Öncelikle Mağusa Limanı olmak üzere, yakın zamanda limanların özelleştirilmesinin gündemde olduğunu öğrendik, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy’un açıklamasıyla, birkaç gün önce.
Hem de Türkiye Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile Girne Limanı’nı gezdikleri bir sırada...
Taçoy’un verdiği bilgiye göre, yıl sonuna kadar Mağusa Limanı için ihaleye çıkılacakmış.
Bu hükümetin bir kararı mıdır, Taçoy’un, kendini ve partisini bağlayan bir niyeti midir, yoksa Türkiye’den gelen bir baskı mıdır, bilemiyoruz.
Çünkü bu sorulara yanıt veren herhangi başka bir açıklama yok, hükümet tarafından yapılan.
Ama görünen o ki, Türkiye hükümeti de bu fikrin/niyetin/kararın önemli bir parçasıdır.
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın, Temmuz 2013 seçimi öncesinde yaptığı bir açıklamada, ‘Beşir Atalay’ın, elektriğin, telekominikasyonun ve limanların özelleştirileceği konusunda son derece ısrarlı olduğunu gördük’ şeklindeki açıklaması, arşivlerdedir.
Taçoy’un, limanların özelleştirileceği yönündeki açıklamasının, tam da Denizcilik Bakanı Feridun Bilgin’in ziyaretiyle çakışmasının bir tesadüf olmadığını tahmin edebilmek de pek öyle zor değildir.
Limanların, öncelikle de Mağusa Limanı’nın özelleştirilmesi yönünde beyan edilen bu fikrin/niyetin/kararın, Kıbrıs müzakere sürecinde yükselen umutlar ve/veya Maraş bağlamında son dönemde yeniden gündeme taşınan ‘Mağusa Limanı’nın BM gözetiminde uluslararası ticarete açılması’ projesiyle aynı zamana denk gelmesi de tesadüf olamayacak kadar manidardır.
Olası bir çözüm durumunda veya Mağusa Limanı’nın, Maraş’a karşılık BM gözetiminde uluslararası ticarete açılması halinde, limanın nasıl büyük bir ekonomik değer kazanacağı dikkate alındığında, bunun bazı çevreleri ‘iştahlandırdığı’ açıktır.
Ekonomik değerinin yanı sıra, Mağusa Limanı belli ki stratejik olarak da ‘Kıbrıslı Türkler’in kontrolünde’ bırakılamayacak kadar önem arz etmektedir.
---
Daha Ercan’n özelleştirilmesinin açtığı maddi ve manevi yaraların sızısı dinmeden, bizim için hem tarihi, hem stratejik hem de ekonomik anlamda çok büyük öneme sahip olan Mağusa Limanı başta olmak üzere deniz limanlarının da özelleştirilmesi (daha doğrusu büyük ihtimalle Türkiye hükümetinin yandaş şirketlerinden birine altın tepsi içinde takdim edilmesi) yönündeki bu girişimler, kamu vicdanının kolay kolay hazmedebileceği bir şey değildir.
Hükümetin her iki ortağının da Ercan’ın özelleştirilmesi konusunda yaptıkları onlarca açıklama ortadadır.
Büyük ortağın, Kıbrıs Türk halkı için stratejik ekonomik öneme sahip kurumların özelleştirilmesine kesinlikle karşı olduğu, partinin en yetkili isimler tarafından defalarca dile getirilmiştir.
Hal böyleyken, limanların da Ercan benzeri bir badirenin içine sokulmalarının, Ercan’da yaşanan mağduriyetlerin benzerlerinin limanlarda da yaşanmasının, kimsenin hayrına olmayacağı çok açıktır.
Ercan’a sahip çıkamadık, bari limanlarımıza sahip çıkalım.