BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide iki Kıbrıslı liderin; Nikos Anastasiades ve Mustafa Akıncı'nın müzakere masasına dönmeleri için daha “somut bir şeyin” yapılması gerektiğine inandığını ifade ederek, liderlerin masaya dönmeleri durumunda yapılandırılmış bir sürecin olup olmayacağı konusunda endişeli olduğunu belirtti.
Kıbrıs Haber Ajansı’na konuşan Eide, toplumlar arası güvenliğin inşa edilmesi amacıyla bir temelin oluşturulması gerektiğine işaret ederek “bunun (güvenliğin) liderler seviyesinde olmaması durumunda diğer seviyede oluşturulması zor olacak” dedi.
Liderlerin müzakere masasına dönmesi için atılması gereken gelecek adımlarla ilgili bir soruya BM yetkilisi, Nikos Anastasiades ve Mustafa Akıncı'nın müzakere masasına dönmeleri amacıyla adımlar atıldığını ancak söz konusu adımlar hakkında daha fazla bilgi vermemesi durumunda belki bunların daha başarılı olacağını düşündüğünü söyledi.
“Tango için iki kişi gerekir” diyen Eide irade gösterilmesinin önemine işaret ederek, bir yandan Temsilciler Meclisi'nin 1950 yılı Enosis referandumu ile ilgili kararı ve insanların konu üzerinde ne yapacakları konusu olduğunu öte yandan Kıbrıs Türklerin durumun ne kadar devam edileceğine izin verilmesi konusu olduğunu söyledi.
Nisan ayında Türkiye'de yapılacak referandum ve bunun Kıbrıs müzakerelerini nasıl etkilediği hakkında Espen Barth Eide, referandum dâhil bölgedeki herhangi bir gelişmenin kendi önemini taşıdığını “ancak müzakerelerin şu an yapılmaması nedeni değil” dedi.
“Tamamen aksine, uzun süreli bir duraklama müzakerelerdeki ivmeyi olumsuz bir şekilde etkileyecek” diyen Eide, görüşmelerin yapılmaması dış gücün varlığından dolayı olmadığını, “Kıbrıslı bir kriz, Kıbrıs’ta yaratılan bir kriz ve Kıbrıs’ta çözümlenmesi gereken bir kriz” şeklinde konuştu.
Kendisinin “gerçekçi iyimser” olmasının nedeni ve bunun kendisinin gerçek sorunları halının altında sakladığı görüşü hakkında Kıbrıs Haber Ajansı’nın bir sorusuna Eide, söz konusu görüşü reddederek, şahsen ifade ettiği iyimserlik iki liderin müzakere masasına dönmeleri konusu hakkında olduğunu açıkladı.
Eide, “müzakere masasına dönmemiz durumunda kendimizi organize edip edemeyeceğimizin önemli bir konu olduğunu da açık ve net bir şekilde söyledim. Tabii ki, liderlerin masaya nasıl dönmeleri konusuna odaklanıyorum ancak yapabileceğim şeyler sınırlıdır. Çünkü Temsilciler Meclisi'nde bir süreç var olduğunu ve aynı zamanda, iki taraf arasında ve özellikle direkt bir şekilde tartışmalar yapılması gerektiği” görüşünü ifade etti.
Eide, müzakere masasına nasıl dönmesi gibi daha önemsiz konular üzerine da tartışmalar yapılması gerektiğine işaret etti.
Liderlerin masaya dönmeleri durumunda yapılandırılmış bir sürecin olup olmayacağı konusunun önemine işaret eden Eide, yaşanan son konudan dolayı takılmış bir duruma girildiği için endişelerini ifade ederek herkes diğer taraftan bir adım atmasını beklediğini vurguladı.
Konu üzerinde endişeli olduğunu işaret eden Espen Barth Eide, “sonunda başarabileceğimize kesinlikle ikna olmadım ve son aşamaya girmek için daha yoğun bir çalışma gerekir ve tarihin tekrar ortaya çıkması ise son derece talihsiz” dedi.
Kıbrıs Haber Ajansı'na konuşan Eide, kendisinin herhangi bir şeyi sakladığına inanmadığını ifade ederek, “Dengeli olduğuma inanıyorum, zor olduğuna inandığım pek çok konu; vatandaşlık, toprak ayarlamaları, güvenlik diyaloğu konusu çözüldü veya çözülmeye yakın bir aşamada bulunuyor” dedi.
Bir formüle atıfta bulunan Eide, insanların geniş bir perspektiften bakmaları durumunda söz konusu formül “başarılı” olabileceği görüşünü ifade ederek güvenlik konusunun esasen askeri bir konu olmadığını söyledi.
Eide, güvenlik konusunda bir çözümünün bulunması için dört seviyede (anayasal, iç, uygulama ve dış seviyede) çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.
İlk seviyenin en önemlisi olduğuna işaret eden BM yetkilisi, tüm Kıbrıslıları siyasi alt yapının bir çözümün bulunmasının ardından çalışabileceği ve devletin verdiği sözleri tutacağı konusunda ikna etmenin önemine işaret etti.
