- “Delisin” dedi, bir dostum…
- Deli!
- Öyle.
* * *
- “Niye insanları üzüyorsun, tepkileri üzerine topluyorsun?” dedi.
“Doğruları yazmıyor muyum” dedim.
- Aptalsın, dedi, bu kez…
- Hem deli, hem aptal, iyi...
* * *
- “Yazma be!.. Doğrular korkutur!.. Yüzüne vurma insanların. Doğruları yazmak, söylemek karın mı doyurur? ”
- Doyurmaz.
- “İnsanlara duymak istediklerini yaz, bunları söyle. O zaman mutlu olurlar… Kim bağırıyorsa, onlarla bağır… Kim üzülüyorsa, onlar üzül. Kim isyan ediyorsa onlarla isyan et. Ama herkesin yanında ol. Herkesin ruhunu okşa. Herkesin yüzüne gül... ”
- Gülünce güller açar diyorsun...
- Evet.
- Siyasetçi olsam mı acaba?
* * *
- “Emel Sayın ol be” dedi, “deli olma…”
- Emel Sayın ?!
- “Evet, mavi boncuk dağıt…”
- O şarkıda bir gönül işi vardı, dedim…
Küfretti!..
* * *
- Şimdi sen kimi insanları kızdırıyorsun, ne oluyor? Herkes işine geleni yapıyor. Siyasetçi de çalışanı da sendikacısı da yurttaşı da… Herkes yolunu buluyor. Görmüyor musun, herkes kendini kurtarma derdinde…
- Kurtulduk mu?
Yine küfretti!..
* * *
- “Bak dostum” dedi, “Herkes doğruları bilir ama kendi doğrusuna bakar!.. Değişimi söyler herkes de kimse kendini değiştirmek istemez. Bu düzen böyledir. Sempati topla, tepki toplama, yazıktır…”
- Üç maymun, diyorsun…
- Öyle…
* * *
- Mana mou!..
- Ben mi?
- Sen ya…
- Seni mi?
* * *
- “Ürkütme vakvakları”, dedi, “Bilmez misin o tekerlemeyi…”
- Leylek leylek likirdek
Hani bana çekirdek
Çekirdeğin içi yok
Kimselerin suçu yok.
* * *
Tekerlemeyi de bilemedik, iyi mi…
Acıdı halime, gülerek gitti!..