Lefkoşa Surlariçi’nde ‘Kıbrıslı’ olmak (!)

 

 

 

<< Ne mi oldu?.. Mis gibi ekmek aldığımız fırınlar kapandı, lahmacun fırınları kuruldu. Yaseminlerimiz bir bir kurudu. Yaseminler kurudukça ve valiz sesleri arttıkça Kıbrıslılar da Ortaköy, Yenikent gibi, bölgelere kaçmaya başladılar. Bakkal kültürümüz vardı, o da yok artık…>>

 

Lefkoşa Surlariçi…

Türkiye’den gelip adaya yerleşenlerin çoğunlukla yerleştiği bir bölge…

Tarihi dokusuyla biliniyor Surlariçi…

Bölgede çok az sayıda Kıbrıslı Türk yaşıyor artık, zamanla dış bölgelere göçmüşler…

Bu bölgede yaşamaya devam eden bir Kıbrıslı Türk ablamızdan bir mektup aldım.

Yazılarımı takip ediyormuş, katkı koymak istedi.

“Surlariçi’nde Kıbrıslı olmak” neymiş, yazıp yollamış.

Aynen yayınlıyorum:

 

Sevgili Mert.

Bir süredir yayınladığın yazı dizisini okumaktayım. Ben de sana görüşlerimi yazmak istedim. Sevgili Mert ben Lefkoşa Surlariçi’nde yaşayan bir Kıbrıslıyım. Burada doğdum, annem beni bu bölgede dünyaya getirdi, büyüdüm ve hala yaşıyorum… Şimdi 50’li yaşlarıma geldim. Bu bölgedeki değişimi bizzat gözlerimle gördüm. Bizim zamanımızda hani söylerler ya “yasemin kokulu” diye… Öyleydi Lefkoşa. Herkes kapısının önünü akşamüzeri süpürür, yıkar, yaseminlerini dizip sokağa otururdu. Mis gibi tüterdi Surlariçi… 1990’lardan itibaren gözle görünür değişim başladı. Ben çok iyi hatırlıyorum, valiz seslerini… Bilirsin valizleri çekerken tekerlekleri bir ses çıkarır, uğultu gibi… Buraya gelen göçmen Türkiyeliler de valizlerini sürükleyerek gelirlerdi. O ses hâlâ aklımda… 90’larda valiz sesleri çok çoğalmıştı. Ve bu bölgede de yavaş yavaş değişim başladı. Ne mi oldu?.. Mis gibi ekmek aldığımız fırınlar kapandı lahmacun fırınları kuruldu. Yaseminlerimiz bir bir kurudu. Yaseminler kurudukça ve valiz sesleri arttıkça Kıbrıslılar da Ortaköy, Yenikent gibi, bölgelere kaçmaya başladılar. Bakkal kültürümüz vardı, o da yok artık. Geçenlerde bir olay başıma geldi onu sana anlatmak isterim. Burada yaşayan göçmenler yolu kesmişler düğü yapıyorlar. Tam da kesilen sokak benim doğduğum sokak… Arabamlka yanaştım, belki geçerim diye, aralarından biri yanıma gelerek “Buradan geçemezsin abla, diğer sokaktan dolaşsana” dedi. Bu söz benim çok gücüme gitti.

Benim doğduğum sokakta yabancılar doluşmuş, bana kendi mahallemi tarif ediyordu!

Evet, ırkçılık yapmayalım, tamam dışlamayalım bir birimizi ama yok oluyoruz sevgili Mert yok oluyoruz!..

Madem ki kendi mahallemizde “yabancı” olduk, bu bittiğimizin resmidir evladım.

Doğduğum mahallede gece sokağa çıkamıyorsam, korkuyorsam kendi mekânımdan bittik demektir.

Sana yazıklarımı ister yayınlarsın, ister yayınlamazsın ama ben de kendi düşüncelerimi yazmak istedim.

Hayırlı başarılar dilerim.

Adımı yayınlamazsan sevinirim, kendi mahallemde en azından hedef olmayayım.

   

YARIN: Genç siyasetçi Mehmet Kale KİŞİ’nin görüşleri

 


 

Sendikacıyı sürdü, partilisini atadı!

 

Yaklaşık bir ay önce bizzat Çalışma Bakanı Şerife Ünverdi’nin talimatıyla “çalışanları örgütlediği gerekçesiyle”  Lefkoşa Sosyal Hizmetler Dairesi’nde çalışan KTAMS yönetim kurulu üyesi Serman Yiğit’in Akdoğan’a sürülmesi konusunda yeni gelişmeler var.

Şöyle ki; bakanlık çatısındaki baz istasyonlarına karşı yapılan eylemlerden kısa bir süre sonra Serman’a karşı bakanlık harekete geçmiş ve Serman, apar topar Akdoğan’a sürülmüştü.

Bakanın talimatıyla sürgüne yollanan Serman Yiğit’in yerine yeni bir görevlendirme yapıldı önceki gün…

Geçici statüsünde memur olarak önceki gün istihdam edilen UBP’den Hasan Hasipoğlu’nun kızı bu göreve atandı!

Sosyal Yardım maaşlarının bağlandığı birime bir partilisini atayan UBP’li bakan Şerife Ünverdi bu atamasıyla “partizanlık” şüphesi de yarattı.

Kısaca, sendikacıyı sürgüne yollayıp cezalandıran hükümet, sendikacının yerine “partilisini” atadı.

Tam da UBP taktiği, tam da kokuşmuş zihniyet örneği…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri