Lapatozlu Dimitris Dimitriu Goççinos anlatıyor…
“Lapatoz’daki Kıbrıslıtürkler’in de öldürülmesi emredilmişti ama biz EOKA-B’yi engellemiştik...”
SORU: Lapatozlu Kıbrıslıtürkler bana Arnadi’den (Kuzucuk) gelen ve Kıbrıslıtürkler’i, Muratağa-Atlılar-Sandallar’da olduğu gibi katletmek isteyen bazı EOKA-B’cilerin Lapatoz muhtarı Andreas tarafından nasıl engellendiğini de anlattılar...
DİMİTRİS DİMİTRİU GOÇÇİNOS: Evet, geceleyin muhtar Andreas’la birlikte... EOKA-B, Sandallar ve Atlılar’a gittikten sonra, kendilerine benim köyümden Kıbrıslıtürkler’i de öldürmeleri emri verilmişti. Muhtar Andreas, derhal Yunan komutana telefon etti, Yunan komutan Trikomo’daydı. Muhtar Andreas “Sakın ola bizim köye gelmeyiniz!” dedi. Ben de oradaydım telefon ederken...
Birinci işgalden sonra ben askerdeyken bana Su İşleri Dairesi’ndeki işimin başına dönmem yönünde bir emir gelmişti, çünkü Su İşleri Dairesi’nin çalışmaya devam etmesini istiyorlardı. Geceleyin köye gitmiştim. Ben de muhtara “Kaygılanma... Biz köyde olduğumuz sürece kimse Kıbrıslıtürkler’e dokanamaz” demiştim...
SORU: Muratağa-Atlılar-Sandallar’daki katliamı duymuş muydunuz örneğin 14 Ağustos’ta?
DİMİTRİS DİMİTRİU GOÇÇİNOS: Hayır duymadıydık. Babam bana bunu daha sonra anlattı. Babam savaş esiri olduydu ve babamı alıp Muratağa-Atlılar-Sandallar’a götürmüştü Kıbrıslıtürkler, katliamı göstermek için... Babam öldürülmüş olan çocukları görmüş ve çok ağlamıştı... Çünkü babam Kıbrıslıtürkler’le birlikte büyümüştü...
SORU: Ancak Arnadi’den (Kuzucuk) EOKA-B’ciler köye gelmiş miydi?
DİMİTRİS DİMİTRİU GOÇÇİNOS: İlk işgalde köye gelmişti bu EOKA-B’ciler, tüm Kıbrıslıtürk erkekleri alıp öldürmek istiyorlardı. Bunu biliyorsun, herkes bunu biliyor. Ama hiç şansları yoktu bu EOKA-B’cilerin. Biz onlara “Bu insanlara dokanamazsınız, önce bize dokanmanız gerekecek!” demiştik. Ben, muhtar Andreas, tüm Kıbrıslırum köylülerimiz böyle demiştik bu EOKA-B’cilere. “Önce bizi aşmanız gerekecek...” Buna izin vermedik, izin veremezdik zaten çünkü Kıbrıslıtürkler kardeşimiz gibiydi, onlarla birlikte büyümüştük... Ertan, Mustafa, Özer, Salih, Adnan... Birlikte büyümüştük...
Ben bu EOKA-B’cilere, “Bu insanlar hiçbirşey yapmadı. Neden onları öldürmek istiyorsunuz?” demiştim. Biz, Muratağa-Atlılar-Sandallar’da ne olup bittiğini bilmiyorduk ama kendi köyümüzde benzer şeylerin olmasını engellemiştik. Biz ancak ikinci işgalden sonra Muratağa-Atlılar-Sandallar’da olanları öğrenebildik. Bu doğru mudur bilmiyorum, şöyle bir şey duydum ancak Mustafa’nın kaynatası oradaydı ve kaçıp kurtulmuştu. Doğru mudur bilmiyorum... Adam olanları görmüş yani...
SORU: Ertan Mustafa’nın kaynatası Sandallar’daydı, Hüseyin Hasan Kuzuli ve olup biteni gördü saklandığı mağaradan... Kurtulanlar arasındaydı fakat ailesini kurtaramadı... Aslında Peristerona Piyi’den (Alaniçi) bir Kıbrıslırum, Hüseyin Hasan Kuzuli’yi uyarmış, “Kaçın, saklanın, EOKA-B böyle bir şey planlıyor” diye... Ancak bu katliam uyarısı her nasılsa tüm köyde duyulmamış, Hüseyin Hasan Kuzuli ailesiyle bir mağaraya sığınmış fakat köyde bulunan Hüseyin Hasan Kuzuli’nin annesini esir alıp mağaranın başına getirmiş EOKA-B’ciler ve annesi torunlarına seslenince hepsi teker teker mağaradan çıkıp yakalanmışlar... Ve sonuçta öldürülmüşler...
DİMİTRİS DİMİTRİU GOÇÇİNOS: Ben üç kez gittim köyüme... İlkinde 2003’te barikatlar açıldığında gördüm Ertan’ı, ağlamıştı Ertan beni görünce... İkinci kez gidişimde, Ertan’ın evine gitmiştim... Eşi hiçbir Kıbrıslırum’la karşılaşmak istemiyordu... Evde bir odadan dışarıya çıkmıyordu...
SORU: Çünkü babası hariç neredeyse tüm ailesi Sandallar’da katledilmişti...
DİMİTRİS DİMİTRİU GOÇÇİNOS: Ben de “Ertan, noldu, hanımın neden dışarıya çıkmaz?” demiştim. O zaman bana, karısının köyündeki herkesin öldürülmüş olduğunu anlatmıştı...
SORU: Ancak Ertan Mustafa bana kaynatasına “Lapatoz’a geliniz, burası daha güvenlidir çünkü birbirimize dokandırtmamak konusunda anlaştık” dediğini de anlattı... Ancak Ertan Mustafa’nın bu önerisi havada kaldı... Bir da insanlar hayvancıklarını bırakmak istemiyorlardı...
DİMİTRİS DİMİTRİU GOÇÇİNOS: Ertan sabahtan akşama Kıbrıslırumlar’la birlikteydi, tarlalarda, ovalarda çalışırdı... Çobandı adam... Yeme içmede de beraberdiler, size anlattım çok iyi dansederdi Ertan, babamla ikisi en iyi dansedenler onlardı... Geriye kalanlar amatör kalırdı bunların yanında... Bizim köyümüzde Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar arasında sorun yoktu. Kıbrıslıtürkler’in kendi içinde veya Kıbrıslırumlar’ın kendi içinde sorunları olurdu ama Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar arasında hiçbir sorun yoktu. Kıbrıslıtürkler, bizim kahvelerimize gelirlerdi, Kıbrıslırumlar da Kıbrıslıtürkler’in kahvelerine giderlerdi. Herhangi bir ayırımcılık yoktu yani...
Olanlar son derece üzücüydü Muratağa-Atlılar-Sandallar’da... Asla olmaması gereken şeylerdi bunlar...