aynı halılar kullanılmaktadır.
Katedralin son halini ise 19. yüzyılda İngiliz mimar Robert Dennis Chantrell vermiştir.
Ben, gece halini görmedim ama konuştuğumuz bölge halkı gece ışıklandırılan katedralin, bir görsel şölen sunduğunu vurguladı.
Historium Müzesi
Bu müzenin adı 2012 yılında değişti ve Historium oldu.
Brugge’un tarihine dair her şeyin bulunduğu müzede, Orta Çağ’ı anlatan bir de film izlettirilir.
7 bölümden oluşan müzeyi gezdikten sonra, dileyenler terasa çıkarak Büyük Meydan’ı tepeden izleyebilir.
Veriler yılda 200 bin kişiyi ağırladığını söylüyor Historium’un.
Müze meraklıları bu müzeden başka Goening Müzesi’ni de ziyaret edebilirler Brugge’da.
Belfry Kulesi
Belfry Kulesi’nin yapımı 13. yüzyıla dayanır. Bu çan kulesinin en önemli özelliği 47 tane farklı çan sesine sahip olmasıdır. Gotik tarzdaki mimarisiyle dikkat çeken kuleye de çıkabilirsiniz.
Belediye Binası ve Kutsal Kan Kilisesi’de Brugge’un dikkat çeken yapılarından.
Kutsal Kan Kilisesi’nde Hz. İsa’ya ait olduğuna inanılan kanlı bir bez de bir fanusun içinde tutuluyor. Rivayete göre, bu fanus Kudüs’ten getirildiğinden beri hiç açılmamış.
St. Jans Hastanesi
Brugge’u anlatırken St. Jans Hastanesi’ne de değinmemiz gerekiyor.
12. yüzyıldan kalma bu hastane, 1978 yılına kadar hizmet verdikten sonra, müzeye dönüştürülmüş.
Meryem Ana Kilisesi’nin yanında bulunan bu tarihi ve devasa hastanede günümüzde eski tıbbi gereçler, formlar, ilaçlar ve resim sergileniyor.
Festivallerin ayı Haziran-Ağustos
Şehre turist olarak gitmenin en ideal zamanının Haziran-Ağustos ayları olduğunu söylüyor rehberimiz. Çünkü kışları çok soğuk geçerken, yaz ayları da hafif yağışla geçiyor.
Şehrin en önemli festivalleri de Haziran ve Ağustos aylarında düzenleniyor.
Patates kızartması kimin?
Belçika’da, tencerede haşlanmış midye ve yanında patates kızartmasıyla bira içmenin en büyük zevk ve geleneklerden biri olduğunu söylemeliyiz.
Fransızların sahiplendiği patates kızartması, Belçikalılarmış diye de bir iddia var, buralarda.
Belçikalıların yemek kültürüne baktığımızda ise; genelde hafif bir kahvaltı, ağır bir öğle yemeği ve hafif bir akşam yemeğini görürüz.