ÖSYM tarafından gerçekleştirilen 2016 YGS dün yapıldı. Sınava girmek için 2.178.563 aday için 173 farklı kentte, 7.300 binada, 117.000 sınav salonu kullanıldı. Sının gerçekleştirilmesi için toplam 303.000 gözetmen görev aldı.
Bu yıl ilk kez KKTC’de 5.000 civarında öğrencinin sınava gireceği bilgi var. Yine bu yıl ilk kez KKTC’de Lefkoşa dışında bir kent sınav merkezi oldu. Evet, yanlış okumadınız, bu yıl ilk kez Lefkoşa ile beraber Güzelyurt da sınav merkezi oldu.
Sınava girenlerin bilgileri yakında ÖSYM tarafından açıklanacaktır. İşte bu bilgiler açıklandığında; KKTC’de sınava giren öğrencilerin ne kadarı liselerimizde öğrenim gören son sınıf öğrenciler, ne kadarı daha önceden mezun olmuş veya ülkemizdeki üniversitelerde okumakta olmalarına karşın yeni üniversite ve bölüm kazanmak için sınava girmiş öğrenciler olduğunu öğrenmiş olacağız…
ÖSYM bir yandan 2016-YGS’yi gerçekleştirirken diğer yanda da 2015’in sonuçlarının istatistiki bilgilerini yayımladı. İşte bu bilgilere göre ülkemizdeki liselerin son 5 yıldaki sıralamasını sizle paylaşmak istiyorum. Bazı küçük farklılıklar gösterse de ÖSYM verilerine göre her yıl 7.000 üzerinde liseden öğrenciler bu sınava giriyor. İşte bu 7.000 lise içerisindeki KKTC liselerinin sıralarını gösteren bilgileri bu tablolarda bulabileceksiniz. Dahası bu verilerle son 5 yılda hem liselerimizin YGS performansları hem de genel eğitim sistemiz hakkında yorum yapabilme olağanız olacaktır diye düşünüyorum.
Ancak her şeyden önce geçmiş yıllarda da bu verileri paylaştığım makalelerde vurguladığım gibi tekrar vurgulamak gerektiğini düşündüğüm önemli bir olgu var: Okullar, organik yapılardır ve öğrencilere sınavlarda sorulan sorulara verdikleri yanıtlardan çok daha başka özellikler de da kazandırmaktadır... Çabalar, tutumlar, davranışlar, değerler, duygular ve kültürel mirasın aktarılması bu özelliklerin bazılarıdır… Bu nedenle de YGS, LYS veya diğer merkezi sınavlar, herhangi bir okulun gerçek başarısını veya sırasını gösteremez. Dahası bu sınavların geçerlilik ve güvenirlik ölçütleri, öğrencilerimizin bu sınavlara karşı motivasyonsuzluğu, zaten liseyi bitiren tüm öğrencilerimizin ülkemiz üniversitelerindeki hemen her programa rahatça yerleşebilmeleri gibi çok sayıda etken YGS, LYS veya benzeri sınavların sonuçlarını etkilemektedir…
Tabloları incelediğinizde dikkatinizi çekmiştir: ÖSYS kapsamındaki tüm liseler arasında 2015 yılı sonuçlarına göre ilk 10, ilk 50, ilk 100, ilk 200 hatta ilk 500 arasında ülkemizden hiçbir lise yok… “Olmalı mı?” Ya da “olması gerekli mi?” soruları elbette tartışmaya açık sorulardır. Ancak esas tartışmamız gereken, eğitim sistemimizin “Genel Ortaöğretim” yapılanmasının nasıl olması gerektiğidir… Bu sonuçlarla, genel ortaöğretimde öğrencilerin istenilen düzeye ulaştırıldığını söylemek pek olası değildir.
Tablolarda da göreceğiniz verilere bakıldığında elde edilen bulgular şu sonuçları ortaya çıkarttığını söyleyebilirim.
Bulgular ve Sonuç
• Sınavla öğrenci alan okulların her alandaki listelerin ön sıralarında olduğu görülüyor. Oysa bu okulların GCE-A Level programlarına odaklanması gerektiği söyleniyor. Başka bir ifadeyle aslında IGCSE veya A-Level gibi İngilizce ağırlıklı programları yürütmesi gereken kolejler neredeyse tüm güçlerini YGS ve LYS için kullanıyorlar…
• Özel okullarımızdan sadece bir tanesinin YGS ve LYS’de yer aldığını görüyoruz. Üstelik hemen her puan grubunda devlet kolejlerinin yanı sıra bazı genel liselerin de gerisinde kaldığı görülüyor. Kanımca devlet okullarının kötü, özel okullar iyi olduğu algısını bir kez daha zihnimizde değerlendirmeliyiz…
• Fen ağırlıklı öğretim yapsın diye oluşturduğumuz 20 Temmuz Fen Lisesi’nin beklenilen düzeyde çok uzakta olduğu açık. Sınavla öğrenci olan bir okul olmasına karşın öğretim alanı olan Fen-Matematik alanında bir genel lisenin gerisinde kalmış…
Tekrar vurgulamak isterim ki; bu veriler ne liselerin sırasını ne de bu liselerde okuyan öğrencilerin gerçek başarılarını ifade etmez. Çünkü başarı denen şey bambaşka bir şeydir… Bu veriler olsa olsa genel ortaöğretimimizin yapılanması yapılması gereken dönüşümü hangi esaslar içermesini açıkça ortaya koyan göstergelerdir. O esas da genel ortaöğretim kademesinde farklı okul türü anlayışı yerine farklı program türü anlayışını benimsememiz gerektiğidir.
-------------------------------------------------------------------------------
Aklınızda Bulunsun
3 Yeni Alana “Başarı Listesi” Kriteri Geliyor
YÖK, eğitim kalitesini artırmak için tıp fakültelerine 40 bin, hukuka 150 bin, mühendisliklere 240 bin ve mimarlığa 200 bin barajı getirdiği biliniyor. Başka bir ifadeyle bu fakültelere tercih etmek isteyen adayların yukarıda belirtilen sıralamanın içinde olması gerekiyor. Aksi halde bu fakültelerdeki bölümlere yapılan tercihler boşa tercihler olacak. Ayrıca YGS baraj puanını 140’tan 150’ye çıkarmıştı. Hem akademi camiasından hem STK’lardan ve fakülte dekanlarından gelen talep üzerine YÖK önümüzdeki yıl da eğitim, eczacılık ve diş hekimliğine başarı sıralaması getirmek için çalışmalar yapılır.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yükseköğretimde girdi kalitesinin yükseltilmesi amacıyla son bir yıl içinde önemli kararlar aldıklarını belirterek şunları söyledi: “Tıp, mühendislik, mimarlık ve hukuka girişte taban başarı sırası getirdik. YGS barajını 140’tan 150’ye çıkardık. Başka programlar için de aynı istikamette karar almak için çalışmalarımız sürüyor. Bu yılki sınavlardan sonra eğitim, eczacılık ve diş hekimliği fakültelerine başarı sırası şartı getirmeyi düşünüyoruz. Zira bu ülkede diplomanın pul olduğu bir dönem yaşanmasın istiyoruz. Elbette bu tedbirler girdi esaslı; süreç ve çıktı esaslı düzenlemeler de gerekli. Bu yolda da adımlar atıyoruz.”