Maaş değil alım gücü!

Cenk Mutluyakalı

Asgari ücretle ilgili söz söyleyenlerin çoğunluğu asgari ücretle yaşamıyor.
Böyle bir deneyimleri belki hiç olmamış.
Kimi neredeyse asgari ücretin üç katı kazanıyor ve durumu tam da anlamıyor.

İyi niyetlisi de var…
Başka başka hesaplarla “yoksulluğu” kullanan da…

“Asgari ücret için söz söyleyenlerin illaki asgari ücretle yaşaması mı gerekir?” derseniz.
Elbette değil!
İyice araştırır, ölçer, paylaşır, gözlemler ve yorumlarsa sorun yok.

Unutmadan...
Asgari ücretten çoğu daha belirleyici olan “güvencesiz” çalışma koşullarıdır.
Asıl yakıcı dert burada!

***

Asgari ücret tartışmalarında yanıltıcı bir sarmal var…
Maaşla artarken, hayat pahalılığı da katlanıyor.
O “artış” diye görülen ücret cebinize kaşıkla gelirken, kepçeyle gidiyor.

Ücret artıyor, alım gücü daralıyor.
Sihirli kavram bu: Alım gücü!

Maaşın çok olması bir anlam ifade etmiyor, eğer alım gücünüz daralıyorsa…
Bir de…
“Kayıt dışılık” artıyor kimi zaman…
200 binlerden neden 50 binlere geriliyor sigorta yatırımları!

***

Dilimde tüy bitti, o tüy diken oldu, ya anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar.

Asgari ücreti artırmaktan çok daha fazla işe yarayacak eylem hayatı ucuzlatmak ve sosyal yapıyı güçlendirmektir.
Şimdi bu yazıyı, asgari ücret artmasın diye de okur kimi aklı evveller!

Dediğim şu!
Hastanelerde tam gün poliklinik hizmeti veriniz, öğleden sonra dahil… Asgari ücreti artırmaktan çok daha yararlıdır bu. Sağlık için harcanan para cepte kalır.

Genel Sağlık Sigortası hayata geçiriniz!
Tam gün yapınız eğitimi, kaliteli, yüksek standartta…
İletişimi ucuzlatınız.

Yüzde elliyi aşan fon ödemekten kurtarınız asgari ücretliyi!

Seyrüsefer vergisinin kaldırınız örneğin!
Katma değeri sıfırlayınız gıdadan, temizlikten, kişisel bakım ürünlerinden…

 

Toplu ulaşımı destekleyiniz…

Elektrik tarifelerinde dar gelirli güvencesiz insanlara yönelik özel destek programları hazırlayınız.

“Askeri Kantinler” gibi alışveriş merkezleri yaratınız, hesaplı…
Askeri kantinler nasıl böylesine ucuz acaba, atla deve değil sanırım formülü!

Yaşlılara bakıcı kadroları açınız, kamusal bir hizmet olarak.
“Devlet” taklidi bu yapı için gereksiz temsilcilikler yerine, hastanelere “hasta bakıcı” istihdam ediniz, çok daha fazla hemşire; müşavir maaşlarına bir çizgi çekiniz de ilaç alınız önce!

***

Ve!
Kamuda ikinci işe engel olunuz ki, özelde çalışan insanlar şu lanet haksız rekabetten kurtulsunlar; kendini güvenceye almış arsızların ellerinden aldığı ekmeğe yeniden kavuşsunlar, çok daha yaygın iş yapabilsinler, çok daha iyi kazanabilsinler…

“Asgari ücret artsın” demek işin en kolaycılığı!
Alım gücü artmalı önce…
Cebime daha fazla banknot girmiş de marketten çıkarken çantama girenler azalmış, bu değil mi asıl içimizi acıtan manzara…

Bir de hiç unutmayalım!
Türk Lirası, yıllardır, pahalılığın en önemli sebebi…