İkinci seviyeye değinen Eide, bunun iç güvenlik ile bağlı olduğunu; mahkemeler, yasalar, polisin etkin ve meşru, tarafsız ve nezih olmasının önemli olduğunu ve üçüncü seviyede ise uygulamayı yakın izleyecek uluslararası bir mekanizmanın önerildiğini söyledi.
Eide, söz konusu mekanizma mevcut garantiler sisteminin yerine geçeceğini uluslararası mekanizmanın Kıbrıs makamlarından üstün olmayacağını vurguladı.
Dördüncü seviyeye de değinen Eide, Kıbrıs'ın birleşmesinin ardından diğer ülkeler ile savunma, teröre karşı mücadelede işbirliği ve bölgede istikrarın sağlanması gibi geleneksel veya geleneksel olmayan konular üzerinde işbirliğinde bulunması hakkında olduğunu açıkladı.
Eide, Kıbrıs Haber Ajansı'na, şu ana kadar güvenlik konusunda yapılan tartışmalarının basit olduğunu, bir taraf kendi görüşlerini ifade ettiğini, diğer tarafının da kendi görüşlerini ifade ettiğini “bu tartışmanın bir yer götürmeyecek, her iki tarafın değişmeye kadar, resmi pozisyonlara saygı duyurum” dedi.
Yunanistan ve Türkiye'nin konuda müdahale etmeleri gerekip gerekmediğiyle ilgili Kıbrıs Haber Ajansı'nın sorusuna Eide, her iki ülkenin buna katılmaktan kurtarmayacağını ifade ederek, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tarihi 1960 yılında üç anlaşma, üç garantör ülkenin rızasıyla kurulduğunu söyledi.
Eide, bunun değişmemesi durumunda aynı şekilde devam edeceğini ifade ederek, “Biz Kıbrıs'ı keşfetmeyeceğiz, Kıbrıs var ancak bölünmüştür ama var” dedi.
“Değişme istediğiniz durumunda ve bence değişmeniz gerekir, şahsen bunu destekliyorum, mevcut garantiler sisteminin devam etmesi mümkün değil, bunun değişmesi gerekir” diyen Eide, bunun değişmesi yalnız Yunanistan ve Türkiye ile değişebileceğini, Yunanistan ve Türkiye'nin olmamasıyla yapılması mümkün olmadığını belirtti.
Eide, “bunun gerçek dünyanın görüşüdür, benin görüşüm değildir” dedi.
Diyaloğun yeniden başlaması konusunda sağlanan destek hakkındaki bir soruya BM yetkilisi, Kıbrıslılar, sivil toplum örgütleri yoluyla ve çözümü destekleyen siyasi partilerin onun en iyi destekleyicisi olduğuna işaret ederek, sürecin BM'ye ait bir süreç olmadığını tekrarladı.
“Liderlerin arabulucu kararıyla halletmeye talimat verilmesi durumunda bile süreci devralmayacağız, bunu yapmayacağım, sürecin liderlerden yapılan bir süreç olduğuna saygı duyuyoruz” diye konuşan Eide, kendisinin belli şeyler yapabildiğini, “şahsen onlar için durumu düzeltemem, büyülü formülüm yok ve tek bir akşam yemeğiyle konu üzerinde bir çözüm bulunması mümkün olmadığını düşünüyorum” dedi.
Eide, bunun için daha somut bir şey gerektiğini ve bunun esasında BM tarafından sağlanmasının mümkün olmadığını belirtti.
Cenevre'de ocak ayında yapılan görüşmeler sırasında arzu edilen ilerlemenin sağlanmadığıyla ilgili bir soruya Eide, garantiler ve güvenlik başlıklarında insanlara güvenli hissedilecek bir ilerleme sağlanmadığını ve federal bir devletin siyasi eşitliği ve müşterek mülkiyete sahip olması, çalışabilir yasal bir sistemin varlığı ve hizmet edebileceği bir polise atıfta bulundu.
BM yetkilisi, bunların Kıbrıslı konuları olduğunu, tek Kıbrıslılardan ele alınabilir konular olduğunu ancak güvenlik konularında askeri kısmındaki vurgunun azaltılması önkoşul olduğuna işaret ederek “garantör ülkeleri çağırmadan önce temeli koymak amacıyla daha çok iş yapılması gerekir” dedi.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz bölgesinde Barbaros araştırma gemisini göndermesi kararı hakkında Eide, ülkesinin (Norveç) enerji konularında Rusya ile karşı karşıya geldiği gerginlik ile ilgili benzer bir duruma atıfta bulundu.
Eide, “biz bu konuda (enerji), çekimser kaldık, çatışma ve gaz konuları çok karmaşık konulardır” şeklinde konuşarak, enerji bir devletin bu sorunu barışçıl bir şekilde çözümlenmesi daha elverişli olduğunu söyledi.
BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs Haber Ajansı'na son olarak, “Bu sadece bir gözlem, Kıbrıs hakkında bir şey söylemiyorum” dedi.