İki devlet var!
En önemli aldatmaca bu galiba.
Kendi kendimize “ninni” gibi...
Kırk kez söyledik diye “gerçek” olduğuna inanmak rüzgarında bir huy bizimkisi.
* * *
Tek devlet var bu adada.
Ve o tek devlet de 1960’da kuruldu, parçalandı, istenmedi, kanatıldı, dağıtıldı.
Şimdi güneyde!
O tek devlet “eksik” de olsa, içinden “Kıbrıslı Türk” çalınsa da var.
“Küllerinden” yaşatılırken biri, bir öteki, üzerine konulmuş onca değerin üzerinden küle dönüyor.
Kuzeyde devlet mevlet yok.
Adı var.
* * *
Ada yarısının yarı sömürge haline karşı birileri kurgulamış, birileri kullanmış, geniş yığınlar da “ekmeğini” yemiş doya doya...
Dünyaya rezil olunmasın ve “işin aslı” anlaşılmasın diye bir isim takmışlar.
Ama ne altı doldurulmuş, ne üstü…
İlan etmişsin, en azından hakkını ver be!
Uğraş... Planla... Yönet...
Yok, o da olmamış...
* * *
“Sayın Veli” diyor, ana babalara okuldan gönderilen kağıt!
“Sizlerden aşağıda yazılı malzemeleri göndermenizi rica ediyorum…”
- …………….
- 3 adet tuvalet kağıdı.
- Sıvı Sabun.
* * *
Kamusal sağlığı tam bir kaosa dönüştürdünüz, hastanelerde insanların cebinden para alıyorsunuz yetmedi; doktoru birbirine, hastayı hemşireye kırdırttınız.
Ülke koktu, çirkefe battı, kıyıların neredeyse bütünü işgal edildi.
Ne su kaldı bir yudum, ne dere yatağı.
Yurttaşlık iyiden ayağa düştü.
Ne demek çocuklardan “tuvalet kağıdı” istiyorsunuz! Sıvı sabun, ne demek?
Bu mu devlet dediğiniz…
* * *
“Madalyon”un öteki yüzü bu işte...
Hani şimdi milyonlar harcanarak “kahramanlık madalyaları” asılacak ya boyunlara…
Çoğu “ah vah”la ölmüş insanlar bunlar...
Elli sene geçmiş savaşın üzerinden...
Madalyonların öte yüzünde çocukları var.
Yüzlerine bakamayacağınız çocuklar.
Bu haysiyet ve gelecek yoksunu düzende, yarına dair gaileler çoğaltarak büyüyen bu çocuklara, pespaye bir ülke bırakıyoruz.
Bir madalya, 3 adet tuvalet kağıdı!
Yetmeyecek sizin “kirli” ellerinizi silmeye!