Lefkoşa Sanayi Bölgesi esnafı, Covid- 19 salgını süreci itibarıyla ekonomik olarak durumun içler acısı olduğundan yakınıyor… Pek çok iş yerinin kapandığını dile getiren Sanayi Bölgesi esnafı, bu dönemde çok zorlandıklarını ifade etti. Bütün sektörlerin kan ağladığını söyleyen esnaf, salgın döneminde işlerin %50-%60 azaldığını da belirtti.
Aygün Bahar ÖKMEN
Lefkoşa Sanayi Bölgesi esnafı, Covid- 19 salgını süreci itibarıyla ekonomik olarak durumun içler acısı olduğunu ifade etti.
Pek çok iş yerinin kapandığını dile getiren Sanayi Bölgesi esnafı, bu dönemde çok zorlandıklarını belirtti. “Elektriğimizi, giderimizi, işçimizi ödeyebilelim diye hak ettiğimiz fiyatın altına çalışıyoruz” diyen esnaf, çarkın dönmesi için her şeyin birbirine bağlı olduğunu da dile getirdi.
Bütün sektörlerin kan ağladığını ifade eden esnaf, salgın döneminde işlerin %50-%60 azaldığını kaydetti. İnsanların para harcaman istemediğini ve yarından umutları olmadığını söyleyen esnaf, devletten yardım gelmediğini de ekledi.
Bu adanın bel kemiğinin esnaflar olduğunu dile getiren Lefkoşa Sanayi Bölgesi esnafı, salgın nedeni ile alınan tedbirlerin sektöre verdiği hasarın bir yılda düzelmesini mümkün görmediklerini belirtti.
Sanayi Bölgesi’ndeki iş insanları ne dedi?
Kodan Möble Direktörü Hüseyin Kodan:
“Bütün sektörler kan ağlıyor”
“Esnafın hali perişan…” şeklinde konuşmasına başlayan mobilyacı Hüseyin Kodan sözlerine, “Gelen yok, ilgilenen yok. Kredi vereceklerini söylüyorlar ama nasıl bir kredi? Hibe mi? Hayır. Faizle kredi. Böyle kredi, böyle yardım mı olur? Esnaf böyle mi kalkınır? Bu adanın bel kemiği esnaf” şeklinde devam etti.
Giderleri ödeyebilmek için fiyattan kıstıklarını dile getiren Kodan, “Görüyoruz ne kadar iş yeri kapandı. 700-800 iş yeri kapandı. Gelen işe mecburiyetten; elektriğimizi, giderimizi, işçimizi ödeyebilelim diye fiyat kırarak evet diyoruz. Ama nereye kadar?” dedi.
Farklı ülkelerin de salgın için ayırdıkları bütçeden bahseden Kodan “Güney tarafta covid-19 için bilmem kaç milyon Euro bütçe ayrıldı. Esnafın çarkını çevirebilsin diye. Sadece mobilya sektörü değil, bütün sektörler kan ağlıyor. Kaportacısından, makinistinden, tesisatçısından…” şeklinde konuştu.
“Kısacası ekonomisi olmayan bir devlet, devlet değildir. Seçim derdine düştüler her şeyi unuttular. Ben seçimlere bile gitmeyeceğim. Benim gibi bütün esnaf da kan ağlıyor çünkü. Eskiden hepimiz ‘şükür olsun’ derdik çünkü en azından çarp dönüyordu. Şimdi yatırım yapanlar, yeni iş yeri açanlar, kiracı olanlar bin pişman” dedi.
Kıbrıs Çukurova Pergole Tente Direktörü Haydar Sarıkaya:
“Hükümet tozpembe tablolar çiziyor ama yarından ümit yok”
Covid’den sonra durumun çok vahim olduğunu dile getiren Haydar Sarıkaya, “10 tane işçi varsa 2 taneye düştü. Para alamıyoruz. Kapılar açılmıyor, ekonomi her gün kötüye gidiyor. Hükümet tozpembe tablolar çiziyor ama yok öyle bir şey” şeklinde konuştu.
Devletten yardım alamadıklarını belirten Sarıkaya, “1500 lira yardım vereceğiz dediler, biz hiçbirimiz yararlanamadık bundan. İçeride adamı olanlar aldı parayı. Covid döneminde dükkân sahibi kapalı kaldığımız dönemde bile parasını istiyor ama. Ne yapacaksın? İç açıcı hiçbir gelişme yok” dedi.
