KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi’nin kazı ekipleri adamızın kuzey ve güneyinde “kayıp” Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın olası gömü yerlerini arayarak kazılar yürütmeye devam ediyor.
Livadya’da (Sazlıköy) bir okurumuzla birlikte göstermiş olduğumuz ve daha sonra bir şahitle de aranmakta olan kuyunun yerini gösterdiğimiz bir tarlada kazılara başlandı.
Bu tarlada bir kuyuya “kayıp” bir Kıbrıslırum’un öldürülerek gömüldüğü yönünde çeşitli tanıklıklara bu sayfalarda yer vermiştik.
Sözkonusu Kıbrıslırum 1974’te köyünden alınarak Livadya’ya (Sazlıköy) getirilmiş ve oradaki karargahta üç-dört gün tutulduktan sonra bir akşam Livadya dışındaki bu tarlaya götürülerek öldürüldüğü ve kuyuya atıldığı anlatılmaktaydı.
Aranmakta olan kuyu 1973 yılında kazılmış ancak su bulunmadığı için öylece, açık bırakılmıştı. Su bulunmadığı için ağzı örülmeyen kuyuyu bulmak bu nedenle zor…
Kayıplar Komitesi bu alanda daha önce de kazılar yürütmüştü…
Bu tarlaya götürmüş olduğumuz iki farklı şahidin, kazılacak alanı daraltmış olmalarını ve kuyunun nihayetinde bulunmasını umuyoruz.
Bize bu konuda yardımcı olan her iki şahidimize de teşekkür ederiz.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgilere göre Kayıplar Komitesi Mora’da (Meriç) başlattığı kazılara devam ederken, askeri kamp Gökhan’da (Voni) de kazılar sürüyor.
Tekke Bahçesi içerisinde 34 “kayıp”tan geride kalanlar bulunmuştu, Tekke Bahçesi dışındaki kazılar da sürüyor. Tekke Bahçesi dışında da yedi şahıstan geride kalanlara ulaşılmıştı.
Kayıplar Komitesi, yıllar önce bir okurumuzla birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olduğumuz Karaoğlanoğlu’nda (Ayyorgi) bir alanda yeni bir kazı başlatırken, yine bir okurumuzun Boğaz’da askeri bölge içerisinde göstermiş olduğu bir alanda da kazıları yürütüyor.
Omorfo’da dokuz “kayıp” şahıstan geride kalanların bulunduğu kilise mezarlığı alanındaki kazılar da sürüyor.
Kıbrıs’ın güneyinde ise Larnaka Kıbrıslıtürk mezarlığı dışındaki kazılar tamamlandı. Burada bazı kalıntılara ulaşıldı ancak bunların antik mi yoksa bir “kayıp” Kıbrıslıtürk’e ait mi oldukları, laboratuar incelemelerinde anlaşılacak. Bu alanı da bir okurumuzla birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik.
Kıbrıs’ın güneyinde Latça’da bir dere yatağında yürütülen kazı da devam ediyor.
Kazı ekiplerinde çalışan tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
-------------------------------------------------------------------------
UNITED, 9 Kasım’da faşizme karşı Avrupa çapında kampanya gerçekleştirecek…
“Nefret etmemiz gerekmediğini göstereceğiz…”
Avrupa çapında sivil toplum örgütlerini bir araya getiren UNITED, 9 Kasım’da faşizme karşı çeşitli ülkelerde çeşitli eylemler gerçekleştirecek.
Örgütten yapılan açıklamada şöyle denildi:
“1933 yılında Naziler Almanya’da iktidara geldikten sonra Yahudiler, giderek artan derecede ayırımcı muameleye maruz kalırken, organize şiddetle de karşı karşıya kalmışlardı.
9 Kasım 1938’de Naziler, Yahudilere karşı bir pogroma (şiddetli saldırıya) girişmişler, sinagoglar ateşe verilmişti.
Tüm ülke çapında Yahudilere ait dükkanların camları kırılmış ve bu geceye bu yüzden “Kristal Gece” denmişti (“Kristallnacht – yani Kırık Camlar Gecesi).
Pek çok Yahudi, fiziksel olarak saldırıya da uğradı…
Kristal Gece pogromu, genellikle Soykırım’ın sembolik başlangıcı olarak görülmektedir.
UNITED sivil toplum örgütleri ağı her yıl 9 Kasım’da Avrupa çapında geçmişi anmak ve faşizm ve antisemitizmin şimdiki biçimlerini protesto için kampanyalar düzenlemektedir.
Örgütlere bu kampanyaya katılma çağrısı yapmaktayız.
