Federal kültüre uygun, barış kavramını içselleştirmiş, ortak yurt bilincine sahip bireyler yetiştirilmesi hedefi ile Kıbrıs’ın her iki yakasında kurulan eğitim komiteleri çalışmalarına başladı... Ada’da bulunacak çözümün barışa evirilmesi için şüphesiz ki eğitim komitesinin üzerinde yadsınamaz bir sorumluluk vardır. Bu noktada komitenin eğitimle ilgili kendine biçtiği hedefler oldukça önemlidir, fakat eksiktir de aynı zamanda.
Evet, bugün Kıbrıs’ın kuzey ve güneyinde liberal eğitim anlayışı ile eğitimin özneleri nesneleştiriliyor, düşünmeye ve şüphe etmeye cesaret edemeyen bir kuşak yetiştiriliyor. Esas gailesi, ahlaki anlamda yetkin bireyler yerine mesleki anlamda yetkin bireyler yetiştirmek olan liberal pedagoji ile en önemli insan haklarından biri olan eğitim; pahalı bir meta haline getiriliyor... Buna ek olarak, eğitimi iyi para kazanma aracı olarak gören; bilgiyi öğrenmek için değil, hayatın pratiğinde daha ‘iyi’ yerlere ulaşmak için önemseyen mevcut eğitim felsefesi ile eğitimin özneleri sosyal adalet, bireysel ve toplumsal sorumluluk, ortak iyi/çıkar gibi konulara kayıtsız bırakılıyor...
Bugünün kapitalist düzeninde, rekabeti doğal erek haline getiren liberal pedagoji, bireyin ‘başarı’ya ulaşması için her türlü ahlaki değeri ve onuru ayaklar altına almasını en basit tabir ile tetikliyor. Evet, rekabet önemlidir ama birey, herkesten ve herşeyden önce kendi ile rekabet etmelidir. Bireyi bir yarış atına getiren ve kendi emelleri uğruna zincirleyen liberal pedagojinin dayattığı bu rekabetçi anlayış; kapitalizme hizmet etmekten başka bir işe yaramaz.
Liberal pedagojinin birey ve toplumda yarattığı tahribatı göz önünde bulundurduğumuzda; bilgi aktarmaktan öte sosyal öğrenmeyi ön planda tutan, kültürel/etnik çeşitliliğin yaratacağı potansiyelin farkında olan, sosyal ve ekonomik anlamda dezavantajlı sınıfları önemseyen, bireylerin empati sahibi olması kaygısını taşıyan, dogmatik doğruları eleştirebilen bir kamusal eğitim, Kıbrıs’ta yaşanan ahlaki/kültürel dejenerasyonun önüne geçilmesi noktasında hayati öneme sahiptir. Kristal bir avize kadar berraktır ki, bireyin sadece bilişsel gelişimi ile ilgilenen liberal eğitim felsefesi ile bireyin bir karar alıp eyleme geçerken bu kararı aynı zamanda toplum için alması gerektiği bilincine ulaşması beklenemez.
Eğitimi kapitalizmin bekçisi haline getiren, bireyin duygusal, sosyal gelişimini göz ardı eden liberal pedagoji ile ne bireyler özne olabilir ne de biz, dilimizden düşürmediğimiz, toplum anlamında özne olma mertebesine ulaşabiliriz. Evet, barış eğitimi önemlidir, inkar etmiyorum. Ada’da kurulan iki toplumlu eğitim komitesi, bireyin öteki ile barışmasını önemsemelidir; lakin bundan önce bireyin önce kendisi ile sonra toplumla, doğayla, en son ise Ada’nın tümüyle barışmasını daha çok önemsemelidir. Liberal eğitim felsefesinin yarattığı bireysel ve toplumsal yıkım ile Kıbrıs’ın bugünkü durumu arasındaki organik bağı göz ardı etmemelidir.
Bugünkü eğitim sisteminin, özelde bireyde, genelde ise toplumda yarattığı negatiflikleri göz önünde bulundurduğumuzda; ayrımcılık, ırkçılık, düşmanlaştıran unsurların eğitim sisteminden arındırılması kadar bugünkü eğitim sisteminin esansını oluşturan ve insanı nesneleştiren, tek tipleştiren, analitik bir düşünceye ulaşılmasını engelleyen unsurlara da artık kafa yorulması gerek... Liberal pedagoji ile özne olmaktan gün be gün uzaklaştırılan bireyler ile bu toplumun özne olmasını düşlemek göle maya çalmaktan başka birşey değildir çünkü...