OKURLARIMIZ BİLDİKLERİNİ PAYLAŞMAYA DEVAM EDİYOR…
Bir okurumuz, geçtiğimiz günlerde bu sayfalarda yayımlamış olduğumuz ve Lurucina’daki bir cenazeyi gösteren fotoğrafta görülen kiliseyle ilgili olarak sorularımızı yanıtlarken, Lurucina’da en büyük kilise olan Ay Andronikoz Kilisesi’nin 1966-67 yıllarında duvarlarına tel bağlanarak ve çekilerek traktörle yıkılmış olduğunu anlattı.
Okurumuz bizimle paylaştığı ayrıntılı bilgilerde şöyle dedi:
*** Ali Dede’nin cenazesinin taşındığı o ender fotoğraftan çok duygulandık… Ali Dede’yi sanırım ya Eylence’de, ya da Piroyi’de bazı Kıbrıslırum polisleri kurdukları barikatta durmayan Sami dayıya ait otobüse arkadan ateş açtıklarında vurmuşlar ve otobüsün en arkasında oturan Ali Dede’nin öldüğü, ancak Lurucina’ya geldikten sonra anlaşılmıştı. Bunu zaten siz da ayrıntılı biçimde yazdınız. Bu çok değerli fotoğrafı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
*** Fotoğrafta uzakta yıkık bir kilise ve içinde da inekler görülmektedir. Bu kilise, köydeki en büyük kilise idi. Ay Andronikoz Kilisesi’nin hikayesi gerçekten ilginçtir.
*** Tarihten yüzde yüz emin değilim ancak sanırım 1966-67 yılları idi… Bazı Lurucinalılar, köydeki Türkiyeli komutana giderek “park yapmak istediklerini” duyurmuşlardı… Komutan da kendilerine, “Kiliseyi yıkın ve yerine park yapın istersanız” demişti. Kilisenin bir kısmı zaten yıkılmış vaziyetteydi…
*** Bunun üzerine kiliseyi yıkmak üzere duvarlarına teller bağlanmış ve traktörle çekilerek kilise yıkılmaya çalışılmıştı. Biz o zaman çocuktuk ve bu olayı hatırlarık. Bu yıkma işlemi sırasında bir traktörün motoru da yandıydı çünkü duvarlar çok kalın, taş duvarlardı…
*** Bundan önce kiliseyi Aysozomeno’dan göçmen gelen Hasan Cıdık, ineklerini koymak için kullanırdı yarı yıkık kiliseyi, bunu da yazdıydınız ve fotoğrafta da inekler görülebilmektedir.
*** Size anlatmak istediğim bir başka olay daha vardır ki bu da İngiliz devriyle alakalıdır. İngiliz idaresinde 3 Kıbrıslıtürk öldürüldüydü ve Goşşi’ye gömeceklerine, Lurucina’ya gömmeye karar vermişlerdi. Daha o zaman Lurucina hala karma bir köy sayılırdı. Yani 1955-1958 yılları arasında hala karma bir köydü. Köyde 20-25 kadar Kıbrıslırum aile vardı, muhtarları ve papazları da vardı.
*** Bazı EOKA’cılar tarafından öldürülen Goşşili Kıbrıslıtürkler’in Lurucina’ya gömüleceği haberi üzerine, Lurucina’nın Kıbrıslıtürk muhtarı, köyün Kıbrıslırum muhtarını çağırarak “Yarın tansiyon yükselecek, ateş yükselecek. Öldürülen Goşşililer’i buraya gömecekler, insanlar o heyecanla size zarar verebilirler. En iyisi siz köyden üç beş günlüğüne ayrılınız, Limya, Bodamya veya Dali gibi yerlerde akrabalarınız varsa, onların yanına gidiniz ki başınıza kötü bir şey gelmesin… İki-üç günlüğüne gidin” demişti. Kıbrıslırumlar da Kıbrıslıtürk muhtarı dinleyerek, köyden ayrılmışlardı. Daha sonra bir Kıbrıslırum bana “İyi ki sizin muhtar çatışma olmasın diye böyle bir bilgi verdi ve eşyalarımızı toplayıp kaçtıydık” demişti bana yıllar sonra bu olayı anlatıyorken...
*** İki-üç günlüğüne köyden ayrılan Kıbrıslırumlar, geri dönememişti ve bu da köydeki son Kıbrıslırumlar’ın da gitmiş olduğu manasına gelmekteydi… O günlerde, bazı gençler gidip kiliseleri ateşe vermekteydiler. İngiliz idaresi zamanıydı. İngiliz polisi gelir, ateşi söndürürdü, polis kaçınca gene ateşe verirdi bazı gençler. Böylece bazı kiliselerin ahşap bölümleri yanmış vaziyetteydi.
