Lakadamya’da da, Tekke Bahçesi’nde de “aynı film” çevrildi, “kayıp” yakınları boşu boşuna yıllarca yanıltıldı, bekletildi... – 2 -

Sevgül Uludağ

 “Kayıp” yakını Gürol Ruso, Lakadamya mezarlığına gömülü Kıbrıslırum “kayıplar”la ilgili olarak derlediği notları bizlerle paylaştı...

“Kayıp” yakını Gürol Ruso, Lakadamya mezarlığına gömülü bazı Kıbrıslırum “kayıplar”la ilgili olarak derlemiş olduğu notları bizlerle paylaştı.

Geçtiğimiz günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, Lakadamya mezarlığına ailesinden habersiz gömülen ve aileye hiçbir bilgi verilmeyerek “kayıp” addedilen Paşas ailesine Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından 60 bin Euro tutarında tazminat ödenmesi kararı, bu konuyu yeniden gündeme taşıdı.

Lakadamya mezarlığındaki durum da, Tekke Bahçesi’ndeki durum da birbirinin neredeyse aynısı...

Lakadamya’da da, Tekke Bahçesi’nde de “aynı film” çevrildi, “kayıp” yakınları boşu boşuna yıllarca yanıltıldı, bekletildi. Ta ki kuzeyde YENİDÜZEN’de “Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler” başlıklı bu yazı dizisinde biz, güneyde de Andreas Paraskos yani kısacası gerçeğin peşindeki medya her iki mezarlığı da gerçeği öğrenmek ve ailelerin acılarına son vermek için araştırmaya girişsin... Böylelikle hem Tekke Bahçesi’nin, hem de Lakadamya’nın çevresindeki “gizlilik” tuzla buz olurken, gerçekler de ortaya dökülmeye başlanmıştı...

Gürol Ruso’nun “Palma davası”yla ilgili bizimle iki belge paylaştı. Bunlardan biri, Andrulla Palma’nın, araştırmacı gazeteci-yazar Makarios Druşodis’le 1998 yılında yaptığı, FİLELEFTHEROS gazetesinde yayımlanan ve o günlerde TAK Ajansı tarafından Türkçe’ye çevrilen bir röportaj... Bu röportajı dün yayımlamaya başlamıştık bu sayfalarda, geriye kalan bölüm ise şöyle:

Soru: Çocuklarınız bu deneyimi nasıl yaşadı?
Palma:
Benim hayatım devam eden bir trajediydi. Bu trajediyi kaçınılmaz olarak çocuklarıma yansıtmak durumunda kaldım.Oğlum hastaydı ve iki yıl önce öldü. Sonunda babasına ne olduğunu öğrenip öğrenmeyeceğini sorardı.

Soru: Başka çocuğunuz var mı?
Palma:
İki evli kızım var. Biri Lakadamya mezarlığı yakınlarında oturuyor. Babasının orada gömülü olduğunu öğrendiğinde, mezarına bu kadar yakın oturup da bilmemenin feci birşey olduğunu söyledi.

Soru: Bir savaştı ve bu şartlar altında sizinkine benzer olayların olması kaçınılmazdı.
Palma:
Katılıyorum. Ama bir yere kadar....O zamanki durumu anlayışla karşılıyor ve kimlik tesbiti yapılmadan gömülmesinin sorumlularını aramıyorum. Ancak devlet işlemeye başladıktan sonra neden kayıp olaylarını bir bir araştırmadı ve bize ta o zamandan,yakınlarımızın ölü olduğu niye bildirilmedi? Yüksek mevkidekiler neden uğraşmadılar?

Soru: Sizin olayınız gibi başka olaylar da olduğuna inanıyor musunuz?
Palma:
Olduğundan eminim. Lakadamya mezarlığına gidin ve oradaki karmaşayı görün. 3 ayrı haçın üzerinde aynı isim yazıyor. Onlarca meçhul asker var. Orada gömülü olanların kimler ve kaç kişi olduğunu kimse bilmiyor.

Soru: Kendinizi kullanılmış mı hissediyorsunuz?
Palma:
Bizi, ellerinden geldiğince kullandılar. Sanırım şimdi onlar için rahatsız edici olmaya başladık. Bizi limon gibi sıktılar ve şimdi de atmaya hazırlanıyorlar.

Soru: Sizi nasıl kullandılar?
Palma:
Bizi alanlarda göstermeleri ve seçimleri kazanmaları için bütün hayatımızı etkinliklerde harcadık. Bizim sorunumuz gibi sorunları çözemezken, Kıbrıs sorununu nasıl çözecekler?

