Yeni yılla birlikte herkes maaş artışı bekliyor. Asgari ücret yılın ilk günlerinde belirlendi. Hatırı sayılır bir de artış yapıldı. Önümüzdeki günlerde memur ve emekli maaşlarına yapılacak artış oranı da açıklanacak. Bunun da yüzde 30 civarında olacağı konuşuluyor.
Şimdi hazırlanın iğneden ipliğe her şeye zam gelecek. Önce devlet vergi, resim ve harçlara okkalı zam yapacak. Haklı da bu artışları karşılamak için daha fazla gelir elde etmesi gerekir.
Öteki bütün sektörler için de durum farklı olmayacak. Üretici ürettiği ürünlerin fiyatını artıracak, böylece çalışanlarına ödeyeceği artışlı asgari ücretleri denkleştirebilecek.
Marketçi, marketteki etiketlerin yerine yeni artışlı etiketler yapıştıracak. Resturant sahibi yemek fiyatlarını, meyhaneci meze ve içki fiyatlarını, otelci otel fiyatını, esnaf ürettiği, ya da sattığı her şeyin fiyatını artıracak.
Doktor muayene ücretini, mimar ve mühendisler proje ücretlerini, berberler saç kesme, ya da fön fiyatlarını artıracaklar.
Sonuç olarak asgari ücretle, memur ve emekli maaşları artınca cebimize girecek para artacak, ama evimize götüreceğimiz ekmek daha da azalacaktır.
Bu bir kısır döngüdür. Bu kısır döngüyü sürdürmek yalnızca ülkemizi daha da pahalı yapmaktan başka bir işe yaramaz.
Bu nedenle başta turizm ve eğitim olmak üzere bütün sektörler bundan zarar görür.
Bu durum, bir yanda aldığı artışlı maaşa sevinemeyen dar ve sabit gelirlileri, öte yanda da ülke turizmini ve eğitimini pazarlamaya çalışan turizm ve eğitim sektörü temsilcilerini zor durumda bırakır.
Ülkemizde yaşadığımız pahalılığın önemli bir bölümü de psikolojiktir. Tüccar satın aldığı malı, sattıktan sonra yeniden alabilmek için ödeyeceği parayı düşünerek satış fiyatını ona göre belirler.
Bu da genelde tüketici aleyhine olur. Çünkü tüccar zarar etmeme psikolojisi ile söz konusu malın olası yeni değerini biraz yüksek belirler.
Böylece normal artışın üzerine artı pahalılık gelir.
***
Hayat pahalılığı ödeneği ne demektir?
KKTC’de hayat pahalılığı ödeneği 6 aylık dönem içinde çeşitli mal ve hizmetlere gelen artışları karşılamak için dar ve sabit gelirli kesime ödenen maaş artışıdır.
Dar ve sabit gelirli kesime yapılan bu artış, geçmiş dönemdeki kayıpları karşılamak için yapılır.
Ama maaşlara yapılan bu artış, bütün mal ve hizmetlere yeni artışları tetikler.
Siz kayıplarınızı karşılamaya çalışırken, yeni ve daha fazla kayıpla karşılaşırsınız.
Bu yeni kayıpları karşılamak için 6 ay sonra yeni maaş artışı alırsınız. Ama bu da yeni zam furyası olarak size geri döner.
Özetle bu kısır döngü devam eder.
Cebinize giren para artar, cüzdanlarınız şişer, ama evinize götürdüğünüz ekmek küçülür.
Bunun asıl nedeni kullandığımız TL’dir. Türk Lirasının yabancı para birimleri karşısında yaşadığı değer kaybı maalesef bize hayat pahalılığı olarak geri dönüyor.
Bu durumda yapılması gereken eşel mobil olarak isimlendirilen sistemi sürdürerek artı pahalılık yaratma yerine, Türk Lirası kullanmaktan vazgeçerek istikrarlı para birimine geçmektir.
Bunu yaparsak cebimize daha az para girecek, ama evimize daha çok ekmek götürebileceğiz.
Aksi durumda kısır döngü içinde sürüklenecek ve günden güne eriyeceğiz.