TUNCER BAĞIŞKAN’IN ANLATTIKLARI…
Konuyla ilgili olarak araştırmacı yazar arkadaşımız Tuncer Hüseyin Bağışkan’dan da bilgi istedik ve o da bize, Lurucina’daki kiliseler hakkında şu bilgileri verdi:
“Lurucina’daki kiliseler:
1. Filikyodissa (Dev yırtığının 1 km güneyine doğru)
2. Ay Marina (Dev Yırtığı-restore edilen kilise)
3. Ay Andronikoz Kilisesi (Köyün çocuk parkına dönüştürülmüş, köyün ortasında idi)
4. Ay Epipfanios (Karargah olan yerde. Neşet ustanın evinin yanında. Bir zamanlar askeri karargâh)
(Okurlarımız bu konuda şöyle dediler: Burası önce karargah idi fakat daha güvenli yere taşındı karargah, burada komutanın ikametgahı vardı fakat kilise değil, okulun olduğu yerdi komutanın ikametgahı… Kilise yıkıldıydı…)
5. Yaslının evinin dibinde (Banaya Kilisesi) – bu, inşaatı yarım kalan bir kiliseydi.
(Okurlarımıza göre Kıbrıslırumlar büyükçe bir kilise yapmaya başlamışlar ve yarım kalmış, bitirememişler köyden ayrıldıkları zaman. Bu kilisenin arazisini de kendilerine bir Kıbrıslıtürk bağışlamış imiş, üzerine kilise yapılacak araziyi yani…)
6. Ay Varvara (Köylüler Varvaru der) Caminin olduğu yerden tepelere gidilir, oradadı.
7. Adı bilinmeyen kilise. Munduko’nun evi kilisenin üzerine yapıldı.
8. Banagisa kilisesi (Köylüler Banayuva derler)
9. Mum yakma yeri. Caminin önündeki kuyunun olduğu yerde. (St. Constantine ve Helen’e adanmıştır. Muhtemelen orada daha eski bir kilise vardı).
(Okurlarımızın verdiği bilgiye göre, Caminin önündeki adak yeri, antik yel değirmeninin resminde görülür, küçük bir kemerciktir. Bu bir kilise değil adak yeridir fakat Kıbrıslırumlar bu tür adak yerlerine de eklişa derler…)
10. Ayios İstavros kilisesi. Tepenin üzerindeki kilise (Limya köyüne aittir. Şu anda askerin kontrolunda… Armağan Tepe’de – duvarları buri taşından yapılmış, çok kalındır.)
Köyde şu anda tek restore edilmiş olan kilise Ay Marina’dır – o da ara bölgededir.
Tuncer Bağışkan arkadaşımız şu bilgileri de paylaştı:
“1924 yılında Türkiye’den gelen görevli imam Raci hoca Lurucinanlıları papazı öldürsünler diye kışkırtmıştı. Ve bazı köylüler, papazın kafasını keserek onu öldürmüşlerdi.”
Okurlarımız bu konuda da şöyle anlattılar:
*** O yıllar, açlık, kıtlık yıllarıydı. Köylerde doktor ya da ilaç yoktu. İnsanlar hastalıklara karşı papazlara gider, onlardan dua veya evroiya dedikleri kutsama alırlardı. Müslümanlarda onlara giderdi bazen sağlık yönünden. O yıllarda Kıbrıslırum Kilisesi, bir kampanya başlattıydı, köydeki Müslümanlar’ı Hristiyanlığa geçirsinler diye. Bazı Müslümanlar da Hristiyanlığa geçtiydi. Mesela bir adam varmış, yedi defa gidip gelmiş adam. Larnaka’ya gider, Hristiyan olur, köye gelir Müslüman olurmuş…
*** Bu durumu gören Raci Hoca, Lurucinalıları bu duruma son versinler diye köydeki papaza karşı kışkırttı. Üç dört kişi bir olup, köydeki bir papazı yakaladılar ve kafasını kestiler. Onu öldürdükleri yer kilisenin bahçesi değildi, ovaydı. Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’i öldürdükleri yere yakın bir yerde öldürdüydüler o papazı… Bunun üzerine köyde bulunan diğer papazlar da kaçtıydı çünkü köyde 2-3 papaz daha vardı. Ve Kıbrıslırum Kilisesi de Müslümanlar’ı Hristiyanlığa döndürme kampanyasından vazgeçtiydi çünkü kendi papazlarının canı tehlikeye girdiydi.
*** Papazı kimler öldürmüştü? Bunlardan birisini köylüler bilirdi… O olaydan sonra hiç evden çıkmazdı bu adam. Fakat köyün “uyanıkları” iki özürlü kardeş bularak “Siz dersanız bu papazı siz öldürdünüz, İngiliz ödül verecek size” diye kandırmışlardı. İngiliz polisi geldiğinde de bu iki özürlü kardeş “Biz öldürdük” demişlerdi. Bir da kanlı gömlek parçası atmışlardı evlerine, bu çocuklardan bir tanesinin kızkardeşinin evine… Bu kızkardeşleri de mahkemede “bu gömlek kardeşimindir” diye ifade vermişti.
