1976’da Mağusa Limanı’nda elleçleme hizmetlerini veren gümrük hamalları hep birlikte ve fakat numaralı hamalları dışlayarak Liman İşçileri Şti’ni kurarak Mağusa Limanı’nda tekelleşti. Şirket yönetiminin o dönemlerde yaptığı açıklamaya göre emekli yaşına gelen şirket ortağı gümrük hamalı şirket ortaklığından ayrılacak, hissesi kendisine ödenecek ve yerine numaralı hamallardan sıradaki kişi hisse bedelini ödeyerek ortaklığa katılacak…
Ancak, şirketin yönetim kurulu üyeleri bunu uygulamadı; emekli olan hissedar hamalı ortaklıktan çıkardılar, hisse bedelini şirketin sahip olduğu mevcut vinç, forklift, römork, traktör ve benzeri varlıkların değeri üzerinden hesaplayıp ödediler. Enflasyonun ve devalüasyonların fırtına gibi estiği dönemlerde şirketin bu mal varlıklarının yeniden değerlendirilmesi yapılmadan, bilançolarda şirket varlıklarının parasal değerini TL olarak korudular… Dolayısıyla, emekli olan hissedara ödedikleri hisse payı bedeli leblebi parası oldu. Bu şirket UBP içinde o kadar etkindi ki UBP hükümetleri ve özellikle Eroğlu hükümetleri döneminde limanların bağlı olduğu Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na genellikle Mağusa’lı bir UBP’li atanmıştı…
Süreç içinde neredeyse sadece şirket yönetim kurulu üyeleri haricindeki tüm hissedarlar emekli olup şirket ortaklığından ayrılınca ve yerine başka ortak da alınmayınca, mal varlıklarının değerlendirmesini ve dolayısıyla şirketin mali değerini güncellediler ve az sayıda hissedar büyük sermaye payına sahip oldu. Ama onların da emekli yaşı gelince ve şirket hissedarı kalmama gibi garip bir durum gelişince limanda elleçleme işlerinde krizler yaşandı. Birçok özel şirket de yolunu bulup elleçleme işlerine girdi. Kargaşalar yaşandı, limanın özelleştirilmesi ve Liman İşçileri Şti’nin tekelliği statüsüne son verilmesi gündeme geldi, çok tartışmalar yaşandı ama sorun tam olarak çözülemedi.
Geldik bugünlere… Girne ve Mağusa limanlarının özelleştirilmesi diye gündeme düşen konunun aslında elleçleme hizmetlerinin özelleştirilmesi olarak netleşti. Girne limanında elleçleme işlemleri hacim ve iş niteliği olarak Mağusa limanı kadar büyük ve yaygın olmadığı için Girne Limanı bu ihaleden çıkarıldı ve Arıklı’nın yurtdışında olduğu bir günde toplanan Bakanlar Kurulu elleçleme ihalesini sadece Mağusa Limanı için açtı; Girne Limanı için bir şey yok gibi bir durum ortaya çıktı…
Ve kızılca kıyamet koptu… İlgili Bakan Arıklı sert ve tehditkâr tepkisini kamuoyu ile paylaştı… Girne Limanı’nın tümden özelleştirilmesini istiyor, Mağusa Limanı’nın ihalesinin de adrese teslim olduğunu ifade ediyor. Kıb-Tek’in yıllardan beridir ihalesiz akaryakıt almasına ses çıkarmayan Bakan Arıklı’nın şimdilerde şeffaf ihale savunması da pek inandırıcı gelmiyor.
Bakan Arıklı açıklamasında “Ben bütçesizlikte limanlara tuvalet kâğıdı bile alamayacağım. Ama birileri, kendilerine yıllar önce tanınmış imtiyazlarla bu limanlardan her ay milyonları cebe indirecek” diyor; ‘birileri’ diye ima ettiği de Liman İşçileri Şti’nin hayatta kalan yönetim kurulu üyeleridir herhalde… Bir üyesi olduğu Balkanlar Kurulu’na daha suçlamalar yapan Bakan Arıklı’nin bu açıklamasına bakıldığında, Kurul üyeleri arasındaki tartışmaların içeriğini, seviyesini, şiddetini ve ‘Kapsama alanını’ tahmin etmek çok mümkün ve kolay… Belli ki Girne Limanı ile ilgili bir özelleştirme kararı çıkmaması Bakan Arıklı’nın sigortalarını attırmış, ortaklarına hiddet ve tehdit içeren açıklama yapmaktan kendini alamamıştır.
Kararın Bakan Arıklı’nın olmadığı bir Bakanlar Kurulu toplantısında alınmasından da belli oluyor ki Kurul konuyu daha önceleri defalarca ve uzun uzadıya konuşmuş, tartışmış ve ihalenin ‘hangi adrese nasıl verilmek üzere’ düzenlenmesinde mutabakat sağlanamamıştır. Hemen şunu belirtmekte fayda var, Mağusa Limanı’na talip olanlardan ve belki de ihaleyi kazanacak olan Salamis Port Şti, limanda halen elleçleme hizmetleri veren tam donanımlı ve tecrübeli 37 şirketten oluşan bir ortaklıktır ve ihalenin bu şirkete verilmesi de adrese teslim sayılmayacaktır çünkü şu anda limanda hizmet veren şirketlerin bir-ikisi hariç hepsinin kapsamaktadır.
Yaratılan sorun da aslında Mağusa Limanı’nın elleçleme işlerinin özelleştirilmesi değil, Girne Limanı’nın özelleştirilmesinin ‘tarafların anlaşamadığı ama kamuoyunun anladığı nedenler’ dolayısıyla gündemden geçici olarak çıkarılmasıdır.
Öyle anlaşılıyor ki Mağusa Limanı ile ilgili ihale karara bağlanacaktır. Bakan Arıklı tehdidini sürdürür de YDP hükümetten çekilir mi?! Çe-kil-mezzzz… Bakan Arıklı’nın ilk tehdidi değildir bu, sayısını da unuttuk… UBP’nin yapması gereken “Yetti gayri” demesidir ki ya YDP ortaklıktan çıksın ya da YDP Başkanı Bakan Arıklı bundan böyle böylesine tehditleri kendi istekleri için bir alet gibi kullanamasın.
Gündemde tartışılan bütün bunlar aslında kamuoyuna neyi anlatıyor?! İhaleleri üleşen bir hükümet tarafından yönetiliyoruz, üleşemeyince yaşadıkları sorunun tartışmaları da sokağa taşıyor… Peki, sokağın sorunları çözülüyor mu?! Ne gezer, kimin umurunda?!… Ekonominin TL ve Kıbrıs Rum tarafı sorunları ile hızla çöküşünü sadece izliyorlar… İlgili sivil toplum örgütlerinin ve ana muhalefet partisinin önerdiği çareleri de hükümet dinler gibi yapıp, enerjisini ‘Üleşim kavgalarına’ saklıyor. Mağusa Limanı’nın uzun süreden beri sıkıntılı olan elleçleme işlemleri düzeni bıçak kemiğe dayandığı için hallolacak gibi; bıçağın kemiği de kesmeye başladığı diğer sorunların ellenmesinin ve çözümlenmesinin CTP hükümetini bekleyeceği aşikardır…