1 Euro, Ağustos 2013’te yaklaşık 2,5 TL’ydi…
Aynı 1 Euro, içinde olduğumuz 2023 yılının Ağustos ayında geçen hafta hafif gerilemekle birlikte, neredeyse 29 TL’dir!
-*-*-
100 Euro, Ağustos 2013’te 250 TL’ydi…
Şu anda 100 Euro, 2 bin 900 TL’dir!
-*-*-
Güney Kıbrıs Euro kullanıyor…
Kuzey Kıbrıs TL…
-*-*-
Güney Kıbrıs’ta yıllık enflasyon oranı şu anda yüzde 1,5 civarındadır…
Kuzey Kıbrıs’ta ise yıllık enflasyon oranı, en iyi ihtimalle yüzde 80’lerdedir…
Değilse, yüzde 79’dur…
-*-*-
Kuzey Kıbrıs’ta şu anda Ruslara, İranlılara, Almanlara, İsraillilere ve bilimum Dünya insanına villa, apartman dairesi satılıyor…
Satılan villa ve apartman dairelerinin neredeyse tamamı, “mülkiyeti, 1974 öncesinden Kıbrıslı Rumlara ait topraklar üzerine” inşa ediliyor…
Yani tabiri caizse, hukuki açıdan bunun izahı, “toprağın çalınmış olması” veya “toprağın işgal edilmiş olması”dır!
Ve bu durum, uluslararası hukuk açısından “endişe verici”dir!
-*-*-
KKTC adı verilen devlet, bu satışa göz yummaktadır…
Üstelik, bu satışlarda denetim ve vergilendirme konusunda çok ciddi açık olduğu da bilinmektedir…
Yani, bir yabancıya 350 bin Euro’ya satılan daire, KKTC Tapu Dairesi’nde 35 bin Euro’dan işlem görebilmektedir…
Ortada çok ciddi miktarda kara para söz konusudur…
-*-*-
Bazı çevreler; yabancılara konut satışının, “ülke topraklarını tüketiyoruz, yabancılar alıyor” gibi bana göre çok da haklı olmayan veya “hukuki” olmayan çığlıklar atmaktadır…
-*-*-
Kısacası, bir yandan toprak hırsızlıktır, çalıntı maldır…
Öte yandan, vergi kaçakçılığı söz konusudur, denetim sıfırdır…
Ama bunların yanında veya üzerinde bir de “ülkenin yabancılaşması” endişesi söz konusudur…
-*-*-
Haliyle, yabancılaşan ve özellikle yaz aylarında nüfusu çoğalan ülkede eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, en çok da elektrikte ciddi sıkıntılar söz konusudur…
Çöp disiplini sıfırlanmıştır…
Altyapı olmadığı için özellikle yoğun inşaat yapılan bölgelerde, atık sular veya tuvalet atıkları doğrudan denize veya doğaya verilmektedir…
Yani bu inşaat furyası ve emlak satışı meselesi, her an elimizde patlamaya hazır, pimi çekilmiş bombadır!
