Lefkoşa’ya “en kıymetlisi”

Cenk Mutluyakalı

Yerel yönetimlere dair heyecan, buruk da olsa başladı.
“Reform” dedikleri planı kimse hazmetmedi.
Adları, sınırları, içerikleri, yapısı bir garip “belediye modeli” ortaya çıktı.

Şimdi yeni belediye başkanlarının isimleri konuşuluyor.

***

“Yerel Yönetimler” kendi kendimizi yönetme anlamında neredeyse tek kaldı.
-Ki birleştirme emrinin de deniz ötesinden geldiğine dair güçlü bir kabul var.-


Ah da ne acı…
Demokrasi ve iradeye müdahale olmadan tek seçebildiğimiz belediye başkanları ve muhtarlar şimdilik!

Başbakan’ın Türkiye’den atandığını herkes biliyor, parti başkanının nasıl devrildiğini; Dışişleri Bakanı’nın Ankara’dan bizzat dayatıldığını, kabinenin Büyükelçilik’te yazıldığını…
“Cumhurbaşkanlığı” makamı malum zaten…

O nedenle elde avuçta kala kala belediyeler var.


***

Şimdi kimileri diyor ki yerel yönetimlerde partilerden çok daha önemlisi adaylardır.
Oldu canım!
İtaatten hepimizi kör eden rezil partilerin adaylarını böyle yedirecekler topluma!

***

Adaylar elbette son derece önemlidir ama çok daha önemlisi zihniyettir.
Mağusa’da gördük farkını, ülkenin en iyi belediyesi, 8 senede çökertildi.

Lefkoşa’nın nasıl yıkıntılar altında bırakıldığını yaşadık.
Lefke’yi, Alsancak’ı unutmadık elbette…

Denize lağım akıtan, kent bütçesini hizmet değil istihdam aracı gören, ihaleleri parti teşkilatında paylaşan siyasi zihniyetin adaylarına geçit vermemek seçmenin sorumluluğudur.

“Ulusal” başkanlar halka değil talimata bakar!
“Kapat” denir kapatırlar belediyeyi, “istihdam yap” derler iflas pahasına yaparlar!


***

Parti içi yarışları sever, takdir eder ve hatta demokrasinin olmazsa olmazı görürüm…
O nedenle de “kimseyle yarışmam” tavırlı hareketleri fazlaca otoriter, kibirli hatta tehlikeli bulurum.


Parti içi demokrasi görevdeki başkan ya da vekillerin kendi kapasitelerini güncel, güçlü ve dinamik tutmalarını sağlar, ilkeler ve değerler açısından bir özdenetim işlevi görür.

Şu ana kadar adaylarını tek açıklayan parti CTP oldu, parti içi yarışları da başarıyla tamamladı.
Avrupa’nın bölünmüş tek başkenti Lefkoşa kuşkusuz ki en önemli belediye!
CTP de tabiri yerindeyse “en kıymetlisini” aday göstererek Lefkoşa’yı ne kadar çok istediğini gösterdi.

Barışın inşa edileceği kent Lefkoşa, o nedenle, mutlaka ilerici, demokrat, çözüm yanlısı bir isimde olmalı… İlk kez kadın bir başkanla tanışacak belki de…

Şimdiki başkan Harmancı’ya yakın isimler sitem ediyorlar, “CTP’nin aday göstermesi şart mıydı?” diye… Sanırım unutuluyor. TDP adayı Harmancı, Lefkoşa’yı CTP’li bir başkana karşı aday olarak kazanmıştı. Hem de başkenti “Ulusal” felaketten kurtaran Kadri Fellahoğlu ara seçimle geldiği bu görevde henüz 14 ay görev yapmışken… Üstelik sonrasında o CTP, döndü, bir sonraki seçimde Harmancı’yı destekledi.


***


Sözüm ona “reform” Lefkoşa’yı en küçük belediye yapsa bile yine de Kıbrıs’ın kalbidir; o kalbi, kırmamak önemlidir.