Soru: Etkinliklere gitmeye devam ediyor musunuz?
Palma:
Hayır, eşimin ölü olduğunu öğrendikten sonra, kayıplar konusunda mücadele etmek artık mantıksız olurdu. Savaş ölülerinin anısına hakaret edildiğini hissediyorum.

Soru: Neden böyle diyorsunuz?
Palma:
Bu insanlar mevzide susuz kaldılar ve Türkler öldürmeden önce onlara işkence ettiler. Onlara yakışan onur, bir köpek gibi mezarlığın bir köşesine gömülmeleri ve 24 yıl boyunca orada atılı bırakılmaları mıydı? Ölülerine saygısı bulunmayan bir ülkenin geleceği de yoktur.

Soru: Şimdi ne yapacaksınız?
Palma:
Sorumluluklarını üstlenmezlerse ve eşimin kemiklerini cenaze töreniyle gömmem için mezardan çıkarmazlarsa, mücadeleden vazgeçmeyeceğim.

Soru: Bu isteği resmiyete döktünüz mü?
Palma:
Bu isteği Peristerona’yı ziyarete geldiğinde Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisine ilettim.

Soru: Size ne dedi?
Palma:
Başsavcı’ya  yazılı başvuruda bulunmamı tavsiye etti.

Soru: Başvuruda bulundunuz mu?
Palma:
Tek başına bir kadın olarak  ne kadar yapabilirim? Ben eşimi Başsavcılığa değil, bana geri göndermeyen devlete verdim.

Soru: Peki devlet mezarların açılmasını ilerletmezse?
Palma:
O zaman kendi isyanımı başlatacağım. Yıllarca süren bu mücadelenin son hareketi olacak. Eşimin kemiklerini bulmak için mezarı açmaya gideceğim..

Soru: Neden herşeyin bu denli yüzeysel olduğunu düşünüyorsunuz?
Palma:
Abartma, sorumsuzluk ya da siyasi maksat olup olmadığını bilmiyorum. Ekonomik veya kişisel çıkar bulunup bulunmadığını da. Ancak kayıplar konusunun alay olduğunu gösterdiler.

Soru: Bu söylediklerinizin kayıplar sorununu darbelemek amacıyla Türkler tarafından kullanılacağını düşünmüyor musunuz?
Palma:
Bu bahane artık yetti. Benim, eşimi kişi olarak gömme hakkım ne oluyor? Ölüleri kayıp olarak göstermeyi bırakın. Meseleyi Türklerin elinde canlı kayıp bulunduğu ortaya atıldığında kaybettik.

Soru: Sizin görüşünüz ne?
Palma:
İkna edici bir şekilde Denktaş’tan, gerçekten kayıp olan 500 kişi mi, 1000 kişi mi kaç kişiyseler onları istemeliydik. İlk önce 2200 kişi istedik, daha sonra sayı 1619’a düştü. Daha sonra 126’sının Özgür bölgelerde ölü olduğunu kabul ettik. Sonunda güvenirliliğimizi yitirdik. ‘Yalancı çobana’ döndük.

Soru: Kişisel trajediniz konusunda sorumlu olarak gördüklerinizden ne istiyorsunuz?
Palma
: Şimdi Paskalya geliyor.Tanrı’ya inanan ve Hristiyan olan  ve kayıp yakınlarına karşı suçtan dolayı vicdan azabı çeken herkes, bir kiliseye giderek günah çıkartsın, Tanrı büyüktür ve onları affeder.”

(Kaynak: 14 Nisan 1998, TAK Rumca Basın Özetleri)

PALMA DAVASI HAKKINDA GÜROL RUSO’NUN BİLGİ NOTU...

Palma davasına ilişkin Gürol Ruso, kendi derlediği bilgi notlarını da bizimle paylaştı. Gürol Ruso, bu notlarda şöyle yazdı:

  • 18 Ağustos 1998 tarihli Mahi ve diğer Rumca gazetelere göre, Andrulla Palma, bu söyleşiyi gerçekleştirdikten 4 ay sonra, 17 Ağustos 1998 sabahı yanında Marula Şamişi isimli başka bir kayıp eşi ile birlikte, Lakadamya askeri mezarlığına giderek, meçhul asker mezarlarından bir tanesini açmaya başladılar ve elleriyle mezarı  iki ayak kazdıktan sonra, Rum polisince engellendiler.
  • 25 Eylül 2000 tarihli Alithia gazetesi ise, 1999 yılında Lakadamya askeri mezarlığında başlayan kazılar sonucunda  DNA testi ile kimliği belirlenen Haralambos Pandelis Palmas’ın  22 Eylül 2000 tarihinde köyü olan Peristerona’da toprağa verildiğini bildirdi. Mezar kazılarının ardından, ölü olduğu  ve Güney Kıbrıs’taki mezarlıklarda gömülü olduğu ortaya çıkan ve aralarında Haralambos Pandelis Palmas’ın da bulunduğu 126 kişi Güney Kıbrıs’ın 1619 kişilik resmi kayıp listesinden düşüldü.
  • 2011 yılında da, içerisinde toplu mezarlar olduğuna inanılan Konstantinu ve Eleni mezarlığında da kayıp yakınlarının baskıları sonucu bazı mezarlar açılmaya başlandı.
  • 30 Kasım 2012 tarihli Politis ve diğer Rumca gazeteler, Andrulla Palma ve onun iki kızının, eşinin ve babalarının (Haralambos Pandelis Palmas) 1974 Ağustos’unda Ayios Pavlos’ta Türk ordusu tarafından öldürüldüğü, devletin de söz konusu kişinin öldürüldüğünü bildiği, onu Lakadamya mezarlığına gömdüğü ancak propaganda yapmak amacıyla bunu onlardan 25 yıl gizlediği için  Kıbrıs Cumhuriyeti  aleyhine açtıkları davayı kazandıklarını; Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Mihalis Papamihail’in (28 Kasım 2012 tarihli) hükmüyle; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kayıplar konusunu istismar ettiği; “Yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemekten” ve “uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan insan haklarını ihlal etmekten” suçlu bularak,   Kıbrıs Cumhuriyeti’ni  Andrulla Palma ve kızlarına toplam  344 bin Euro tazminat ödemeye mahkum ettiğini bildirdiler.
  • 30 Kasım 2012 tarihli Rumca gazetelerin konuyla ile başlıkları ise şöyle: Politis, “Mahkeme Sivil ve Askerî Liderlik Tarafından İstismar Saptadı... Kayıplara Saygısızlık”, Simerini, “Cumhuriyet Türk İstilası Sırasında Ölen Seferiyi Ailesine Kayıp Olarak Gösterdi... 25 Yıl Karanlıkta Bıraktı”, Alithia, “Palmas Hiçbir Zaman Kayıp Olmadı... Mahkeme’nin Kıbrıs Cumhuriyeti Aleyhine Kararı... Aileye Astronomik Tazminat... Cumhuriyet Palmas’ın Ölü Olduğunu Bildiği Halde Türkiye’de Esir ve/Veya Serbest Bırakılmış Kayıp Olduğu İddiasıyla Davacı Ailesini Yanlış Bilgilendirdi”, Haravgi “1974’te Ölen Kişinin Ailesine Tazminat... Ölü, Akıbeti Araştırılmaksızın Kayıp Gösterildi” ve Fileleftheros “Cumhuriyet H. Palma Davasında Mahkûm... Eşi, Öldüğü ve Lakadamya Mezarlığı’nda Gömüldüğü Konusunda Bilgisiz Bırakıldı... Toplam 344 Bin Euro Tazminata Hükmedildi” .
  • 30 Kasım 2012 tarihli Politis gazetesinin “Mahkeme Sivil ve Askerî Liderlik Tarafından İstismar Saptadı... Kayıplara Saygısızlık”  başlığıyla verdiği haberde, 28 Kasım 2012 tarihinde sonuçlanan Palma Davasıyla  ilgili olarak Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Mihalis Papamihail’in  verdiği hükümde aynen şunların yer aldığı vurgulanmıştır:
  • “Cumhuriyet sonuç getirici araştırma yapmakla yükümlüydü çünkü ölü Haralambos Palmas’ın cesedini teslim almıştı ve tanınabilir durumdaydı. Yine Palmas’ı son kez canlı gören kişilerin şahadetini alabilirdi. Ancak gerekli tedbirleri almadı, ailesine bilgi vermedi ve sorumluluğu bu noktada odaklanıyor. Cumhuriyet, bu yükümlülüklerini zamanında yerine getirmedi ve davacı tarafı en az 22 yıl bilgisiz bıraktı. Cumhuriyet, şu anda bile bu tembelliği hakkında bir gerekçe göstermemiştir. Palmas hiçbir zaman kayıp olmadı. Bugün bile öldüğü yer, Cumhuriyet’in sadece kontrolü altında değildir (ara bölge) ve ölümünün ardından cesedini öldüğü yerden almasına ve götürmesine izin verilmişti.