*** İngiliz polisi bilmez miydi bu çocukların özürlü olduğunu? Bilirdi. Yargılama devam etti. Bu iki özürlü kardeş mahkemede “Biz öldürdük” dediler. Ve böylece idam cezası aldılar. Bu idam olayını gören bir Kıbrıslı polis, bize daha sonra olayı anlattı. Götürülürken oradaymış… Ağlaşıp istavroz çıkarırmış bu iki özürlü kardeş… Onları bir Salı sabahı idam etmişlerdi… Onlar için yazılmış maniler vardır. Gerçek suçlular hiçbir zaman yakalanmadı, bu iki gariban genç kandırılıp suçlarını “itiraf” ettiler ve asıldılar yani… Bu gençlere “Zaus” denirdi, “zaus”, “kambur” demektir.
BİR ŞİİR…
“Çok eskiden Lurucina – hatırladığım eski Lurucina…”
Birtan GÖKŞAN
Lurucina vadidir
Etrafı hep tepedir
Arazisi genişdir
Çok da bereketlidir
Meşhurdur börülcesi
Bağları ağrellisi
Köyün tam üst başında
Var isdavroz tepesi
Gomşusu olur Limya
Dali ile Bodamya
Aysozomeno da var
Goşşi da obir yanda
Varıdı bir camisi
İki güçük kilsesi
Gidince köyden rumlar
Kilseleri yıkdırdılar
İsdavrozun altında
İncirleri Tındi'nin
Padem Goşşi yolunda
Var Garahaşani'nin
Gutsullo lasdigciydi
Çok da maharetliydi
Dediklerine göre
Köyün gomonisdiydi
Sinamanın sahibi
Bekirinan İbrahim
Gaddiyen boş galmazdı
Dopdoluydu her daim
İyiydi yapıcılar
Hepsi isim yapdılar
Aza ve Mulla usta
İsmail Neşet usta
Babi ve Sami Rodi
Sonra Tosun Mancali
Hepsi da yapıcıydı
Elleri maharetli
Beş terzi hatırlarım
Eski Lurucina'da
Fikret Rıza Mustafa
Özdemir Arif usta
Kemanı Gülferi'nin
Mizahı Gaççari'nin
Kundi ve Muzaferi
Efsaneydi manileri
Müthiş Es Mubarekler
Cümbüşde Zeki Usda
Keman İsmail Bada
Darbukacı ve Kaya
Başlayınca çalmaya
Bizim Es Mubarekler
Herkes ayağa gakar
Dayanmazdı yürekler
Düğünner hep yemekli
İçkili muhabbetli
Gelmeyen hiç olmazdı
Bütün köylü davetli
Değirmen öğüdürdü
Hem un hem da farina
Değirmenin sahibi
Lordo'ydu ve Lordena
Koperatif varıdı
Değirmenin yanında
Onun tam garşısında
Bir da gaveci Bada
Gutsoveli ve Gabro
Esgi kebapcılardan
Sonra Goşşadi geldi
Devraldı usdalardan
Bir da şufda varıdı
Esgi kebapcılardan
Açılınca fırınlar
Yarışırdı Gabroynan
Yemişci Giççu nene
Yanındaydı caminin
Köşenin üsdündeydi
Yeri CehalAli'nin
Başlamadan gaveler
Solda Hüseyin Berber
Cambulat ve Argondi
Hüseyin Gutsugudi
Esgi gavecilerden
Varıdı Faik dayı
Hiç bağışlamazdı
Basardı yaygarayı
Unutmadık Şahi'yi
Derede Rahmeli'yi
Meydannığın sonunda
Mannav Ali Gunni'yi
Gaveci Murat dayı
Lambasuyu satardı
Varda gosda dinnemez
Çok ciddi adamıdı
Bitordonun varıdı
Güçük bir dükâncığı
Satardı gara sakız
Satardı sigarayı
Caminin garşısında
Baggaldı gutsugudi
Hiçbir şey eksilmezdi
Ne ararsan var idi
Futbol çok sevilirdi
Tüm köy maça gelirdi
Köye gelen takımlar
Genelde yenilirdi
Benim aklımda galan
Köyün galecileri
Biri Osman Zmailo
Biri Süleyman buri
Yıldıray ve Pirilli
Çok iyiydi Veli Gilli
Osman Musgo forveti
Memduh Mustafa Buri
Ona sadece top at
Hızlı Hasan Cambulat
Hasana sen top bırak
Soyadı Garabardak
Soner Mavro Fiyuri
Futbol efsaneleri
Süleyman Hoca Hasan Satır
Onlar anılardadır
Diğer Hasan kesici
Soyadı Avezerdi
Ali Civciv yıldızı
Futbolun sihirbazı
Vardı İbo Yusuf Toz
Takım için büyük koz
Vidinni Mehmet Bata
Mükemmel Hasan Ziya