24 Eylül’de yüze yakın ülkede gerçekleşen Değişim İçin Yüz Bin Şair (100 Thousand Poets for Change) şiirin, edebiyatın ve sanatın gücünü pekiştirmek için harekete geçti.
Şairler değişim istiyor, şairler değişim için dünyayı ele geçiriyor.
Amerikalı şair ve editör Michael Rothenberg’in mimarı olduğu Değişim İçin Yüz Bin Şair, Avrupa’dan Orta Doğu’ya pek çok ülkede, farklı şehirlerde düzenlendi. Ayrımcılık ve nefretin ele geçirdiği dünyada şairlerin ve şiire inananların hâlâ aynı yöne bakabildiğini kanıtlayan Değişim İçin Yüz Bin Şair, sınırları kelimelerle değiştiriyor.
Kıbrıs’ta (hem Güney’de hem Kuzey’de) da aynı gün çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi…
“Barış ve Değişim İçin” belgisiyle dünya çapındaki bu organizasyonda yer alan Sanatçı ve Yazarlar Birliği üyesi şairler, cumartesi 11.30’da, üzerinde Fikret Demirağ’ın “Kardeşim, barışı ne zaman yapacağız?” dizeleri yazılı özel tişörtleriyle, Lokmacı ve Büyük Han civarında şiir dağıtırken; Dilara Aşardağ’ın dansı eşliğinde Fikret Demirağ’ın “Kardeşim, Barışı ne zaman yapacağız?” şiiri (Türkçe, İngilizce ve Rumca) okundu...
Dünyanın 95 ülkesindeki 450 şehirde şairlerin aynı gün gerçekleştirdiği etkinliklerle paralel olarak yapılan bu uluslar arası organizasyon akşam saatlerinde de; Cadı Kazanı Kafe’de saat 18.30’da şiir dinletisi ve açık mikrofon etkinliğiyle sürdü…
Etkinliklere, Zeki Ali, Mehmet Kansu, Neşe Yaşın, Tamer Öncül, Gürgenç Korkmazel, Senem Gökel, Jenan Selçuk ve Fatma Akilhoca’nın yanı sıra orada hazır bulunan diğer şair ve sanatseverler de katıldı…
***
Dünyadaki tüm etkinlikler aşağıdaki linkten izlenebilir: http://www.bigbridge.org/100thousandpoetsforchange/
KARDEŞİM BARIŞI NE ZAMAN YAPACAĞIZ?
Kardeşim, işte gene geldi yaz, yüreğin yazın mektubunu aldı mı,
işte yaz geldi gene, kardeşim, barışı ne zaman yapacağız,
ne zaman barışacağız önce kendi kendimizle sonra birbirimizle,
ne zaman gidip gelecek sevgi suları aramızda, işte gene yaz geldi,
barış buğdayını ne zaman ekeceğiz, yüreklerimiz ne zaman konuşacak,
ne zaman duyacağız, söyle, sevgili, yaşamın sürüme uğultusunu,
işte gene yaz geldi, etin mavinin ve sevişmenin kokusunu aldın mı,
ne zaman olacak kendi sesimiz, “kendimiz” olmayı ne
zaman öğreneceğiz,
ne solgun çocuklar, gençlikler yaşadık, kardeşim, aklında mı,
aklında mı ne yoğun acılar, ne boşa yorgunluklar
yaşadığımız,
anımsa, ne adına, ne bol ölümlere akıp gitti kanlarımız,
nasıl ziyan olup gitti en güzel yıllarımız, anımsa,
her gün biraz daha çarklara yedirildiğimizin farkında mısın,
şarkılarımızın başkalarınca belirlendiğini ne zaman
anlayacağız,
boşa akan sular gibi nasıl yoğa akıp gittik, anımsa
Kendimiz olmayı, ne zaman öğreneceğiz, örselememeyi
hiçbir yüreği,
umutlarımızın ve acılarımızın küllerine olsun saygılı
olmayı ne zaman,
ne zaman anlayacağız yaşamın saygıya değer olduğunu,
insanın ve şarkısının,
bir otu, bir yaprağı bile ezip örselemeden sevip
koklamayı, ne zaman,
uğultulu zaman kovanı önünde ürpermeyi ve doğru
algılamayı onu,
acıları gündemden ne zaman düşeceğiz, insanla yaşıt o
çıkar duygusunu,
kardeşim işte gene yaz geldi, yazlar yüreğine sevmeyi
öğretmedi mi,
işte yaz geldi gene, işte yaz geldi, işte yaz, mektubunu
aldın mı,
Yüreğinin mektubu eline ulaşmadı mı hiç almadın mı
avuçlarına onu,
şiir, o gerçek şiir ne zaman dolduracak yaşamın kılcal
damarlarını,
sevginin tozunu ne zaman alacağız, ovup parlatmayı
sevgili bir umudu,
kardeşim, büyük büyük harflerle yüreğimize ne zaman
yazacağız
bu kirlenmiş dünyadaki bütün güzel, haklı şeylerin adını
Ne zaman alacağız yalansız bir sevişmenin o benzersiz tadını?
Fikret Demirağ
HAFTANIN UYARISI:
Aman, DİKKAT!!! Ortalık yerde osurmayın…
Münhasır bölgenize sondaj aleti yerleştirilebilir…
(Gerekli RUHSAT New York’tan alınmıştır…)