  • Kayıplar listesi milli trajediden 26 yıl sonra oluşturulmuştu. Cumhuriyet yine kendisinin öncelikli olarak belirlediği bir konuda nasıl bu kadar yıl oyalama yapabilir? Dahası Palmas, hiçbir zaman kayıp olmadı ve gayrı resmî bir listeye kayıp olarak kaydedilerek, iyi edilmedi. Milli Muhafız Ordusu belgesine göre Palmas ‘esir veya ölü’ idi. Esirler 1974 sonbaharında serbest bırakıldı. Palmas bunlar arasında değildi. Dolayısıyla birisi onu arasaydı, Lakadamya mezarlığına bakması gerekirdi.’
  • Cumhuriyet’in Palmas’ın eşine ve kızlarına karşı gösterdiği davranışı özellikle yıpratıcıydı. Cumhuriyet davacıların yasadan ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan (insan) haklarını ihlal etti. Bu ihlallerin, davacıların güvendiği ve bütün ümitlerini bağladığı makamlar tarafından yapıldığı da ilaveten dikkate alınmalıdır. 25 yıl boyunca neden Lakadamya mezarlığında kazı yapılmadı? Liderlik, izah edilemeyen gerekçelerle, bu kadar önemli bir konuda adaleti sağlayacak bu harekette bulunmak istemedi. Acaba bazı kayıpların gerçekten ölü olduğunu ve 1974’ten beridir özgür bölgelerde gömülü bulunduğunu kabul etmek mi istemedi? Ve neden 1979-1981 döneminde Lakadamya mezarlığında tercihli kazılar yapıldı? Kazılar neden durdu? Bunlara hiçbir cevap yok. Neden kayıplar listesi 10 Temmuz 2000’de yayınlandı ve kimlerin ve kaç kişinin kayıp olduğu kamuoyuna o zaman itibarıyla bildirildi? Cevap yok. Dolayısıyla Mahkeme, tazminat cezasına hükmeder çünkü ihlallerde, Ağustos 1974’te sadece ceset toplama işi yapan erinden, 1979 ve 1999’da Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde mezar kazıları kararını alan üst düzeyli sivil ve askerî liderliğe kadar devletin bütün kademelerinin sorumluluk sahibi olduğu görülüyor.”
  • Rum Yönetimi Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nin bu kararına itiraz ederek  kararı temyize götürdü. Temyiz Mahkemesi ise 19 Kasım 2015 tarihinde nihai hükmünü verdi.
  • 21 Kasım 2015 tarihli Fileleftheros gazetesi, “1974 Ölüsü İçin Tazminat... Temyiz, Haralambos Palmas’ın Ailesini Haklı Buldu... Savaşırken Ölen Seferi Askerin Eşine 20 Bin, Kızlarına da 10’ar Bin Euro Tazminat” başlıklı haberinde  Palmas ailesinin 14 yıldır devam eden hukuk savaşının, Temyiz Mahkemesi’nin kararıyla noktalandığını yazdı.
  • Haberde,  Temyiz Mahkemesi’nin, Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nin, “davacılar Palmas’ın ölü olduğunu bilselerdi, bu kadar manevi meşakkat çekmeyeceklerdi” hükmüne, Rum Yönetimi tarafından yapılan itirazı yersiz bulduğu, Temyiz yargıçlarının “davacıların, eş ve babalarının akıbeti konusunda bunca yıl yaşadığı belirsizlik ve endişe hayatlarını gerçekten de alt-üst etti, manevi meşakkat ve acı çektirdi” hükmüne vardığı, Mahkemenin, yargı sürecinin başladığı 2011’den sürecin sonlandığı 19 Kasım 2015’e kadar, yasal faiziyle birlikte Palmas’ın eşine 20 Bin, iki kızına da 10’ar Bin Euro’luk tazminat ödenmesi kararını verdiği ifade ediliyor.
  • Yine ayni haberin içeriğinde, Palmas’ın kızının Fileleftheros’a yaptığı açıklamada, Temyiz Mahkemesi’nin kesin hükmünden duyduğu memnuniyeti belirterek, “karar kesindir ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sorumlu olduğunu gösteriyor” dedi. Palmas, şunları ekledi: “Yıllarca bir yalanla yaşayan yalnız bizim ailemiz değil. Ailemiz çetin bir yargı süreci geçirdi. Devletin tavrı hakaretamiz ve aşağılayıcıydı. Tazminat meblağı nihai kararla azalmış olsa da ailemizin hedefi para değil adaletti.”

(Kaynak Türk-Ajansı Kıbrıs Rumca Basın Özetleri…GÜROL RUSO).