-*-*-
Dedeleri, babaları toplumun namus ve güvenliği için savaşmış gençler ve çocuklar için “ülkeden kaçış” ya da “Güney’de belki iş bulurum” heyecanı, doruktadır…
-*-*-
Laik, Atatürkçü ve çağdaş yetiştirilen; çok iyi İngilizce hatta öncesinde Elence bile öğretilen; yıllar önce eğitim kalitesi açısından parmakla gösterilen “Kıbrıs Türk toplumu”; yerini Arapça din eğitimi ağırlıklı; yobaz, gerici, çağdışı, Atatürk düşmanı “Kıbrıs Türkü”ne terk etmiştir…
-*-*-
Hangi açıdan bakarsanız bakın; Kıbrıs Türk toplumunun son 6 asırda şekillenmiş ama belki de 10 bin yıllık birikimle ortaya çıkmış, Kıbrıs’a ait tüm kültürel ve toplumsal değerleri; bilerek ve isteyerek katledilmiştir…
-*-*-
Kıbrıs Türk toplumunun her türlü çıkarlarının yerini, “yüce Türk ulusu” yalanıyla – Türkiye’deki bazı çevrelerin – uluslararası hukukta asla kabul görmeyen ve görmeyecek çıkarları almıştır…
Ancak, bu hukuk dışı çıkarları savunacağız derken, yıllarca aynı çıkarları mevzilerde göğüslemiş Kıbrıslı Türk toplumu, yok sayılmaktadır…
-*-*-
Kıbrıs Türkü adı verilen ve sayısı asla bilinmeyen “yeni nüfus”, günde 24 saat milliyetçi gazla, yeni vatandaşlıklarla aldatılmakta ve bitirilmektedir…
Kıbrıs Türkü’ne söylenen en büyük yalan, “KKTC’nin eşit ve egemen bir devlet olduğu” yalanıdır…
-*-*-
Kuzey Kıbrıs, şu anda Türkiye’nin kalın bağırsağı olmaktan başka bir şey değildir…
Rüşvet, günlük yaşamın en önemli “devlet faaliyeti” haline getirilmiş ve doğal bir “güzellik”miş gibi sunulmaktadır…
-*-*-
Kısacası, 1974’te elde edilen tüm kazanımlar; 1974 sonrası sürdürülen temelsiz, çirkef, zeminsiz, propagandik ve dandik siyasetlerle tüketilmiş durumdadır…
Siz hala özellikle son 49 senedir yaşananlara “zafer” diyorsanız, bunun sorumlusu da sizi tedavi edemeyen ruh sağlığı uzmanı hekimlerimizdir!
-*-*-
KKTC Cumhurbaşkanı mı?
Dün sabah Bellapais tepelerinden şinya fotoğrafı paylaşıyordu!
Diyordu ki garibim; “… İyi bir pazar günü diliyorum … Ozanköy-Beylerbeyi arasında sırt tepelerde Beşparmak’ların yamaçlarında yeşil ile mavinin kesiştiği bu görüntülerde kırmızı şinya bambaşka bir güzellik katıyor. (Şinya sakız Pistacia lentiscus veya menengiç)…
Allah O’ndan razı olsun, Allah O’nu başımızdan eksik etmesin; yoksa, şinyanın “Pistacia Lentiscus” olduğunu nereden bilecektik!
-*-*-
Haaa bir de Google aracılığıyla çeviri yaptırdım…
“Türkiye’nin kalın bağırsağı”nı sordum!
Latincesini…
“Magna intestinum Turcia” dedi!
Çok da şey etmemek lazım!
Bilim insanları, 8 milyarlık dünya nüfusunun, bu yüzyılın sonlarına kadar 100 milyona düşebileceği uyarısında bulunuyor…
Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek de yeterli değil…
-*-*-
Yani Dünya’yı tüketiyoruz, kıtlık olacak, savaşlar artacak falan…
Kısacası; 7 milyar 900 milyon gidecek!
Sadece 100 milyon daha zengin, daha iyi korunan, daha güvendekiler kalacak!
-*-*-
Bunu neden mi yazdım?
Haberi okurken aklıma geldi; yarım bardak daha fazla viski içmek için spor yapalım diye canımızı yiyoruz!
-*-*-
Kıbrıs sorunudur, bilmem nedir diye acı çekiyoruz, üzülüyoruz!
-*-*-
Çok da şey etmemek lazım yani…
Sadece her 80 kişiden bir kişi kurtulacak!
Maraz etmeyin boş yere!
Koptuğu yerde kalsın!
Yapın oğlum Pile – Arçoz yolunu!
Hiç olmadı, ölmeden Pileliler de rahat bir şekilde köylerine gidip gelebilsin!
-*-*-
BM ile müzakere ederken, bu açıdan da hatırlatmada bulunun diye yazdım…
“Ölümlü dünya, bırakın oğlum dökelim asfaltı” deyin; kim bilir belki ikna edersiniz!
İnsanların dini inanç ve değerlerine yapılan her saldırı, insanlığın utancıdır… Bu saldırıları, beyinsiz sokak serserileri de yapmış olsa, en etkili tedbirlerin alınması ve saldırganların gerekli cezayı görmesi doğru olandır… Limasol’da İbrahimağa Köprülü Camii’ne yapılan saldırı da Apostolos Andreas Manastırı’nda papaza yapılan saldırı da cezasız kalmamalıdır…