Sarıkaya sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Aldığımız malı dövizle alıyoruz, bir iş yapacaksın mecburen döviz üzerinden. Buranın güneşine yerli kumaş dayanmıyor, mecbursun toptancıdan Euro ile almaya. TL ile iş yapamıyorsun zaten. 30 bin liralık iş yapacaksan, haftaya o 30 bin liranın karşılığının ne olacağının garantisi yok. Parası olan bile bir şey almak istemiyor zaten bu zamanda. Parasını harcamak istemiyor. Yarından ümit yok. Güneyden gelen bir Kıbrıslı Rum bile üçün beşin hesabını yapıyor beş lira az ödemek için. Gelecek kaygısı çok.
İnsanlar ülkeye kimse gelmesin diyor. Tamam gelmesin. Neyle doyacağız? Günübirlik yaşayan insanın halini soran yok. Bak ne oldu? Talebe gelmedi, bütün evler boş. 17 dairesi olan tanıdığım var ama tüm daireler boş. Satmak istiyor, kime satacak? Talebenin burada en kötü ihtimalle 2000 lira kirası vardı. Bugün 100.000 talebeden gelecek olan parayı siz hesaplayın. Bunların hepsi birbirine bağlı şeyler. Ben mesela kafelere iş yapıyordum ama bütün kafeler kapandı, neden öğrenci yok. Neden? Covid-19. Villalara, zenginlere, parası olana yapıyorsun çok çok. O da denk gelirse.
Hükümet ne yapacak? Nasıl bir çare bulacak hiç bilmiyorum. Sanki yapmacık bir hükümet var. Türkiye’den para gelsin, yiyelim, halkı boşver. İş yoksa mesleği nasıl icra edeceksin? Lafa gelince üretim çok ama iş icraata gelince…”
Otokar Direktörü Ayer Yarkıner:
“Son dört beş ayda verilen zarar, bir senede düzelebilecek bir zarar değildir”
Alınan tedbirlerin esnaf üzerindeki etkisinin ne denli olumsuz olduğunu dile getiren Ayer Yarkıner, “Biz otomobilciyiz. Covid-19 salgını hem yeni iş yapmamızı hem de yaptığımız işleri engelledi. Teslimatlarımızı, yeni tedariklerimizi, bunların karara bağlanmasını olumsuz etkiledi. Bunda alınan tedbirlerin çok büyük etkisi var. Tedbirler, acemice alındı” dedi.
“Önce her tarafı kapatarak çok ciddi bir hasar verildi. Ardından tamamen tedbirsizce, sanki salgın bitmiş gibi, açılarak daha büyük bir zarar verildi. Ardından tekrar kısıtlamaya gidildi. Bu arada döviz fırladı. O dönem yapılan anlaşmaların TL karşılığı şimdi bambaşka rakamlara ulaştı” şeklinde konuştu.
“İş yapabilme kapasitemizi de, moral motivasyonumuzu da yok etti. Covid bir etki ama ana sebep covid’in varlığını kabul ederek nasıl korunarak faaliyetlerimizi devam ettireceğimiz yönünde yol gösterenin olmayışı” ifadelerini kullanan Yarkıner, covid-19’un Kasım ayında da ilerleyen aylarda da var olacağını ifade etti.
Yarkıner, ne şekilde olmalıydı diyerek “Bununla ilgili teknik meslek kuruluşlarla da koordine olarak kararlar almaları gerekirdi. Meslek grupları ya da kuruluşlara alınması gereken tedbirleri yayınlamaları gerekirdi. Pandemi yönetimiyle birlikte, korunma tedbirleri ile birlikte, şirketlerin nasıl çalışacağı esaslarını belirlemeleri ve sistemleri bu şekilde çalıştırmaları gerekirdi” alınması gereken önlemleri anlattı.
“Kapanmak, sokağa çıkmayı yasaklamak, bunlar korkak çözümlerdir. Esas olana yönelik çözümler değildir bunlar. Ne yapacağını bilmeyen yöneticilerin aldığı tedbirlerdir. Bunlar da doğru değildir. Bunların sonucunda bu hale geldik” dedi.
