Doç.Dr. Elnur Ağayev, Azeri bir akademisyenimiz ve şu anda Lefke Avrupa Üniversitesi'de görev yapmakta. Sadfece bir akademisyen olarak akademik bilgilerini öğrencilerine taşımakla kalmayan, bir "Lefke" tutukunu olup burayı sahiplenen ve yaşayan, yaşarken de bu beldemizin geçmişine, tarihine dair araştırmalar yapan bir hocamız. Öyle ki yaptığı araştırmaları kitaplaştırarak özelde Lefke, genelde ise ülkemiz belleğine çok değerli çalışmalar, kaynaklar bırkmaktadır. Ağayev'in yeni yayını "Lefke Tarihinden Sayfalar" ismini taşıyor. Yine çok değerli bilgileri içeren ve bu konudaki belleğimizi güçlendiren bir çalışma. Kitapta değişik zamanlarda tarafınca yazılmış 16 farklı alanlarda makaleler yer almaktadır. Makalelerin içeriğine geçmeden önce merak ettiğim işk konulardan biriyle başlamak istedim sohbetimize... Bir kenti ayakta tutan öğeler nelerdir diye sorarak sohbetimizi başlattık.
Lefke konusunda yaptığım çalışmalarda "Lefke Tarihinden Sayfalar" kitabım ikinci kitaptır, "Güzelim Lefke"den sonra. Lefke kentini ya da herhangi bir kenti ayakta tutan onun tarihi kültürü sanatıdır, mimari yapısıdır, sokaklarıdır, ekonomisidir. Bunların hepsini düşünebiliriz. Tabii ayakta tutabilmek sadece hani benzetme yaparım bazan, yani bir ağacı ayakta tutmanın yöntemi sadece dallarını temizlemek süslemek değildir diye. Kökünü beslemek, toprağına gübresini suyunu vermekle o ağacı ayakta tutabiliriz. Bunları yapmadığınız sürece ne kadar süsleseniz de bir süre sonra bu kuruyacak. Kentler de böyledir. Hani kentleri süsleriz ama kentleri ayakta tutan saydığımız öğelerdir değerlerdir. Hele onların bir edebiyatını incelemiyorsak tarihini incelemiyorsak mimari yapılarını, geçmişten günümüze gelen o süreci hatta insan profillerini bile incelemiyorsak o kenti yaşatamayız. Lefke tarihinde bile Lefke çarşısının o havasını yakalayamıyorsak bir süre sonra kentler ruhunu kaybetmeye başlıyor.
Bugün günümüzde önemli bir sorun olan kentlerdeki çirkin yapılaşma da bir kentin yaşayabilmesinde bir sorun diye düşünüyorum. Özellikle Girne bölgesinde de korkunç bir yapılaşma söz konusu ve kent o geçmiş güzelim dokusunu maalesef kaybetmeye başladı. Elbette insan yaşamı devam ettikçe yapılaşma da kaçınılmaz olmaktadır. Ama yapılaşmaya giderken o kentin özelliklerini, tarihini, dokusunu ve demokrafik yapısını da kaybediyorsunuz ki bu, günün sonunda o kentin kimliğini yitirmeye başlamasına sebep olabilmektedir. Tıpkı kimliksizleştirilen toplumlar gibi, kentler de kimliksizleştirilebiliniyor yanlış yol alışlarla...
Kentlerde, o alt yapıyı koruduğunuz zaman zaten onun üzerine de yenisini monte edebilirsiniz. O eski yapıların dilini öğrendiğiniz zaman ona uygun yapıları kurduğunuz zaman çok da sırıtmıyor gelişim. Yani aynı süreci devam ettirebiliyorsun ama unutulduğu zaman, yeni bir yapı yapıyorsunuz tamamen farklı, çevreyle örtüşmüyor, böylece sırıtıyor. İşte o zaman o kentin ruhu kaybolmaya başlıyor.
Keyif alamıyorsunuz artık o kentten. Önemli olan ki çalışmamda da bahsettim işte bir kentten keyif almak lâzım, yaşanır kılmamız lâzım. Bence bunun yolu da daha önce bahsettiğimiz öğeleri canlı tutabilmemiz ve hafızasını canlı tutabilmemizden geçer.
Meselâ Lefke İkinci Kent Sempozyumu'nun şiarlarından/sloganlarından birisi; Güzel Lefke, Yeşil Lefke, Ekoloji, Kültürel Miras'ın Korunması'ydı. Tabii bütün bunlar bugünkü anlamda güzel ama bunu yapabilmek için o bahsettiğimiz öğelerin, o hafızanın canlı tutulması gerekiyor ki, canlıysa yaşayacak zaten. Ama canlı tutamazsanız süslemeler bir yere kadardır. Ondan sonra kent canlılığını da kaybedecektir.
Elnur hocamızın kaç yıldır Lefke'de yaşam sürdüğünü ve geçirdiği bu süreç içerisinde ilk geldiği günden bugüne kadar Lefke kenti, kendisini değişimler, gelişimler açısından nasıl etkilemiş diye merak ediyorum.