Grubunuz konserler veya konferanslar düzenleyebilir, politika oluşturuculara mektuplar gönderebilir veya görüşünüzü duyurmak için başka yöntemler bulabilir.
UNITED hükümet temsilcilerine, belediyelere ve kamuoyuna malolmuş şahıslara, bu kampanyada yer alma çağrısı da yapıyor! Onlardan basit, herhangi bir maliyeti olmayan bir adım atarak Avrupa’yı daha iyi bir yere dönüştürmeye yardım etmeye çağırıyoruz, çokkültürlü bir Avrupa vizyonu, geleceğimiz için kaçınılmazdır!
Amsterdam, Berlin, Dublin, Lizbon, Saraybosna gibi önemli şehirlerin belediye başkanları geçmiş yıllardaki kampanyalarımıza katılarak UNITED’la güçlerini birleştirmişler ve nefrete ve tolerans eksikliğine karşı güçlü birer mesaj göndermişlerdir.
Bu yıl kampanyamız “İnsan Hakları için Süper Kahramanlarımız” temasında olacak – belediyelerdeki temsilcilere, kendilerine ilham veren insan hakları savunucularını paylaşmaya ve kampanyamıza destek vermeye çağırıyoruz.
Bu kampanyada İnsan Hakları için Süperkahramanlar, kendi çıkarlarını bir yana koyarak başkalarının insan haklarını savunanlar, kendi yaşamlarını riske atarak ötekileri korumaya çalışanlar tanıtılacak.”
----------------------------------------------
Neşe Yaşın’ın yeni şiir kitabı “Üşümüş Kuşlar”ın tanıtım gecesi ardından, genç barış aktivisti Orestis Agisilau yazdı:
“Kıbrıs, bir şiire dönüşmelidir…”
Orestis Agisilau
Dün gece Neşe Yaşın’ın yeni şiir kitabının tanıtımı için pek çok Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk, Lefkoşa’da bir barda toplandık… Barışçıl ve kültürel çok güzel bir toplantıydı, harika bir atmosferde Neşe’nin şiirlerini dinledik.
Neşe Yaşın çok romantik bir insandır ve tüm hayatını kendi sanatı ve inançları için mücadele ederek geçirdi…
Sanatı, Kıbrıs’ta iki toplumu bir araya getiren köprülere dönüştü yıllar boyunca…
“Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından
Hangi yarısını sevmeli insan?” dizelerini duyup da gözleri yaşarmayan var mıdır?
Neşe’nin sunuşu bittikten sonra, Larnaka’da evime dönerken kaç kişinin eğitimle kültürü birleştirebildiğini düşünüp durdum… Belki de kültür eksikliği sorunumuz vardır…
Belki de insanların en fazla ihtiyacı olan şey basit bir eğitim değildir fakat insanı daha iyi bir insan yapacak olan ve tüm yaşamları boyunca taşıyabilecekleri değerler ve ideallerdir.
Toplum olarak saygının, sevginin ve değer vermenin ne olduğunu unutma eğilimimiz vardır. Gün geçtikçe giderek daha soğuk bürokrasilere dönüşüyoruz ve yalnızca kendi işlerimize konsantre olup, değerlerimizi unutuyoruz.
Bence Kıbrıs’taki toplumların kültür eksikliği, Kıbrıs sorununun hala çözülmemiş olmasının ana nedenlerinden birisidir. Ötekinin sesini duyma, dinleme, saygı gösterme ve güvenmeyi öğrenemedik.
Ayrıca “paylaşmak” sözcüğünün ne anlama geldiğini de unuttuk.
Bir başka deyişle toplumlar olarak altyapılarımız yoktur. Kötü temeller üzerinde kurulmaya çalışılacak bir barış da yıkılmaya mahkum bir barıştır.
İnsanların konuşan hayvan yerine gerçekten insan olabilmesi için şiire dönüşmeleri gerekir. Pek çok insan için şiirler bazı sıkıcı dizelerdir ve bunları büyük zorluklarla anlarlar ancak başka bazı insanlar için şiirler bir düşünme biçimidir, daha iyi bir insan olma biçimidir, daha kültürlü bir insan olma biçimidir, şiirdeki değerleri öğrenerek…
Öyleyse Kıbrıs, bir şiire dönüşmelidir, bu şiirin dizeleri de Kıbrıslı insanların gülüşü olmalıdır, savaşlardan, sınırlardan ve nefretten uzakta yaşayacak Kıbrıslıların gülüşü… Belki de… ancak sonuçlarına bakmaksızın idealleriniz uğruna mücadele etmek iyidir…
(ORESTİS AGİSİLAU – 25.9.2016)