Bir aile şirketinde ekonomik tedbirler almanın daha kolay olduğunu dile getiren Yarkıner, “Önemli olan buradan nasıl çıkacağımız. Bizimki bir aile şirketi. Tedbirlerimizi daha sakin alabiliyoruz. Rahatlıkla ekonomik önlemler alabiliyoruz. Ama herkes böyle değil” şeklinde konuştu.
Yarkıner sürecin yönetimi ile ilgili olarak, “Krizi çok iyi yönettiler diye kendileri ile övünüyorlar. Hayır, yönetemediler. 2 aya yakın tüm şirketler kapatıldı. Birçok şirket battı. Bundan sonra nasıl gider bilemem ama verdikleri zarar, son dört beş ayda verilen zarar, bir senede düzelebilecek bir zarar değildir” ifadelerini kullandı.
Mutlu Möble Direktörü Mutlu Akdoğan:
“Eskisi gibi iş yok diyoruz ama iş olsa da eleman olamıyor zaten”
Ahşap eşyalar üreten Mutlu Akdoğan, salgından sonra esnaf ekonomisi ile ilgili, “Covid’den sonra önceki işimiz kalmadı. İnsanlar zor durumda. Eskisi gibi para dönmüyor. Nakitte büyük sıkıntı var. Ödemelerimizi net alamıyoruz. İşimiz eskisi gibi değil. Bir sene önce yaptığımız işi yapamıyoruz. Ekonomi çok kötü… Bu bize de çok yansıyor” dedi.
Akdoğan, “Biz normalde masa, sandalye, koltuk imalatçısıyız. Bundan 1,5-2 sene önceki talep yok şu anda. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. İnsanlar para harcamamanın derdinde. Eskisi gibi canlılık yok işlerde. İşlerde yaklaşık %50-%60 düşüş var” şeklinde konuştu.
Eleman konusunda da sıkıntı çektiklerini aktaran Akdoğan, “Bunlar çok büyük sıkıntılar. Eskisi gibi iş yok diyoruz ama iş olsa da eleman olamıyor zaten. Tek başımıza yürütmeye çalışıyoruz işletmemizi” ifadelerini kullandı.
Arhun Yapı Market LTD. Genel Menajeri Oben Arhun:
“Hiçbir kur sabitlemesi, ya da katkı, destek yok. Şu anda ‘kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuruyoruz’ diyebiliriz”
Oben Arhun, “İnşaat sektörü salgın döneminden ve ekonomideki gidişattan bayağı etkilendi. Covid nedeni ile yarım kalan inşaatlar, geri gelemeyen işçiler, inşaat elemanları… Bunlar sektörü ciddi anlamda etkiledi” şeklinde konuştu.
Devletten inşaat sektörü olarak bir destek görmediklerini ifade eden Arhun, “Yönetimden de bir destek görmedik açıkçası. Genelde turizm, okul gibi konulara arayış içerisindeydi. İnşaat sektörünü fazla düşünmediler” ifadelerini kullandı.
Döviz kurlarındaki dalgalanmaların yarattığı sorunları ele alan Arhun, “Döviz apayrı bir durum zaten… Türkiye’den dahi ithal edilen ürünler %99’u döviz üzerinden. Bu da bizi etkiledi. Gelen gümrükleri döviz üzerinden ödüyoruz. Hiçbir kur sabitlemesi, ya da katkı, destek yok” dedi. “Çekler 90 gün ötelendi. Hiçbir yardım görmedik sektör olarak. Şu anda ‘kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuruyoruz’ diyebiliriz” eklemesinde bulundu.
Esas işlerinin toptancılık ile olduğunu ifade eden Arhun, “Sanayi Bölgesi içerisinde perakende satış noktamız var. Perakende bölümünde müşteri ile alakadar olamıyoruz salgın nedeni ile. Başlarda içeri müşteri girişi tamamen yasaktı. Kapıdan söylüyor, alıp gidiyordu” dedi.
“İçeri girse belki rafların arasında gezerken bir yerine beş tane alacak olan adan bir şey alıp gidiyordu tabi öyle olunca. İster istemez bir süre sonra açmak zorunda kaldık. Toptan kısımda ise pazarlamacılar var, onlar gezerek satış yapmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.
Arhun, “Çok şükür bir şeyler çıkıyor ama inşaatların bu noktada olması satışları çok etkiledi. Satışlar düştü. Yabancı yatırımcı gelmiyor. İleride ne olur onu da bilemiyoruz” ifadelerini kullandı.