Bu sene Lefke'de bulunmamın 11. yılı oldu. Tabii ilk geldiğimiz yıllarda daha Lefke'yi tanımaya çalışıyorduk, şimdi araştırmaya başladık. Aslında buradaki farkı şundan bir örnek vererek dile getireyim. Bu sene imza günümde 10. Lefke Ceviz Festivali'nde bir yaşlı teyzeyle torununa kitabımı imzalarken torununa dedi ki "bak bu hoca dışarıdan gelmiş bizi bizden daha iyi araştırıyor" diye söylüyor. Bunu söyleyince ben de "aman torunu yanlış yönlendirmeyelim. Ben Lefkeli olduktan sonra araştırmaya başladım" dedim (gülüyor).
Lefke'deki değişimi tabii ki yapı olarak da görebiliyorsunuz, insanlarda da bunu görebilirsiniz, çarşılarda da. Biraz daha tarihi derinliğe inildiği zaman sadece bugünle sınırlı kalmıyorsunuz gerilere gidiyorsunuz.
Ben şimdi 1900'ün başlarına kadar gidebiliyorum. 1900'lü yılların gerisine pek fazla geçemiyoruz şu anda ama belirlediğim 1831 nüfus sayımı var Lefke'nin, oraya bir gidip gelebiliyorum işte (gülüyor). O hedefi koyuyorum kendime ve oralara kadar gidebilmek lâzım. Gittiğiniz zaman işte ben o zaman Lefke'den çok keyif almaya daha da devam ediyorum.
Peki o 11 yıllk süreç içerisinde Lefke'yi her anlamda tanıma ve yeni bilgiler edinme konusunda dönüp geriye baktığında evet ben bu kadar şeyi de öğrenmeye başlamışım Lefke hakkında diyor mu acaba...
Örneğin ilk geldiğimde aldığım bir kitap vardı. "Bir Tarih Bir Hikâye". Lefke'yi anlatan bir anı kitabıydı. Lefke'ye ilgili sadece o kitapta yazılanlarla ilgili bir bilgim vardı. Ama şimdi ben o kitapların üzerine birçok kitap yayınladım ve daha çok sayıda kitap yazılabilecek malzemeler birikiyor bu süreçte. Tabii o anlamda kendimizi de Lefke'ye adapte ettik zaten çok geliştirdik. Lefke ile ilgili çok sayıda kaynaklar dinliyorsun ama yeterli mi? Ben hiçbir zaman yeterli bulmuyorum. Bunu daha da ileriye götürebilmem gerektiğine inanıyorum.
Aslında hep beraber götürebilmemiz lâzım. Yani meselâ bir makale yazıyorsun sonra o makaleden o kadar çok yan dallar açılıyor ki o zaman da bu bir makaleyle kalmamalı kitaplaşması gerek diyerek yürümeye başlıyorsun.
Değişik süreçlerde ve zaman içerisinde yazılmış 16 makalesinden oluşan bir kitaptır "Lefke Tarihinden Sayfalar". Bu makaleler daha önce herhangi bir kitap formatı içerisinde yayınlandı mı yoksa ilk kez bu kitapta mı biraraya getirildi...
Benim Lefke'yle ilgili bu kitabım aslında biraz da popüler bir dille yazıldı. Yani akademik ahlâk, uslûb korunmakla berader daha popüler bir dil kullandım. Daha samimi olmak adına. Yani karşılıklı konuşurmuş gibi bir dil kullanmayı seçtim bu çalışmamda.
İnternette bir sayfam var elnuragayev.com sayfası ve orada bir Lefke grubumuz var. Bu yazıları daha önce bu grup içerisinde yayınlamıştım. Böylece sağolsunlar çok sayıda Lefkeli tarafından da bu sayfamız rağbet görüyor. Sadece Lefkedekiler değil yurtdışında yaşayan Lefkeliler de çok ilgi gösteriyor. Özellikle Melbourne'u vurgulamak lâzım orda bir kitlemiz var. Keza Sidney ve Londra'da da Lefkeliler çoktur. Ve sadece okunmakla kalınmıyor geri dönüşler de yapıyor bazı okurlar. Konuyla ilgili katkı koyanlar oluyor evrak paylaşanlar oluyor, resim özellikle çok fazla gönderiliyor.
Öncelikle bu makalelerimi orada yayınlarım ama bir hedefim var genelde. Her Lefke Ceviz Festivali'ne bir Lefke kitabı hazırlamak.
"Güzelim Lefke"yi 2018 Lefke Ceviz Fesitivali'nde yaptım, bu kitabımızı da 10. Lefke Ceviz Festivali için tamamladım. Önümüzdekileri de bu şekilde planlıyorum. Tabii bir kitabın bana göre bir hacmi var, 200-250 sayfa olmalıdır en az diye. Bu anlamda zaman ayırarak meselâ her ay sayfamda bu yazıları paylaşıyor , gelen katkılarla birlikte ardından kitap formatı için çalışıyorum.